İngiltere'de medya artık bağımsız değil

İngiltere'de insan hakları kazanımları diğer ülkelere kıyasla daha iyi denilebilir. Bunlardan en önemlisi basın özgürlüğüdür... Genel geçerli tanımıyla basın halkın avukatı olarak 4'ncü kuvvet olarak da tanımlanır. Güçlü bir basın, yürütmenin kendisine çeki düzen vermesini de sağlar...

Şimdi Muhafazakar hükümet ve onun sözde solcu ortağı Liberal Demokratlar Rupert Murdoch Medyası'nın skandallarını bahane ederek ülkedeki basına çeki düzen vermeye çalışıyor... Ne yazık ki muhalefetdeki İşçi Partisi de bu ikiliye katıldı.

Buna göre iktidar bağımsız bir "basın denetim kurumu" oluşturacak. Bu kurum denetlediği basına 3 milyon sterline kadar ceza kesebilecek.

Tıpkı trafik polisinin aracı durdurduğunda ceza kesmek için mutlaka bahane bulduğu gibi, hükümetin işaret ettiği basın yayın organları ayvayı yiyecek... “Hayır efendim, bu kurum bağımsız olacak” gibi savunmalar bana göre saflık...

Özün kısası yüzyıllardır göreceli bağımsız olan İngiltere medyası artık "Bağımsız Denetleme Kurumlu"na bağımlı olacak...

***

Geçmiş olsun Mr Huhne

Şimdi cezaevinde olan eski bakan ve milletvekili Chris Huhne ile eski eşi Vicky Pryce’in başına gelenler hâlâ konuşuluyor... Chris Huhne basın danışmanına aşık olup eşini terkedince eski eş de bir basın toplantısı düzenliyor ve Chris'in 10 yıl önce kameradan yediği cezayı kendisinin üslendiğini söylüyor... Bu küçük olay, hem Huhne hem de Vicky’yi kariyerinden etmekle kalmıyor 8 ay hapis cezası da almalarına neden oluyor...

Chris Huhne, öyle eften püften bir milletvekili değil... Basına göre geçen seçimlerde Noel'deki posta gecikmesinden yitirdiği 1.300 oy sayılsa bugün Liberal Demokratlar'ın başındaki Nick Clegg'in koltuğunda oturuyor olabilirdi...

Nasıl oluyor da böylesi bir bahaneyle bir bakanın kariyeri bitebiliyor?

Bunun sorunun yanıtını da Independent'den Andrew Grice arıyor... Yazara göre, bu bahaneyle liberallere ve iklim değişimi konusuna odaklanan çevrelere büyük bir siyasi darbe vurulmuş oldu.

Mr Huhne’un şahsında geçmiş olsun çevreciler...

***

Onur kırıcı karar


İngiltere genellikle Türkiye'deki gibi direk nasıra basmak yerine bahaneler uydurmayı tercih ediyor...

Uzmanlara göre İngiltere böyle giderse, 50 yıl sonra ülkedeki bütün üretim, ancak yaşlanan ülke nüfusunda emekli maaşlarını ödemeye yetecek.

Genç göçmen nüfusuna mahkum olan İngiltere, ne kadar ucuz ve genç emeğe ihtiyaç duyuyorsa o kadar kapısını aralıyor... Kapıyı kapattığı zaman ise ince İngiliz politikası birden kalınlaşıyor... Ülkede öyle bir göçmen karşıtı rüzgarı estiriliyor ki, sanki işsizlikten küresel ısınmaya bütün kötülüklerin anası biz göçmenler...

Bugünlerde kapıyı kapatan hükümet, yıl sonunda garip bir uygulama başlatıyor. Dışişleri Bakanlığı'nın "Riskli bölge" listesinde yer alan ülkelerden gelen turist ya da ziyaretçilerden, geri dönme garantisi olarak 1.000 sterlin depozit istenecek...

Böylece ilk kez nezaket dışı bir önlem hayata geçmiş olacak... Hani bir zamanlar İngiltere'ye uçan uçaklardaki yolcuları spreyle dezenfekte etmişlerdi ya... Bu da öyle bir şey...

Umarım bu saçma sapan, kaba saba ve onur kırıcı karardan vazgeçerler...

Eski bahaneler ince politikalarla üretilirdi. Şimdi nasıra basmak için herşey bahane...

(Kaynak: acikgazete.com)