Zaman içinde rekabete dayanamayan, kendini yenileyemeyen ve devletin hemen hemen her kuruluşunda olduğu gibi yüksek yüksek ücretlere ve verimsiz çalışmaya dayanamayan Mare Monte kapılarını kapatmak zorunda kaldı ve çürümeye terk edildi.

 

Terk edilişle yok oluş süreci başlar güzelim Mare Monte otelin. Zamanın acımasız kemirgenleri, süreç içinde bir dönemin starı Mare Monte’yi yedi bitirdi ve harabeye çevirdi. 

Mare Monte otelin kaderi adamıza aşık ve birbiri ardına gözde yatırımlar yapmış olan bir şirket ve bu şirketin yöneticisinin dikkatini çekmesiyle, değişim sürecine girdi aniden. Yeniden “Star” olmasının ve eski görkemli günlerini yaşamasının yolu yeniden açılır gibi olur sanki

de bu ilgiyle.

 

Bu yabancı yatırımcı dediğimiz kişi, kişiler, şirket ve de her neyse, adamıza yıllar önce gelmiş, havasına, suyuna, iklimine, insanına ve Kıbrıs’ımıza hayran kalarak yatırımlar yapmışlar. Yatırım derken aklınıza öyle elli, yüz bin TL, Dolar, Avro veya Sterlin gibi çerezlik rakamlar gelmesin. Yarım milyar dolar ve üstünü hayal edin.  KKTC’nin 2015 yılı bütçesinin yaklaşık beşte biri gibi bir rakamı düşünün. Aklınıza her ay Maliye’den çıkan 72 bin çekin neredeyse 6 aylık karşılığı büyüklüğünde bir para miktarı gelsin.

 

Bu kuruluşun adamızdaki en son yatırımı, daha önceleri adeta deniz kenarında bir çöplük görünümünde olan alan içine yüz otuz milyon dolarlık bir yatırımla, 5 yıldızın en üst kademesinde veya segmentinde bir otel yapmak olmuş. Dubai’de 7 yıldız olarak tanımlanan “Burj Al Arab” kalitesinde ve düzeyinde yaptıkları otel.

 

(Gerçekte uluslararası standartlarda, otellerin alabileceği en yüksek yıldız sayısı 5. Burj Al Arab’ın da yıldızı 5 tane aslında 7 tane değil. Tanıtımı o şekilde yapılmış halk arasında. 5 yıldız kalitesi de kendi içinde 3 segmente, kademeye ayrılmış. Bunu Standart 5 yıldız,  Lüks 5 yıldız ve Delüks 5 yıldız gibi de düşünebilirsiniz. Bu üst sınıflardan birine girebilmek için hizmet kalitesi, servis potansiyeli, hizmet süreci, hizmet sonucu, oda sayısı, rekreasyon alanları ve benzeri faktörler önemli rol oynamakta.) 

 

Bence bu oteli bir gün ziyaret ederek, odalarını, salonlarını, mutfağını, restoranlarını, havuzunu, bahçesini, plajını, çocuk bakım ve rekreasyon bölümü görüp inceleyerek, çağa ayak uydurmanın ne demek olduğunu gözlerinizle görüp idrak ederek mevcut kültür, bilgi ve de görgü dağarcığınızı yenilemenizde büyük fayda var. Dünyada konaklama alanında yaşanan gelişmeleri KKTC’de görmek gerçekten de onur verici, gurur verici. Böylesi bir yatırımı yarım asır sonra dahi olsa- devlet eli ile yapabilir miydik, emin değilim.    

 

Mare Monte olayının içyüzüne gelince; Bu kuruluş harabeye dönmüş Mare Monte otelinin içinde bulunduğu alanı ikinci bir diğer Delüks 5 yıldızlı otele dönüştürmek için planlar yapmaya başlar. Olasılık çalışmaları sonrasında mevcut 350 dönümlük arazi içine 800 yataklı Delüks 5 yıldızlı bir otel, 350 yatak kapasitesinde dubleks villalar, 2 bin kişilik kongre merkezi, “SPA”, “Wellness”, “Fitness”, açık ve kapalı spor alanları, alışveriş merkezi, köy meydanı, Aqua park, botanik bahçe, arkeolojik açık hava parkı, gezinti alanları, sahil tesisleri, marina, golf alanı ve talih oyunları salonu inşa edilebileceği ortaya çıkar. İstihdam edilecek kişi sayısının da 3 binin üzerinde olacağı hesaplanır.


Vakıflar idaresine gidilir, bir buçuk milyon Sterlin, yani yaklaşık altı milyon Türk Lirası hava parası ödenir ve her ay 75 bin Sterlin, yani yaklaşık 300 bin TL kira ödemek kaydı ile de arazi uzun vadeli kiralanır. Başkalarına dönümünü 1 Sterline kiralayan Vakıflar İdaremiz, bu kuruluşa 3 yüz bin TL’ye kiralar dönümünü…

 

Hazırlanmasına neredeyse 5 milyon TL’den fazlası ödenen inşaat projesi uyarınca, arazide kazı başlayınca ortaya arkeolojik değeri olan taşlar çıkar ve tarihe saygılı bu kuruluş tarafından kazı durdurularak gerekli birimlere buluntu ile ilgili haberler verilir.

 

Uzmanlar gelir, arkeolojik alan tellenir ve 350 dönümlük araziden geriye 90 dönüm kalır ama Vakıflar İdaremiz kirasını tam ister, ödenen hava parasından geriye iade de yapılmaz. Aylarca süren görüşmelerden sonra Vakıflar İdaremiz kirada düşüş yapmayı kabul eder ama bu sefer de işin içine Sayıştay girer. Gene aylar süren çalışmadan sonra Sayıştay olumsuz bir rapor yayınlar ve kira düşüşüne karşı çıkar.

 

Konu şimdi mahkemede. Kimin haklı olduğuna elbet mahkememiz karar verecek.

 

Mare Monte’yi canlandıracak çalışmaların tümü durmuş durumda. Ortada hazırlık için harcanmış paralar, ödenmiş milyonlar, kaybedilmiş vergiler ve büyük bir de istihdam kaybının olduğu da bir başka gerçek.         

 

İçine düşülen kaos tam bizim, yani KKTC’nin bürokrasi felsefesine uygun, hem de tıpa tıp uygun. Ne eksiği var, nede fazlalığı. İşte biz böyleyiz. Tüm ülkeler aman yatırımcı gelsin diye yırtınır, çeşitli teşvikler çıkarır, bizi geleni kaçırmak ve geldiğine geleceğine pişman etmek için elden geleni yaparız, ki Mare Monte bunun güzel bir örneği…