Bu dönem Vakıflar İdaresi ile sürtüşmelerimiz de doruk yaptı. 

27 Ocak 2008 tarihli ve “Vakıfların Maraş’taki Mallarına Sahip Çıkma Zamanı Geldi”, bakınız  http://www.ataatun.org/vakiflarin-marastaki-mallarina-sahip-cikma-zamani-geldi.html

Yazımda şunları dile getirmiştim: “Bu davaları yeni bir fırsat olarak görmeliyiz ve “Karşı Dava açarak” ata yadigârı mülklerimize tekrar sahip olabilmek için elden gelen her yolu denemeliyiz. Bence bunu yapmanın zamanı geldi geçiyor bile. Söz konusu 11 davanın içinde benim tespit edebildiğim birkaç dosyadaki taşınmaz mal Maraş’taki ata yadigarı ‘Abdullah Paşa Vakfı  ile Lala Mustafa Paşa Vakfı”na ait. Bu mallar evrakta sahteleme yapılarak 1913-1930 yılları arasında hile ile gasp edilmiş. Gazi Mağusa Kaza Mahkemesinin 271/2000 ve 272/2000 sayılı Davalarında verilen “Tespit Kararları” ile Maraş’ın %90′ı Lala Mustafa Paşa Vakfı ile Abdullah Paşa Vakfı’na aittir.

Bu gün AİHM’nin önüne gelecek olan dosyalar arasındaki söz konusu bu birkaç mülk de de, Lala Mustafa Paşa Vakfı ile Abdullah Paşa Vakıflarının sahibi oldukları ve sahtecilikle gasp edilen malların arasında.

KKTC Vakıflar İdaresinin, KKTC Devleti ile Xenides-Arestis aleyhine KKTC Magosa Kaza Mahkemesinde bir dava açması ve tapu kütüklerinin düzeltilmesini talep etmesi gerekmektedir. Halen de geç kalınmış değildir. Düzeltme sonrasında da söz konusu taşınmaz malların Vakıflar İdaresine veya varislerine teslimini öngören Hüküm ve Emir almasının da zamanı gelmiştir’ diyerek, konuyu canlı tutmaya ve Türkiye Cumhuriyeti’nin de dikkatlerini konu üzerine çekmeye çalıştım.  

Ok yaydan çıkmıştı artık.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığının ilgili birimi ve Osmanlı Arşivleri konuya yavaş bulaşmaya başladılar. Vakıflar ve Vakıf arazileri üzerine uzman bir Avukat hanım, KKTC’ye geldi ve kendisi ile uzun bir istişaremiz, belge değiş tokuşumuz oldu.     

Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa varisleri de Türkiye’de konu ile ilgili mahkemede soy ağacı tescili yapmışlar, bunun devamı olarak da yasal varis olduklarına dair davayı da başlatmışlardı. 

31 Mayıs 2009 tarihinde yazdığım “Vakıflar ne olacak” başlıklı yazımda “Geçmiş dönemde Vakıflar İdaresinin ehil olmayan ellerde yara aldığı apaçık ortada. Vakıflar için çalışacaklarına, Vakıfları yandaşları için çalıştırdılar. Dörtyüz yıldan fazla bir zamandır Osmanlı Vakıf malı olan topraklarımıza sahip çıkacaklarına, sadece şov yaptılar. Ücretsiz yapılacakken, söylentilere göre 800,000 TL’ye Osmanlıca yazılmış evrakların çevirisini yaptırıp yurt dışında ‘400 yıllık tarihimiz sergileniyor’ diyerekten manşetlik gösteriler yaptılar ama bana istediğim hiçbir evrakı da vermediler. Bırakın vermeyi, Vakıflar İdaresinin kapısından bile içeri sokmadılar. Üstüne üstlük Kıbrıs’ın Tarihine, Edebiyatına ve Kültürüne hizmet eden, kurulduğu 2001 yılından günümüze 36 kaynak kitap yayınlamış olan SAMTAY Vakfımızı kapatmamız için bize yazı bile gönderdiler, utanmadan…” yazarak tüm infialimi dile getirmişim.  

Dönemin Vakıflar idaresi, Maraş’taki ve adanın diğer yerlerindeki gasp edilmiş Vakıf mallarını araştıracağına Edremit köyündeki bir kiliseyi yıllığı 5 TL’ye bir yandaşına kiralayarak bir başka skandala imza atmış. Konuyu 31 Mayıs tarihli yazımda “Vakıflar İdaremiz, Edremit köyündeki Kiliseyi yıllığı 5 TL’ye kiraya vermiş. Büyük bir olasılıkla da kiliseyi caba kiraladıkları kişi de bir yandaşları. Her zaman olduğu, her alım veya ihalede yaptıkları gibi” demişim.

(Devam edecek…)