Güney-Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela’yı 5 Aralık 2013 günü kaybettik. Güney-Afrika, Mandela için 10 gün ulusal yas ilan etti. Cenazesi 15 Aralık 213 Pazar günü büyük bir törenle kaldırılacak. Bu törene ABD Başkanı Obama da hazır bulunacak.


Mandela, 1918 yılında doğdu. Üniversitede hukuk öğrenimi görüp avukat oldu. Anti-apartheid mücadelesinden dolayı 1962 yılında ömür boyu hapse mahküm edildi. Tam 27 yıl hapis yattı. 1990 yılında hapisten çıktı. 1994 ylında Güney-Afrika’da yapılan seçimde ilk siyahi devlet başkanı seçildi. Anti-sömürgeci ve anti-apartheid düşünceleri ve mücadelesi dünya çapında ses getirdi, takdir topladı. Uluslararası 250 ödüle layık görüldü. 1993 tarihinde ise Mandela’ya Nobel Barış Ödülü verildi.


Nelson Mandela, kendini halkına adamış dünya çapında bir liderdir. Mandela’nın mücadelesi düşmanlık üzerine değil; ama barış, uzlaşma ve sevgi üzerine bina edilmiştir. Mandela’nın şu sözleri bu bakımdan çok öneldiri:


“Güney-Afrika’nın, bizi birbirimize düşürüp  düşman eden siteminden nefret ederken, düşmanlarımı sevdiğimi görmesini istiyorum.” (1995)


Bu demek ki Mandela’nın mücadelesi,  insanları siyah ve beyaz diye iki farklı sınıfa ayırıp, siyahları toplumun dışına itip ezen, sömüren, ötekileştiren apartheid sistemi ile idi. Yoksa onun insanlarla  -siyahi  ya da beyaz-  bir sorunu yok. Kaldı ki o insanların hepsini ayrımsız seviyor.


Bir başka demecinde Mandela şunları söylüyor:


“Özgür insanın en yüksek amacı; zulme ve baskıya dayanan rejimlerin devrilmesi için mücadele etmek olmalıdır.” (1954).


Mandela Sevgi, Barış, ve Uzlaşmadan Yanadır


Mandela’nın siyaseti; sevgi, barış, özgürlük, eşitlik ve uzlaşmadan yanadır. O, intikam, savaş, şiddet değil, sevgi, barış ve uzlaşma  istemiştir ve bunu da gerçekleştirmiştir.

Çünkü intikam demek;  insan öldürmek demektir. Peki kim, kimi neden öldürecek? Bütün beyazlar düşman mı? Peki neden beyazlar düşman olsunlar ki?

Neleson Mandela işte bu sorulara ‘Hayır’ diyor. Bizim  mücadelemiz insanla değil, sistemledir.   Devlet sistemini, siyah ve beyaz ırkın eşitliği, uzlaşması, sevgisi ve insan onuru üzerine kurmaya çalışmıştır.


Güney-Afrika’nın yeni Anayasası da geçmişin bölünmüş, çatışmacı toplumundan milli birlik ve uzlaşmaya giden yolda bir köprü vazifesi görmektedir.

Mandela, “Sadece özgür insan müzakere yapabilir,” diyor. Öyleyse bütün insanlar özgür ve eşit olmalıdır.  Ayrımcılık ve apartheid yasaklanmalıdır.


Mandela gücüna silahtan değil, siyasetten, çatışmadan değil, uzlaşmadan, kin ve düşmanlıktan değil, affetmek ve bağışlamaktan almaktadır.


Başta siyasetçiler olmak üzere hepimizin Nelson Mandela’dan öğreneceğimiz çok şeyler vardır, diye düşünüyorum.  Bunlar; barış içinde siyasi mücadele vermek. Uzlaşma ve affetme kültürünü yaygınlaştırmak. İnsan onurunu her şeyin üstünde tutmaktır.


İnsanları ırkından, dilinden, dininden ve renginden dolayı ötekileştirmek, dışlamak artık nefret suçudur. Apartheid ve ayrımcılığın her türlüsü yasaklanmalıdır. Bu yanlış ve insanlık dışı fikirlerden vazgeçip, kurulu sistemin daha adil, daha demokrat ve daha özgürlükçü olması için sosyal, demokrat ve barışçıl mücadele verilmelidir.


İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin birinci maddesi ile yazımızı noktalayalım.: “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından  eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.”