Bir profesör devletin resmi televizyonuna çıkıyor ve ‘’ namaz kılmayan hayvandır’’ diyebiliyor.

Ben görmedim, çünkü televizyonlar saçmalamak konusunda zirveleri aşıp göklere uzandığı için televizyondan gözlerimi, kulaklarımı uzak tutmaya çalışıyorum.

Din, siyaset konularında da yazmaktan nefret ediyorum.

Ama bu konuda eli kalem tutan her bireyin, dini inancı, milliyeti her ne olursa olsun yazması gereklidir.

Bu adam her kimse Ona hakaret etmeyeceğim, Onu o televizyona çıkartanlara da hakaret etmeyeceğim.

İslam dini şöyledir, namaz böyledir diye de fetva vermeyeceğim.

İnsanları geri zekalı yerine koyup onlara ikide bir öğüt verenlerden değilim. İnsanları koyun sanmıyorum ve onları gütmeye çalışan çoban kişi olduğumu iddia etmek edepsizliğinde de bulunamam.

Sadece şunları söylemek istiyorum.

Bu dünyada tadı kaçan tartışmalar, kavgalar, cinayetler, harpler hep böyle saçma sapan konuşmalar ve böyle bilgelik taslayan cahiller yüzünden çıkmıştır.

Keramet namazda, hacda, oruçta değildir. Keramet önce insan olabilmektedir. İnsan olmanın ilk raconu kimseyi incitmemektir. Kimseye hakaret etmemektir. Hak etmiş bile olsa o kişiye yasaların, yargıçların hüküm verdiğinden daha fazlasını yapmaktan kaçınmaktır. Kimseyle eksiklerinden, kusurlarından ötürü alay etmemektir.

İnsan olmak kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüden, Sırat köprüsü diye anlatılan gibi bir köprüden, dimdik, eğilmeden, bükülmeden yürümektir. Bu köprüden geçerken sana taş ta atsalar, sana sövseler de yoluna devam etmektir.

Keramet kıblede, iftarda değildir. Keramet Arapça ezberden Kuran okumakta değildir. Keramet zikirde değildir. Keramet kul hakkı yememek ve ailene, çocuklarına, eşine yedirmemek, bu  uğurda gerekirse ağaç kabuklarını çorba gibi kaynatıp içebilmektedir ,gerekirse de , eğer ağaç kabuğu, ot bile yoksa, ölebilmektir.

Keramet ilahi gücün yarattıklarının tümüne şefkat, merhamet, sevgi, dostluk hissedebilmek için ruhunu terbiye etme gayretlerinin samimiyetidir.

Din, mezhep konularından dünya denilen bu alemde milyonlarca insan öldürüldü, yetmedi mi? İlahi yüce yaratan, gücüne henüz akıl sır erdirilemeyen yaratan,’’ din için birbirinizi boğazlayın, birbirinizin kafasını kopartın’’ diye mi bizi yarattı? Böyle düşünenler demek ki hala buralara takılıp kalmışlar. Ne yazık!

Keramet din de değildir. Keramet bütün alemleri yaratan ulu yaratana ve Onun yarattıklarına karşı aşk, sevgi, şefkat, merhamet niyetleri taşıyabilmektir.

Eğer bu fani dünya ,ruhlarımızın eğitilmesi için indirildiğimiz bir okul ise; dine, mezhebe, milliyete takılanların bu okuldan mezun olabilmeleri nasıl mümkün olabilir?

Ben derim ki, mürekkep yalamış cahiller çok tehlikelidir. Onlardan uzak durmak, onlara bulaşmamak en iyisidir.

Haydi bundan sonrasını Yunus Emre söylesin.

İLİM KENDİN BİLMEKTİR

İlim ilim bilmektir 
İlim kendin bilmektir 
Sen kendini bilmezsin 
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne 
Kişi Hak'kı bilmektir 
Çün okudun bilmezsin 
Ha bir kuru emektir

Okudum bildim deme 
Çok taat kıldım deme 
Eğer Hak bilmez isen 
Abes yere yelmektir

Dört kitabın ma'nisi 
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin 
Bu nice okumaktır

Yiğirmi dokuz hece 
Okursun uçtan uca 
Sen elif dersin hoca 
Ma'nisi ne demektir

Yunus Emre der hoca 
Gerekse bin var hacca 
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir

www.tarazastana.com