Öldü veya göçtü yada başka bir aleme ulaştı. Bunları bilemeyiz. Şimdi yüzlerce yazar, gazeteci bu adam için yazacaklar, belki yeni filmleri yapılacak, belki yeni kitapları yazılacak. Ben de yazmış olmak için değil, rahmetlinin ölümünden reyting, tiraj, kapalı gişe yolu ile nemalanmak için değil; şimdiki ve bundan sonraki genç insanlara bir mesaj daha  bırakmak borcumu, emanetimi  teslim etmek veya ödemek  için yazıyorum.

Konuştuğu dil, siyah derili olması, isminin Muhammet olması, din değiştirip Müslüman olması, boksör olarak dünyanın zirvesine çıkması beni hiç etkilemedi. Hiç umurumda olmadı. Beni etkileyen iki olayı vardır.

İlki Amerika Birleşik Devletleri hükümetine ve ordusuna kafa tutarak ‘’ Benim Vietnamlılarla hiçbir meselem yok, Onlarla savaşmamı gerektirecek bir problemim yok’’ diyerek tüm baskılara rağmen bu savaşı reddetmesidir.

Bu yiğitliği yapması onun bütün hayatını altüst etti. Hapis ve para  cezaları aldı, ringlerden ihraç  edildi yıllarca boks yapamadı, gırtlağına kadar borca battı ama bu itirazından asla pişman olmadı ve asla tükürdüğünü yalamadı ve bir tek Vietnamlının canını almadı.

İkincisi yakalandığı amansız Parkinson hastalığıdır. Çünkü yaptığı boks ile kafasına yıllarca darbe aldı, beyin sinirleri hasar gördü ve bütün bu sarsıntılar bir gün Parkinson olarak bu adamın karşısına dikildi ve ringlerde yenilmeyen adamın, aslında yıllardır kendi kendisini yendiği anlaşıldı.

Boksörler kusura bakmasın. Yapanları ayıplayacak, kınayacak halim yok. Geçip giderken şöyle bir uğradığım bu alemde de bu devirde boks diye insanların birbirlerinin kafalarını, ciğerlerini, böbreklerini yumrukladığı, sarstığı ve spor olarak kabul edilen bir müsabaka çeşidi, didişme çeşidi varmış diyorum kendime. Ancak kişisel kanaatim İspanyolların boğa güreşinden, Meksikalıların horoz dövüşünden hiçbir farkı yok.

Dövüş mü? Yiğit mi? Pehlivanlık mı? Mücadele mi? Cesaret mi? Güç gösterisi mi? Kahramanlık mı? Muhammet Ali bunların en alasını yaptı ama yumrukları ile değil! Vietnam savaşını reddetmesiyle yaptı bunu! Tüm Amerikan politikalarının, Amerikan Ordusunun  tüm saldırılarının üstünü bir cümle ile çizdi

-BENİM VİETNAMLILARLA SORUNUM YOK!

Vatan savunması için, ailemizi korumak için, nefsi müdafaa için, sevdiklerimiz uğruna elbette insan can da verir, can da alır. Ancak sahtekarca politikalar üreterek, yüzbinlerce insanı öldürmek sadece cinayettir. Bunu ister devletin yetkili mercilerinin aldıkları ve kanunlaştırdıkları kararlarla yap, istersen sana bir üniforma giydirsinler öyle yap, hiç fark etmez, bu bir cinayettir ve savaşa sürüklediğin yüzbinlerce askerin de senin mecburi veya gönüllü tetikçindir, katilindir, teröristindir.

Bir çok savaşın kahramanı ve askeri deha olan Atatürk’te, vatan müdafaası için gerekmedikçe Harbin cinayet olduğunu söyledi.

Muhammet Ali ABD senatosunda doğal senatör yapılabilirdi. Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından kendisine   doğal barış elçisi unvanı verilebilirdi.

ABD yönetimi Muhammet Ali’ye bir özür borçludur. Amerika Birleşik Devletleri’nde kahraman arıyorsanız; Irak’a, Libya’ya, Afganistan’a, Vietnam’a saldıranlar değil, bu adamdır!

Süpermen, Örümcek adam, Kedi kadın gibi uydurma kahramanlar aramayın Amerikan halkı! Muhammet Ali sizin gerçek kahramanınızdır!

Zalim efendilerin çizmeleri altında ezilmeyi kabul etmiş ve ezilmiş ama mazluma kurşun sıkmayı reddetmiştir.

www.tarazastana.com