Dünya gelip geçici bir yer, ömür geçici. Hızla geçen bir hayat ve hayatı yaşamamak için verdiğimiz mücadelelerimiz var. Kaç nefes alacağımıza dair bir garantimiz var mı? Yakınlarımızı ya da tanıdıklarımızı bir bir kaybetmemize rağmen bunu göremiyoruz. Belki de görmek istemiyoruz. Savaşlar çıkarıyor, zaten kısa olan ömrümüzü daha da kısaltmak için elimizden geleni yapıyoruz.

Birbirimize saygımız yok, bu da aslında kendimize saygımız olmadığını gösteriyor. Kıskançlıkta, kavgada, kötülükte sınır tanımıyoruz. İnsanlığa faydalı olacak hiçbir şey yapmıyoruz çoğumuz. Sadece kendimizi düşünüyoruz ya da düşündüğümüzü sanıyoruz.

Zaman ayırmamız gereken çocuklarımıza, eşlerimize, sevdiklerimize gerekli zamanı ayıramıyoruz. Çok çalışmamız lazım, daha fazla para kazanmak için, daha fazla tüketmek için ömrümüzü, daha fazla yaşayamamak, kendimize daha az zaman ayırmak için.

Bencilleşmek için çabalıyoruz, bencil olarak yaşıyoruz.

Geçim derdinde değiliz çoğumuz, daha fazla evimiz, daha fazla eşyamız, arabamız, havamız olsun derdindeyiz ya da yılda 1 aylık tatilin...

Dünyanın diğer ucunda aç kalan bir insan için, ölen masumlar için, yoksulluk ve hastalığı bir arada yaşayan çaresizlere el uzatmak için bir çabamız yok. Elimizden geliyorsa başkasının hakkı olanları kendi hakkımız gibi görüp onlardan önce biz el uzatıyoruz. Acıma hissimiz kalmamış, duygularımıza kulak vermiyoruz, düşmüşün halinden anlamıyoruz. Bir gün bizim de her şeyimizi kaybedebileceğimizi hatırımıza getirmiyoruz bile.

Neyin garantisi var bu dünyada?

Neden sadece insan olmak için yaşayamıyoruz?

Neye hizmet ettiğimizi düşünüyor muyuz bir kere bile olsa?

Hangi güzellikleri yaşayamıyoruz?

Hangi sevgiyi paylaşamıyoruz?

Hangi kavgayı durdurmak için bir el atıyoruz?

Gerçek hayatta...

Sosyal medyanın en kral kahramanları, en duygusal adamları, en sevgi dolu insanları, en yardımseverleri, en şahane siyasetçileriyiz. Ha bir de en sükselisinden göndermelerimiz var...

İnsan olmaktan böyle böyle mahrum kalıyoruz işte...

Yanılıyor muyum?

Yanılmış olmayı tercih ediyorum.