Murat Karayılan'ın Ahmet Altan'a gönderdiği mektup, PKK'nın geldiği noktayı gösteren çok önemli ipuçları içeriyor.

Murat Karayılan’ın Taraf Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan’a yolladığı mektup PKK’nın geldiği noktayı okuyabilmek açısından zengin ipuçları içeriyor: 

1- Abdullah Öcalan uzun yıllardır içinde bulunduğu koşulların da gereği olarak düşündüklerini, önerilerini, planlarını yazarak dile getiriyor. Zaman zaman da Kandil’e ve dışarıdaki PKK’lılara mektuplar yolladığı MİT-PKK görüşmelerinin tutanaklarından da anlaşılıyor. PKK’lıların da bu görüşmeler sırasında Öcalan’a görüşlerini iletmek amacıyla mektuplar yazdığı yine tutanaklarda görülüyor. Hatta bu mektupların çok uzun olmasından MİT yetkilileri yakınıyorlar. Mektup PKK’nın alışkanlıkları içinde yer alan bir haberleşme aracı sayılabilir. 

2- Ancak, gazetecilere mektup yollanması ne olursa olsun yeni bir ‘tercih’e işaret ediyor. PKK geçmiş tarihlerde gazetecilere mektup yollamaz bölgedeki gazetecileri bazı durumlarda kaçırır ve mesajlarını silah eşliğinde verdikten sonra onları geri gönderirdi. ‘Mektup formatı’nın tercihi bu bağlamda da incelenebilir. 

3- Mektubun muhatabının Taraf’ın genel yayın yönetmeni olması da bazı analizlere imkân veriyor. Taraf, yayınlanmaya başladığından bu yana Türkiye’nin demokratlaşması açısından cesaretli yayımlarıyla tanınıyor.
Taraf’ın Ergenekon sürecinde yayınladığı belgelerin Türkiye’de militarizmin geriletilmesi, hesap verebilir hale gelmesi bakımından oynadığı rolün ağırlığını,Taraf gazetesine sempati duymayan kesimler bile giderek kabul etmeye başlıyor. Ayrıca yayınladıkları bilgi ve belgelerin Taraf’ın Kürt sorununu bir asayiş sorununa indirgeyen militarist anlayışın mahkeme önünde de ve (dolayısıyla) toplumun gözünde hesap verebilir hale gelmesi sürecindeki etkisini zamanla daha net analiz edebileceğiz. Sonuç olarak Taraf’ın Kürtlerin hakkının hukukunun kimliğinin algılanması noktasında, kim ne derse desin, hangi eleştiriler yapılırsa yapılsın, diğer günlük gazetelerin ezici çoğunluğundan farklı bir noktada durduğu, farklı bir cesaret göstermiş olduğu açık. 

4- Taraf gazetesi yazarları ve özellikle Ahmet Altan’ın son dönemde PKK saldırılarına yönelik olarak yaptıkları sert eleştiriler, bu nedenle diğer gazetelerin eleştirilerinden daha farklı bir etki yaptı. 

5- Bu eleştirilerin BDP ve PKK çevrelerinde Taraf’a yönelik kısmen sert tepkilere neden olduğunu gördük. Kürtlerin önemli bir kesimi, ‘eleştirel’ yayınları kolay kolay onaylamıyor. “Dost eleştireleri”nden hoşlanmadıkları bir gerçek. Bunda şiddetle sorunları çözme alışkanlığının da bir rolü olduğunu kabul etmeliyiz. 

6- Mektup, elinde silahlı güçler bulunan ve kendinde “her türlü eylem”i yapma kabiliyetini gören bir örgütün liderinden gelmesi açısından da ilginç. Örgütün eleştirilerden etkilenerek kendisini böyle bir formatta savunma ihtiyacı hissetmesi yeni bir durum. Bir anlamda çözümü yönelik bir ipuçu bile sayılabilir. 

7- Sonuç olarak, Karayılan ve örgütün, PKK’ya yönelik tepkilerin en azından ‘demokrasi cephesi’nden gelen bölümünü anlamaya çalıştığı (belki de çalışmak zorunda kaldığı) görülüyor. 

8- “Tehdit etmiyorum şikayet ediyorum” diyerek tartışmanın fikirsel boyutunu ön planda tuttuğu mesajını vermek istiyor. Tartışma paltformuna geliyor. 

9- Karayılan’ın mektubuna yönelik farklı okumalar yapmak da mümkün. Başka yerlerinden ele alıp değerlendirmek de mümkün. Ben pozitif bir yaklaşımla ve çözüm ekseninde bir okuma yapmaya çalıştım. Hayalperestlik yaptığımı sanmıyorum.
Umarım Kürt hareketi de devlet de artık konuşarak çözüm yoluna yeniden döner.