Görevi boyunca bir kişiyi itibarsızlaştırma gibi bir düşüncesi olmadığını, ancak Ergenekon ve darbe süreçleriyle ilgili bundan sonra da mücadelesini sürdüreceğini söyledi.

Karaalioğlu, balyoz darbe planı ile ilgili hala aynı görüşte olduğunu belirterek "O mahkemelerin doğruluğunu sorgulamakta hatamız oldu. Ancak o dönemde yapılan gazeteciliğin dört dörtlük olduğunu söylememiz imkansız" dedi.

'HANEFİ AVCI OLAYI YÜREĞİMDEKİ YARADIR'

"Hanefi Avcı olayında yeterince hakkaniyetli olduğumuz kanatinde değilim." diyen Karaalioğlu "İçimde yara olan en önemli konu budur. O olayı daha farklı irdelemeliydik" şeklinde konuştu.

'BU DAVANIN SÖNÜP GİTMESİNİ KABULLENEMİYORUM'

28 Şubat sürecinin kendisi için gazetecilik formasyonu açısından çok önemli olduğunu anlatan Karaalioğlu, 28 Şubat'ın taraflarının tamamen ortada olduğunu, faillerin ve mağdurların bugün hala hayatta olduğunu buna rağmen davanın sönüp gitmesinin içinde yara olduğunu söyledi.

28 Şubat'ın, asker, siyaset, yargı, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, medyanın ittifak zincirinin söz konusu olduğunu, 28 Şubat'ın BÇG'ye indirgendiğini ve bu davada hesap verilmediğini, bu davanın buharlaşmasına karşı olduğunu söyledi.

Paralel Yapıyla mücadeleye ilişkin de açıklamada bulunan Mustafa Karaalioğlu, 7 Şubat 2012'ye kadar yeni ve eski arasında tek köprü olduğuna inandığını ancak sonradan buna paralel yapıyı da eklediğini belirtti.

En az 500-600 bin, bir milyona yakın insanın telefonunun dinlendiğini anlatan Karaoğlu, insanlar hakkında deliller üretildiğini, bunun Ergenekon ve Balyoz davalarında görüldüğünü belirterek "Böyle bir yapı ile mücadele etmek, Mustafa Karaalioğlu, Mehmet Ocaktan ve Yusuf Ziya Cömert'in görevi değil kendisini demokrat gören herkesin görevidir. Beni üzen bu dönemde telefonları dinlendiği halde, ses kayıtlarımız yayınlandığı halde susanlardır." dedi.

'KARŞILIKSIZ KALMAZ DEDİM TAPELER YAYINLANDI'

Karaalioğlu şunları söyledi, "Paralel yapı ile ilgili Star Gazetesi'nde çok çarpıcı bir manşet yayınlandı. O akşam arkadaşlara "bunu cevapsız bırakmazlar" dedim. Ertesi gün benim sayın başbakanla tapelerim yayınlandı. O tapeleri en çok sözde demokrasi ve hukuk mücadelesi veren gazeteci arkadaşlarım, üstelik kendi telefonlarının dinlendiğini bildikleri halde yayınladılar. Kendi gazetesinin patronunun ses kayıtlarının yayınladığını gördükleri halde görmezlikten geldiler."

STAR MEDYA GRUBUNDAN AYRILIŞ

Karaalioğlu, Ocaktan ve Cömert ile birlikte görevden alınmalarıyla ilgili soruya "Biz çalışanız, başkaları da patrondur. Patronun bizimle çalışma kararı olduğu gibi çalışamama hakkı da var. Benimle birlikte benim dışımda başka insanlarla da çalıştılar. Ben gruba geldiğimde patronum Ethem Sancak'tı gruptan ayrılırken de patronum aynıdır." dedi.

BU NOKTAYA NASIL GELİNDİ

"Ben o kurumun bir numaralı yöneticisiydim. Üstlendiğim sorumluluk nedeniyle perde arkası denilecek bazı şeyleri ortaya koymak durumunda değilim." diyen Karaalioğlu  yol ayrımına nasıl gelindiğine ilişkin "Çok doğal olmadığı ortada. Medyada sansasyon yaşatan ayrılmalardan birini yaşadık.  Nasıl olduğu konusuna gelince. Biz çalışanlar, patron değiştiğinde 'bizimle çalışma mecburiyetinde değilsiniz' dedik. Benimle birlikte başka arkadaşlar da bunu yaptı. Benimle yola devam etmek istediklerini söylediler. Gündemin yoğunluğu ve süreçler nedeniyle bu süre uzadı. Patronun işe alma gibi işten alma hakkı vardır. Başka şekilde görevden alma olsaydı neler konuşulurdu onu bilmiyorum. İnsanların bize saldıracak şekilde spekülasyona yol açılacağını ben değil patronlar da düşünmemişlerdir."

"Para ile ilgili iddialar tamamen hayal mahsülü ve iftiradır" diyen Karaalioğlu, "Bunların bir kısmı biz orda iken dava konusu olmuştu. Bugün hala devam ediyor. Patronlar da bizler de bununla ilgili yargıya gittik. Bize yönelik yıpratma kampanyasının bir amacı var." dedi.