Gazeteye konuşan, davanın önde gelen sanıklarından emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın damadı, akademisyen Dani Rodrik "Bundan Türkiye'nin demokratikleşmesi gibi bir sonuç çıkarmıyorum. Bu sadece ülkede siyasi dengelerin değiştiğini gösteriyor" diyor.

Financial Times davanın bir aşamasında ordudaki muvazzaf general ve amirallerin yüzde 20'sinin demir parmaklıkların arkasına düştüğünü, davanın askerlerden sonunda hesap sorulduğunu savunanlarla bunun bir cadı avına dönüştürüldüğünü düşünenler olmak üzere halkı böldüğünü belirtiyor.

Gazete, mahkemenin kararının Başbakan Erdoğan'la, Fethullah Gülen arasında şiddetli bir savaşın yaşandığı bir döneme rastladığını vurguluyor.

Financial Times, daha önce "eski askeri düzenin Erdoğan ve Gülen'cilerin ortak düşmanı olduğunu", ancak Başbakan'ın, "eski müttefikiyle arasındaki gerilimin tırmanmasından sonra askerlerle ilişkilerini düzeltme çabasına girdiğini" yazıyor.

Irak ve ABD'nin olası müdahalesiyle ilgili haberler, bugün de gazetelerde geniş yer buluyor.

'Obama'dan strateji değişikliği'

Financial Times, manşetinde Obama'nın Irak'a 300 'askeri danışman' göndereceğini, bu askerlerin "ülkeyi mezhep temelli bir iç savaşın eşiğine getiren Sünni isyancılarla ilgili istihbarat toplayacağını" ve bu bilgilerin olası nokta operasyonlarında kullanılacağı mesajını verdiğini aktarıyor.

Gazete Obama'nın Amerikan birliklerinin çekilmesinden iki-buçuk yıl sonra Irak'a asker göndermesini strateji değişikliği olarak niteliyor.

Daily Telegraph gazetesinin manşetinde de Irak var. Gazetenin özel haberinde Irak'taki eski koalisyon güçlerinin komutanı ve eski CIA Başkanı emekli Orgeneral David Petraeus'ın "ABD, Batı'yı korumak için cihatçıları vurmalı" dediğini aktarıyor.

Petreaus, Irak Şam İslam Devleti örgütünün liderlerini hedef alacak sınırlı nokta operasyonlarını destekleyeceğini söylüyor.

Times gazetesi de manşetinde ABD Başkanı'nın Irak'la ilgili açıklamalarına yer veriyor ve "Obama Iraklı isyancıları vurmaya hazır" diyor.

Suudi Arabistan'ın Londra Büyükelçisi Prens Muhammed bin Navaf el Suud ise Daily Telegraph'taki makalesinde İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne Irak'a karışmamaları tavsiyesinde bulunuyor.

Suudi Büyükelçi yazısında krizin Irak'taki mezhepsel ayrılıklardan kaynaklandığını belirterek çözümün Irak içinde aranması gerektiğini söylüyor ve "Bizim, İngiltere'nin Amerika'nın ya da herhangi bir ülkenin soruna dahil olmasına, her türlü dış müdahaleye karşıyız. Bu Irak'ın sorunu ve Iraklılar kendileri çözmeli. Irak'ın işlerine karışılması krizin daha da tırmanması riskini doğurur ve Iraklı Şiiler ve Sünniler arasında daha büyük güvensizlik yaratır" diyor.

Suudi Arabistan'dan çağrı

Prens Muhammed bin Navaf el Suud, Irak Şam İslam Devleti'nin güçlenmesinden Başbakan Nuri el Maliki'yi sorumlu tutuyor ve şunları yazıyor:

"Maliki'nin Sünni protestocu gruplara karşı şiddet ve ölümcül müdahaleyi içeren arsız mezhepçi gündemi Sünni hakkı ötekileştirdi. Irak Hükümeti'nin ABD'den IŞİD'e karşı hava saldırısı talebi Irak halkına ihanettir. Bu talep çılgınlıktır. Korumakla görevli olduğu halkı hiçe saymaktır."

Financial Times gazetesi yazarı David Gardner da Nuri el Maliki'nin "Şii bir mini Saddam"a dönüştüğünü öne sürüyor ve ABD'nin Irak Başbakanı'nın hava saldırısı talebine olumlu yanıt vermesi, İran'la fiili işbirliği ve Şii milislerin seferber edilmesinin Sünni isyancıların rüyalarının gerçek olması anlamına geleceğini yazıyor.

Yazar bu iddiasını Katar'ın eski ABD Büyükelçisi Şeyh Nasır bin Hamad el Halife'nin Twitter mesajıyla destekliyor:

"Batı'nın cani Nuri el Maliki'yi desteklemek için Irak'a herhangi bir müdahalesi tüm Sünni Araplar ve Müslümanlar tarafından kendilerine karşı bir savaş gibi algılanacak."