“Sadece tek başına para insanı mutlu etmez” derler… Belki “Parasızlıktan bıktım. Para beni mutlu eder. Ben mutlu olurum” diyenler çıkabilir ama genel olarak paranın tek başına insanı mutlu etmediği bilimsel olarak tespit edilmiş. Warwick Üniversitesi’ndeki bilim adamlarına göre, kişiler para ile mutluluk arasındaki ilişkiyi kurarken sadece kendi kazandığı paranın miktarını değil etrafındaki kişilerin kazandığı paranın miktarını dikkate alıyorlar… Örneğin herkesin bir milyon Euro kazandığı bir yerde 500 bin Euro kazanan bir kişi mutsuz oluyor. Ama aynı kişi herkesin 10 bin Euro kazandığı yerde 25 bin Euro kazanıyorsa çok mutlu olabiliyor…

 

***

İngiltere’de British Household Panel Survey şirketi de 12 bin İngiliz arasında yaptığı incelemede bunun geçerli olduğu ortaya çıkmış. İncemede kişilere çeşitli parametreler ışığında mutlu olup olmadıkları sorulmuş. Sonuçlara bakılınca kişinin mutlu olup olmadığını etkileyen tek parametrenin kendi kazandığı para ile aynı yaş, meslek veya özelliklere sahip etrafındaki kişilerin kazandığı para ile mukayesesi olmuş. Buna göre, etrafından daha çok kazanıyorsa mutlu olmadığını, daha az kazanıyorsa mutlu olmadığını söylemiş…

 

***

Bilim adamları mutluluğu anlık ve süreli olarak ikiye ayırıyorlar. Anlık, örneğin Pazar akşamları çok kişi mutsuzdur. Çünkü ertesi sabah erken kalıp işe gitmek zorundadır. Bu mutluluk daha çok emosyonal ve anlıktır. Bazen yükselir bazen de azalır. Sarkaç gibi bir o tarafa bir bu tarafa gidip gelir. Ama bir de rasyonal bir mutluluk var. İnsanın tüm yaşamını dikkate alan mutluluk. İstediğim hedefe ulaştım mı? Hayatımdan memnun muyum ? gibi soruların cevabından doğan bir mutluluktur bu…

 

***

Amerikalı psikologlar mutluluğu tarife yarayan bu iki yolun, insanların hayatından memnun olup olmadıklarını da belirlediğini söylüyorlar. Çünkü insanlar etrafındakilerden daha az kazanınca mutsuz oluyorlar ama diğer insanların çok kazanması halinde de hayatından memnun olanlar da var. Çünkü bu insanların yarattığı değerler hayat kalitesini artırıyor. Böylelikle daha az para kazansa dahi hayatından memnun olanların sayısı artabiliyor.

 

***

Ekonomik ve Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yıllardan beri örgüte üye ülkeler arasında yapılan inceleme bir inceleme yapılıyor. 25’i Avrupa’da 34 üye ülkede yapılan bu incelemenin sonucu “Daha İyi Yaşam Endeksi”nde (www.oecdbetterlifeindex.org) açıklanıyor. Dolayısıyla insanlar sadece kazandıkları paraya değil, yaşadıkları ülkelerde konut, gelir, çevre, güvenlik, istihdam, sağlık, eğitim, politika, iş-yaşam dengesi, toplumsal ilişki, yaşam memnuniyeti gibi 11 kritere göre hayatlarından memnun olup olmadıklarını söylüyorlar. Bu yılki incelemede İsviçre ilk sırada yer almış. İngiltere ise 15. sırada buluyor. Türkiye ise maalesef son sıralarda… Her ülke için detaylı bilgiler ile kriterlerin değerlendirmesi OECD’nin sitesinde incelenebilir.

 

***

Bu endekse baktığımız zaman örneğin Almanlar için yaşam memnuniyeti ve sağlık ilk iki sırayı alıyor. Yani kişi hayatından memnunsa ve sağlık sorunu yoksa mutlu olabiliyor. Ardından eğitim, iş-yaşam dengesi, güvenlik ve çevre geliyor. Daha sonra ise konut, iş ve gelir kriterleri sıralanıyor. Bu endekste Almanya 3. sırada yer alıyor.

 

***

Bunlar tabii belirli kriterlerin ışığında yapılan araştırmalar. Hep mutluluktan söz ediyoruz ama mutluluğun tam olarak tarifini yapmak çok zor galiba… Bana göre mutluluk galiba insanın önce kendisiyle barışık olmasıyla ve bu barışıklığı yaşamıyla özdeşleştirmesiyle başlıyor. Herhalde bu kolay gibi gözüken şeyi başaranlar hayatı anlamlı kılan diğer kriterleri yerine getirmekte daha başarılı olabilir. Zaten zor olanı Nazım Hikmet de ne güzel ifade etmiş.

Nazım Hikmet, 1961 yılında Paris’te eşine yazdığı “Saman Sarısı” şiirinde arkadaşı ressam Abidin Dino’ya şöyle sesleniyor …

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?