Görünüşe bakılırsa Harry ve Meghan için Kraliyet'in "normalliğine" geri dönüş yok. Yaşadıkları karantina ne kadar rahat olsa da kalıcı.

Megxit gitgide Brexit'e daha çok benziyor. Ayan beyan görülüyor ki nihayetinde ikisinin de yumuşak bir versiyonu yok, mutlu bir orta nokta yok, tüm tarafların pastadan kendi dilimini alıp yemesine müsaade edecek büyük bir uzlaşma da yok. Britanya söz konusu olduğunda ya Avrupa Birliği'ndensiniz (AB) ya da değilsiniz, Sussex Dükü ve Düşesi söz konusu olduğundaysa ya Kraliyet'tensiniz ya da değilsiniz. İkisi de gözyaşlarıyla bitiyor. Geriye bir tek, karşılıklı suçlamalar ve suçun kimin üstüne kalacağını çözmek kalıyor.

Bu gibi konularda hüküm verecek Yüce Kraliyet İhtilafları Yüksek Mahkemesi gibi bir organın yokluğunda ortaya atılan argümanlar da hassasiyetleri, tarafsızlıkları ve rasyonel duruşlarıyla meşhur tabloidlerde ve Britanya kamuoyu mahkemesinde boy gösteriyor. Söz konusu tartışmalar ayrıca, doğaları gereği komplo teorileriyle enfekte olacak ve sonsuza dek böyle sürüp gidecek.

Sonuçta hâlâ Diana'nın öldürüldüğüne inanan, VIII. Edward'ın tahttan çekilmesinin yasını tutan ve Windsor hanedanının başka bir dünyadan gelmiş sürüngenler olduğunu düşünen insanlar var. Tamam, son saydığım her zaman için tartışmalıydı ama bu efsanelerin hepsi durmadan geri dönüyor ve Sussexler sıklıkla herhangi bir kaynağa başvurulmaksızın manşet yapılıyor. Üzücü bir şekilde hayatları süresince ve sonrasında, Kovid-19 ve Brexit unutulduktan çok süre geçtikten sonra bile, kaderleri bu.

Sussexler meselesini şüphe uyandıracak derecede bilgili bir yandaşlıkla ortaya koyan ve merak celbeden bir isim taşıyan Finding Freedom (Özgürlüğü Bulmak) kitabından anladığım kadarıyla artık suçlama savaşı sahasına girmiş bulunuyoruz. İşlerin nasıl seyredeceğini görmek için Megxit'in hâlâ “pilot uygulama” aşamasında olduğunu tamamen unutmuşum. Görünüşe bakılırsa Harry ve Meghan için Kraliyet'in "normalliğine" geri dönüş yok. Girdikleri karantina ne kadar rahat olsa da kalıcı.

“Dramatik ifşalara” dair kopan tüm o yaygaraya rağmen bu konuda pek yeni bir şey yok. William küçük erkek kardeşine Meghan'la romantizmini ağırdan almasını tavsiye etmişti, bu bir hakaret sayılmış olabilir ya da olmayabilir ama muhtemelen o niyetle söylenmemişti. "Bekleyen Katie"nin hüsranıyla sonuçlandığı üzere neticede kendisi de hiç aceleci davranmamıştı (Kate Middleton, Prens William'ın evlilik teklif etmek için yaklaşık 8 yıl beklemesi nedeniyle bu lakapla anılıyor -ed.n.). Harry ve Meghan'ın çekip gitmesiyle omuzlarına yüklenen ekstra iş, görünüşe bakılırsa Kate'i öfkelendirdi. Haklısın ama hepimiz fedakarlıklar yapmak zorunda kalıyoruz. Bunlar küresel bir pandemiyle karşılaştırıldığında her halükarda önemsiz kalıyor: 60 binden fazla kişi öldü, son 300 yılın en sert resesyonu görüldü, 3 milyon kişi işsiz kaldı, AB ve Çin arasında soğuk savaş yaşanıyor.

Ama tabii ki bizlere esas oğlanla esas kızı hatırlatan küçük bir kaçış hepimizin hoşuna gidiyor. Denir ki tamamen haklı olarak Britanya medyasının yırtıcılıklarından ve yaptıkları her şeyi çarpıtıp yalan söylemek gibi korkunç alışkanlıklarından kaçmak istediler. Kolayca anlaşılacağı üzere sahip oldukları tüm şöhreti ve kabiliyeti iyilik yapmak için kullanmak istediler. Dünyada kendi yollarını çizerken arkadaşlarından ve ailelerinden dışlanmamayı da arzu ettiler. Brexit terimleriyle konuşacak olursak kendi egemenlikleri ve sınırları üzerinde kontrolü tekrar sağlamak istediler. Seçmece yapıp en iyi sonuçları elde etmek istediler.

(The Independent)