“Orayı çok seveceksiniz, masalsı bir havası, küçük dükkanları, sevecen insanları var” demişti kadın. Sahiden öyle bir yer miydi burası acaba ? Arabamızı park edip indikten sonra, kafamı çevirmemle, o dillere destan şatonun bir kısmını karşımda gördüm. Biraz sonra yokuş yukarı çıkmanın en keyifli halini yaşayacaktım, heyecanlanmıştım.

Berkshire bölgesine bağlı olan, Windsor, bu dünya güzeli kasaba, gerçekten söylenildiği kadar sevimli bir yerdi. Çok büyük değil, yürüyerek tüm kasabayı bitirebilirsiniz bile. İlk durağımız olan Windsor Şatosu/Kalesi, Kraliçe 2. Elizabeth’in hafta sonları ve tatil günlerini geçirdiği yazlık sarayıdır. Saraya ulaşmak için öncelikle yokuş yukarı yürümeniz ve o şirin lokal dükkanların ve yan yana dizilmiş, her damak zevkine hizmet eden restoranların önünden geçmeniz gerekir. Muhafızların nöbet değişimine denk gelirseniz ne ala, müzik şöleni de bonusu.

Havaalanına girer gibi sıkı bir kontrolden geçeceksiniz ve sonra bahçedesiniz. Şansımıza yağmur yoktu, ama güneş de yoktu. Sessizlik ve puslu hava ortamın atmosferini adeta tamamlıyordu. Büyülenmiş  gözlerle etrafı izlerken, 14. yüyzyılda gotik mimari ile inşa edilmiş ve 800 kişilik oturma kapasitesi olan Aziz George Şapeli karşımızda belirdi. Mayıs ayında Prens Harry ve Meghan Markle’ın da evleneceği  bu şapelin içinde çok fazla tarihi doku bulunuyor. Son zamanların dünyaca izlenen dizilerinden biri olan, Kraliçe 2. Elizabeth’in hayat hikayesini anlatan Crown dizisinden bazı sahneler gözümde canlandı; kraliçenin annesi ( Kral 6. George’un eşi ve İngilizlerin deyimiyle Anne Kraliçe Elizabeth), babası (Kral 6. George) ve kız kardeşi  (Prenses Margaret), halka kapalı bir alanda o şapelin içinde defnedilmişti.

İngıltere’nin 11. Yüzyılda, Normandiya Çıkartması’ndan sonra inşa edilen  Windsor Sarayı’nın tepesinden muhteşem bir Thames nehri ve alabildiğine yeşil park manzarası gözüküyor. Saray’ın ana binasında yerdeki kadife bordo kaplı halılar ve ihtişamlı geniş merdivenler, ağır adımlarla yürürken sizi havaya sokuyor. Odaları gezerken ahşap ve vernik kokuları birbirine karışıyor ve ben her gezdiğim odada geçmişe dalıyorum. Yüzyıllar önce, odasının camından bakan zamanın kralının ne düşündüğünü ve  o uzun yemek masasında hangi özel davetlerin yapılmış olabileceğini hayal ediyorum. Altın varaklı masalar, şamdanlar, kristal taşlı devasa avizeler, ünlü ressamların yağlı boya tabloları, antika saatler ve vazolar; odaları süsleyen birkaç ayrıntıdan bazılarıydı.

Kaledeki bir diğer önemli bölüm ise Kraliçe Mary’nin Oyuncak Bebek Evi. Minyatür malzemelerden 1925 yılında yapılmış olan ve kraliçeye hediye edilmiş evi karanlık bir ortamda geziyorsunuz, odalarını aydınlatmışlar. İçinde asansörü, eski model arabaların park ettiği garajı, gümüş takımla donanmış yemek masası olan harika bir ev bu. Bir de kraliyet bebeklerinin giyinmiş olduğu giysiler sergilenmekte ki, minik kürk montlar, aylık bebeklere giydirilmiş saten beyaz eldivenler gibi parçaları görünce bu hayatın yaşattığı zorlukları düşünerek dışarı hüzünlü çıkıyorsunuz.

Bunları Biliyor Musunuz?

  • Prens William ve Prens Harry’nin okulları olan Eton College, Windsor’da bulunmaktadır.
  • Windsor Kalesi’ndeki yemek odasının tavanı 1992 yılında çıkan yangından sonra görkemli bir şekilde, orta çağa uygun malzemelerle yeniden inşa edilmiştir.
  • Kraliçe 2. Elizabeth’ in o günlerde sarayda konaklamadığını belli eden Birleşik Krallık bayrağı kaleden dalgalanmaktadır.
  • Windsor kasabası, tren ile Londra Paddington İstasyonu’ndan sadece yarım saat uzaklıktadır.

 Faydalı Bilgiler

  • Bir günden fazla konaklayacaksanız, küçük çocuklar için tüm gün vakit geçirebilecekleri Legoland’e uğramayı unutmayın.
  • Windsor Sarayı için önceden internetten bilet almakta ve 11.30’dan önce orada olmakta fayda var.
  • Şık bir İngiliz restoranında nehir manzarasının tadını çıkarmak isterseniz Browns Brasserie’ yi, lezzetli bir öğle yemeği için ise Real Greek Windsor Restaurant’ı tavsiye ederim.

Vaktiniz olur da Windsor’ı gezmek isterseniz, benim tavsiyem burada en az bir gece kalıp tadını doyasıya çıkarmanız, mümkünse daha sıcak yağmursuz havalarda. En az Buckingham Sarayı kadar görülmesi gereken yerlerden biri olan Windsor Sarayı’nı gezerken rahat ayakkabılar giyinin, bahçesinde aylak aylak dolanın ve kendinizi kraliyet ailesine mensupmuş gibi bir havaya sokun. Şımarmak hepimizin hakkı değil mi ama ? Sevgiyle kalın.

Görsel Kaynaklar:

http://www.dailymail.co.uk/news/article-4859680/Windsor-Castle-deer-spotted-stunning-fairytale-scene.html