Annan Planı kabul edilseydi, bizim için kötü günler gene geri gelmiş, 2. sınıf vatandaş olarak Rumlar tarafından aşağılanmaya ve ezgi çekmeye başlamış olacaktık. Şehitlerimiz de herhalde mezarlarında huzursuz olacaklardı.... (2. bölümde kalınan yerin devamı)  

   

Her iki tarafın "Evet" oyları ile kabul edilmiş Annan Planı uyarınca;

10-    Geçmiş 9 yıl içinde, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatında ve sonrasında adada konuşlanmış olan Türk Barış Kuvvetlerinin tamamı Türkiye’ye dönmüş olacaktı. Plandaki koşullara göre adada sadece 650 Türk askeri kalacaktı ve en küçük bir birim bile kışladan dışarı çıkmak için 15 gün evvelsinden Federal Hükümetin yetkili mercilerinden izin istemek zorunda olacaktı. 

11-    Gayrimenkul sahibi Kıbrıslı Rumlar iade edilen topraklardaki taşınmaz mallarını tümüyle geriye almış olacaklardı. Kıbrıs Türk Devletinde taşınmaz mülk sahibi olan Rumlar ise Nisan 2009 tarihine kadar mülklerinin üçte birini tüm olarak geri almış, geriye kalan miktar için de tazminat almış olacaklardı.

12-    Karpaz bölgesindeki dört köye, Kıbrıslı Rumlar, hiçbir kısıtlama olmadan yerleşmiş ve geniş siyasi özerkliğe sahip olarak "Özerk Otonom Rum Bölgesi"ni hayata geçirmiş olacaklardı.

13-    Karpaz’da oluşan "Özerk Otonom Rum Bölgesi", Münhasır Ekonomik Bölge talebi ile AİHM’ye başvurmuş ve TPAO’nun kiralamış olduğu sondaj bölgeleri üzerinde hak iddia ediyor olacaktı.

14-    Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında turizm sektöründe olduğu gibi bütün sahalarda işbirliği olanakları başlamış ve Kıbrıs Türk Devletinin ekonomik yapısı, Kıbrıs Rum Devletinin ve her üç müdürden ikisinin Rum olduğu Federal Hükümetin baskıları altında yıllar önce çökmüş ve Kıbrıs Rum ekonomisine bağımlı hale gelmiş olacaktı.

15-    Adanın askersizleştirilmesi programı uyarınca, RMMO ve GKK lav edilmiş olacaktı ama Rumlar yasal bir kılıfı uydurarak başka bir isim altında tekrar silahlanmış ve Kıbrıslı Türkleri tehdit ediyor olacaklardı.

16-    4.cü kez göçmen durumuna düşmüş olan Türkler, güneydeki mallarının istimlak edilmiş veya harabe haline gelmiş olması nedeni ile geri dönemediklerinden, kendileri için inşa edilmiş sosyal konutlara taşınmış ve işsizlik nedeni ile de ya Kıbrıs Türk Devleti’ni terk etmiş ya da, Kıbrıs Türk Devleti topraklarına Annan Planı uyarınca gelip yerleşmiş Rumlarla sorun yaşıyor olacaklardı.

17-    Rumlar tarafından 1974’e geri dönük olarak Rum evleri içinde oturan tüm Türklere evleri tahliye etmeleri için dava açmanın yolu Rum yargıçlar tarafından yaratılmış olduğundan, iki halkın arasında iyice açılmış ve yeniden gettolar oluşmuş olacaktı.

18-    Rum yerel Mahkemelerinde Türkler aleyhine, Türk yerel mahkemelerinde de Rumlar aleyhine yüzlerce tazminat davası açılmış olduğundan, tüm ada halkı bir kaos ve sürtüşme içine girmiş olacaktı.

19-    Türkiye Cumhuriyeti, BM ve AB’nin baskıları ile kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türklerin maaşlarını göndermekten zorla vazgeçirildiği için, federal devlette iş bulamamış olan eski (KKTC) kamu görevlisi Kıbrıs’lı Türkler, işsizlik ve parasızlıktan bunalmış ve eski günleri hayal ediyor olacaklardı.   

20-    Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin tüm stratejik mevkilerinde, müdür ve daha üst düzey görevlerinde,  AB normlarına uygun ve gerekli uyum kurslarını almış Kıbrıslı Türkler “güya” bulunamadığından, Kıbrıslı Rumlar görev yapıyor olacaktı ve bu nedenle de federal yapı, ilk beş yıl içinde çoktan “Üniter Rum Devleti”ne dönüşmüş olacaktı.

21-    Annan Planına göre Sivil havacılık, Hava limanları, Merkez Bankası, Eski Eserler Dairesi, Tapu Dairesi, Telekomünikasyon Dairesi, Sahil Koruma, Gümrük Dairesi, Muhaceret Dairesi, Denizcilik Müdürlüğü gibi stratejik birimler Merkezi Federal Hükümete bağlı olduğundan, “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” gerçekte ve fiiliyatta bu dairelerin başında ve bünyesinde ikiye bir oranında yer almış olan Rum çoğunluk tarafından idare ediliyor olacaktı.

 

Yukarıdaki 21 maddeyi okuyunca,  Rumlar iyi ki Referandumda “Evet” demediler diye seviniyorum.  Yoksa şimdiye kadar çoktan canımıza okuyup bizi 2.ci sınıf vatandaş konumuna indirgemiş ve çoğumuzu da adadan göç etmeye zorlamış olacaklardı, aynen 1955-1974 döneminde yaptıkları gibi....

 

Müzakerelerin, önümüzdeki yıl içinde Annan Planına benzer planın Kıbrıs adasında yaşayan her iki halkın referandumuna sunulması veya referanduma sunulmadan kabul edilmesi şeklinde sonuçlandırılması söz konusu olabilir. Bu olasılıklardan bir tanesidir. Eğer daha şimdiden işittirilmeye başlatılan söz konusu plan, referanduma yani halk oyuna sunulursa bu sefer neleri kazanıp, neleri yitireceğimizi bilerek oy kullanmamızda büyük fayda var...  (Son)