Bugün ‘Mısır’ın Utanç Günü’ manşetiyle çıkan Independent’ta, deneyimli Orta Doğu uzmanı gazeteci Robert Fisk’in analizi göze çarpıyor.

 

Fisk yazısında temel olarak, Kahire’de dün yaşananların Mısır için trajik bir dönüm bir noktası olduğunu ve ülkenin yaralarını sarmasının yıllar alacağını belirtiyor.

Fisk: Mısır’da bölünme meydana geldi

Fisk özetle şunları söylüyor:

“Dünkü şiddet Mısır toplumu içinde, iyileşmesi yıllar alacak acımasız bir bölünme yarattı. Solcular, laikler ve Hristiyanlarla Sünni köylüler arasında, halkla polis arasında, Müslüman Kardeşler’le ordu arasında bir bölünme. Muhammed El Baradey’in dün gece istifa etmesinin nedeni buydu. Kiliselerin yakılması bu korkunç işin kaçınılmaz, doğal sonucuydu.”

“1992’de Cezayir’de, 2013’de Kahire’de Müslümanlar adil ve demokratik bir şekilde seçilerek iktidara geldi ve sonra iktidardan çekilip alındılar. Müslüman Kardeşler’in ne kadar hata yaptığının önemi yok. Demokratik bir şekilde seçilmiş olan Muhammed Mursi ordu tarafından devrildi. Bu bir darbeydi ve John McCain bu kelimeyi kullanmakta haklıydı.”

“Dün Mısır’da bir şey öldü. Asıl olarak süresi dolan şey Mısır’ın Arap ulusunun ebedi annesi olduğu düşüncesiydi. O ulusal ülküde Mısır tüm insanlarını çocukları olarak görüyordu. Polis ve hükümet yanlılarının yanında Müslüman Kardeşler mağdurları da Mısır’ın çocuklarıydı. Onlar halkın düşmanlarına, teröristlere dönüştüler. Bu, Mısır’ın yeni mirası.”

Cezayirleşme uyarısı

Times’ta Hugh Tomlinson imzasıyla yayınlanan analizde de Cezayir iç savaşı hatırlatması yer alıyor.

Tomlinson özetle şunları söylüyor:

“1992 yılında Cezayir'de bir İslamcı zaferden korkan ordu, yönetime el koydu. Bu, 10 yıl süren bir iç savaşa ve binlerce kişinin ölümüne neden oldu. Mısır aynı yoldan aşağı iniyor gibi görünüyor.”

“Rabaa’daki ölümler, demokrasi geriye çekildiği için ordunun savunucusu haline gelen muhalefet destekçileri tarafından kutlandı. Hüsnü Mübarek’in Arap Baharı’yla devrilmesinin üzerinden üç yıldan az bir süre geçmişken Mısır’ın tek kurtarıcısı olabilecek askeri diktatör kültü, bu kez Mısır’ın askeri lideri Abdel Fattaj el-Sisi nezdinde değer kazanıyor.”

“Müslüman Kardeşler onlarca yıllık baskı döneminde varlığını sürdürdü. Kırsal kesimde güçlü bir desteğe sahip ve hâlâ iyi örgütlenmiş durumda. Yeraltına çekilmeye zorlanmayacak.”

‘Umut istifalarda’

Daily Telegraph’ta ise Daniel Levy imzasını taşıyan analizde Arap dünyasının karışıklık içindeki bir dönemden geçtiği, ortadaki boşluğu ancak Mısır’ın doldurabileceği, bunun için Mısır’ın işleyen bir pozitif model yaratması gerektiği ancak son yaşananların bunun önüne geçtiği vurgulanıyor.

Levy, yaşananlar karşısında en çok umut edilecek şeyin yönetim kademesinden gelecek olası istifalara olduğunu söylüyor. Levy’ye göre Baradey’in açtığı yoldan diğer siyasetçilerin gelmesi önemli bir etkide bulunabilir. Levy ayrıca “Yeter” diyen askeri yetkilerin de çıkıp istifa etme ihtimali bulunduğunu da söylüyor.

Guardian’daki analizse gazetenin Orta Doğu editörü Ian Black’e ait.

Yine Black de Cezayir İç Savaşı hatırlatmasını yaptıktan sonra dün yaşananların ardından Mısır’ı bekleyen en büyük tehlikenin ülkede şiddetin artması ve yayılması olduğunu belirtiyor.

Dünkü müdahaleyi eleştiren Black bununla birlikte ülkedeki krizin çözümü için tüm taraflara görev düştüğünü söylüyor.

Black özetle, “İki taraf için de kaçınılmaz bir şekilde çıkarılacak ders, Mısır’ın problemlerini çözmek için zalimce bir güce değil karşılıklı politik anlaşmaya ihtiyacı olduğudur” diyor.

Financial Times’ın analizindeyse Türkiye’ye de değinilmiş.

Gazete, Mısır’ın bir iç savaşa sürüklenmemesi için uluslararası kamuoyunun Mısır ordusuna baskı yapması gerektiğini yazıyor.

Ancak Financial Times’a göre bu baskı Müslüman Kardeşler’e de yapılmalı. Gazete bu noktada Türkiye ile Katar’ın önemli roller edinebileceğini, aracılık yapabileceklerini belirtiyor.

İngiliz kameramanın ölümü

İngiliz gazetelerinin tümü sayfalarında dün Mısır’da yaşamını yitiren İngiliz kameraman Michael Deane’le ilgili haberleri de aktarıyor.

Daily Telegraph, Sky News kameramanı Michael Deane’le ilgili haberinde Deane’in kısa bir biyografisine yer vermiş.

Buna göre Deane Almanya’nın Hanover kentinde doğmuş ve İngiltere’nin Northampstonshire kentine büyümüş. 1980’lerde CNN’nin Roma’daki bürosunda çalışmış ve 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgalini takip etmiş. 1998’de Washington’da Sky News’a katılmış ve 2011 yılında Orta Doğu’daki gelişmeleri takip etmek üzere Kudüs’e yerleşmiş.

Times, görgü tanıklarının Deane’in keskin nişancılar tarafından vurularak öldüğünü söylediğini aktarıyor.

Times vurulma sırasında Deane’in birlikte çalıştığı Sky News Orta Doğu muhabirinin canlı yayında olduğunu belirtiyor.