Özge Ulusoy ismini sıkça duyuyoruz son günlerde. Mankenlik, dizi oyunculuğu, “Survivor” derken şimdilerde de dansını konuşturuyor çünkü... Son bir yıldır hayatında olan bu hızlı değişimden fazlasıyla memnun görünen Ulusoy, Elele dergisine verdiği röportajda, “Önemli olan bunu sindirebilmek ve olduğun yerin kıymetini bilmek” dedi. 

Hayatının nasıl bir dönemindesin şu an?                     

- Çok yoğun bir dönemindeyim. Bir süredir böyleydi zaten ama “Yok Böyle Dans”la çok daha yoğun bir tempoya girdim. Bir yandan modellik işlerim devam ediyor, bir yandan her gün dans provası yapmam gerekiyor. Her gün, günde dört saat çalışıyorum. Ama şükrediyorum halime, çünkü çok keyifli bir iş yapıyorum. Modelliği de dans etmeyi de çok seviyorum. 

Yoğunluğun yanı sıra en göz önünde olduğun dönemini yaşıyorsun. “Survivor”, “Yok Böyle Dans”, aynı zamanda bir markanın yüzü olmak... Neden bu yıl oldu hepsi? Aslında çok uzun yıllardır modellik yapıyorsun... 

- Ben dokuz yıldır modellik yapıyorum. Ankara’dan İstanbul’a gelip modellik yapmaya başladığım ilk gün şöhret olsaydım ve herkes tarafından tanınsaydım, benim için iyi olmazdı diye düşünürüm hep. Basamakları yavaş yavaş çıkarsanız, uzun süre yukarıda kalırsınız çünkü. Bunun sindirmekle de çok alakası var. ınsanoğlu çabuk gelen bir şeyi sindiremeyebiliyor çoğu zaman. Hayatımda hep doğru zamanlarda doğru şeyler oldu. Tabii ki Acun’un çok faydası dokundu. Beni “Survivor”a almasıyla hayatımda çok şey değişti. O benim için dönüm noktasıdır. Öncesinde beni sadece moda dünyası, tasarımcılar, firmalar biliyordu. “Survivor”la birlikte bambaşka bir kitleye ulaşmış ve kendimi tanıtmış oldum. Sonrasında her şey çok daha hızlı gelişti. Önemli olan bunu sindirebilmek ve mütevazı kalabilmek, geldiğin yerin kıymetini bilebilmek ve çok çalışmak... 

Nasıl bir yol çiziyorsun şimdi kendine? 

- şimdi “Yok Böyle Dans” girdi hayatıma. Bazen etraftan gelen tepkileri duyuyorum “hep yarışmacı mı olacak” diye... Ama ben yıllardır yarışmalara katılan biri değilim, bu ikinci yarışmam. Bundan sonra da gelen teklifleri değerlendirmeyi düşünüyorum. Oyunculuğa devam etmek istiyorum. Bir dönem oyunculuk yaptım fakat çok meşakkatli ve çok zor bir iş, gerçekten çok emek istiyor. Tam konsantre olabileceğim zaman yapabilirim ancak. Her şeyi ucundan yapmaktansa bir şeyi tam olarak yapmayı tercih ediyorum. 

HENÜZ TEK BİR ESTETİĞİM YOK 

Karakterinin en belirgin özellikleri neler? 

- Etrafımdan gelen yorumlarla buna cevap vermem daha doğru olur sanırım. Ben çok pozitif bir insanım. Daha önce böyle değildim. Zamanla kendimi geliştirdim. Bir de espritüel olduğumu söylerler. ınsanları güldürmeyi becerebiliyorum. Ayrıca iyi bir dert dinleyiciyimdir. ınsan her geçen gün değişiyor, bu değişimden pozitif olarak faydalanmaya çalışıyorum. 

Fiziksel olarak da bu değişimden memnun musun peki? Yoksa 30’a yaklaşma korkusu var mı? 

- Yaşlanmaktan korkan biri değilim hiç. Hatta üç-dört sene önceki fotoğraflarıma bakınca şimdi çok daha iyi durumda olduğumu düşünüyorum. Kadınlar yaşları ilerledikçe nasıl makyaj yapacaklarını, nasıl giyineceklerini, neyin yakışıp yakışmayacağını anlıyor, çünkü kendilerini çok daha iyi tanıyorlar. ınsanın yüz hatları, vücut hatları bile oturuyor. Benim için “Acaba estetik mi yaptırdı” dediklerini duyuyorum. Hiçbir estetiğim yok. Yaşım gelince ufak müdahalelerde bulunurum ama... 

En çok neyin hayalini kurarsın? 

- En büyük hayallerimden biri aile kurmak. Mutlaka çocuk sahibi olmak istiyorum. Mesleğimle, kariyerimle ilgili yapmak istediklerim de var tabii... Oyunculuğun yanı sıra sunuculuk yapmak istiyorum mesela... 

GÜVENİMİSARSAN ERKEK BENİM İÇİN BİTMİŞTİR

Aşkın, hayatında nasıl bir yeri var? 

- Aşık olduğumda o kişi hayatımda gerçekten büyük yer kaplıyor. Hayatımda biri olduğunda, o insana çok yoğunlaşıyorum. Bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama bazen kendimden çok karşı tarafı düşünür hale geliyorum. Evet, biraz fazla kaptırıyorum. Ama bundan sonra elimden geldiğince ilişkiyi zamana yaymak ve önce güven oluşturmak istiyorum. 

Bir erkek ne yaparsa biter senin için? 

- Güvenimi sarsarsa biter. O yüzden hemen güvenip hemen sarsılmaktansa, daha kontrollü davranmayı tercih ederim. Buna rağmen sarsılacaksam, ona da kader derim! Ben yalan söylemem. Hayatımda ne olup bittiyse kabullenen, karşımdaki insana da bunu olduğu gibi anlatabilen bir insanım. O yüzden bana yalan söylendiğinde her şey biter. 

Peki şu an nasıl aşk hayatın?

- Özel hayatımda her şey gayet yolunda. 

Nasıl bir sevgilisin? 

- Ben karşımdakini çok düşünürüm. Uzakta bir yerdeyse, üşüyor mu, aç mı, başına bir şey geldi mi, mutlu mu, mutsuz mu gibi diye düşünen bir sevgiliyimdir. 

AYAĞIMDA GALOŞLARLA NİŞANTAŞI’NI DOLAŞTIM 

Hayatta en çok nelere gülersin? 

- Benim biraz şaşkın bir tarafım var. Her şeyimi kaybederim, bir yerlerde mutlaka bir şeyler unuturum, o yüzden en çok kendime gülerim. Daha bugün fizik tedaviden çıkarken ayağımda galoşları unutmuşum, bütün Nişantaşı’nı öyle gezmişim. Bir de tabii ki Cem Yılmaz’a gülüyorum. 

Hayata dair küçük zevklerin neler? 

- Bakımlı biriyim. O yüzden manikürüm, pedikürüm, saç bakımım bana çok keyif verir. Ufak şeyler belki ama kendimle uğraşmak mutlu eder beni. Çok sevdiğim bir şeyi yemek için kendime izin verdiğimde mutlu olurum. Seyahat etmek de en büyük keyiflerimden. Biri bana sürpriz yaptığında çok mutlu olurum. Bu bana bir kart bırakmak bile olabilir. 

En son ne mutlu etti seni? 

- “Yok Böyle Dans”ın ilk önemli prova günü bir çiçek aldım çok değer verdiğim birinden. Çiçek çok klişe bir şeydir belki ama ben yine de seviyorum. Hiç beklemediğim bir anda geldiği için çok mutlu oldum. 

EVCİMEN BİRİ DEĞİLİM 

Çok gezen biri misin? Nasıl yaşarsın? 

- şu an çok yoğun çalıştığım için hiç gezmiyorum. Ev ve stüdyo arasında bir hayat yaşıyorum. Ama normalde gezerim. Dışarıda olmayı severim, çok evcimen biri değilim. Bu biraz da yalnız yaşamanın getirdiği bir şey. Bebek, Nişantaşı, Galata en sevdiğim semtler. Favori mekanlarım da Delicatessen, Happly Ever After, Lucca, Mangerie. Galata’daki arkadaşlarımın tasarım ofisleri ve butiklerini de çok seviyorum. 

Hürriyet