Kılıçdaroğlu, Nedim Şener’e haber siparişi vermesini soran gazetecilere aynen şöyle dedi: “Onları geçin arkadaşlar işin özüne bakın.”

Maalesef geçemeyiz Sayın Kılıçdaroğlu. Çünkü bu ülkede kurgu haberler yüzünden darbeler yapıldı, partiler kapatıldı ve acılar yaşandı…

Oda TV iddianamesinin ek klasörlerinde;  Kılıçdaroğlu’nun Nedim Şener'e haber siparişi vermesi,  Oray Eğin ve Soner Yalçın arasındaki  “bir operasyon nasıl yapılır” içerikli  konuşmalar, medyadaki çirkeflikleri gözler önüne serdi.

Zaten Oray Eğin de son yazısında kendi anladıkları gazeteciliği “herkesle yatağa girip kimseden hamile kalmamak” diye tanımlamıştı.

Ama nedense bu iddianame medyada “telefon dinlemek etik değil” denilerek geçiştirilmeye çalışıldı.

Telefonların  dinlenilmesini ben de  etik bulmuyorum. Özel hayatın gizliliği ve iletişim hakkınının gasp edilmesi hiç savunulacak bir durum değil.  Ama Mahkeme kararı ve ortada bir “terör” yapılanması yoksa.

Gerçi iddianamede bizi ve Yargı’yı hiç de ilgilendirmeyen dedikoduların ayıklanması gerektiğini ilkgünden bu yana söylüyorum. Çünkü bu iddianamenin içeriğini de zayıflatıyor. Zaten medya da işin sulandırmak için dedikodu boyutu öne çıkarmaya çok meraklı.

Bir gazeteci konuyu Kılıçdaroğlu’na sorduğunda Kılıçdaroğlu “Onları geçin arkadaşlar. İşin özüne bakın siz” nasıl der hafzalam almıyor.

Ülkeyi yönetmeye talip olan bir liderin meseleye böyle bakması, muktedir olması durumunda neler yapabileceği konusunda da ipuçları veriyor.

CHP lideri bizden işin sipariş boyutunu es geçmemizi talep ediyor.  Ancak çok değil 28 Şubat’tan bu yana yaşananları hatırladıkça maalesef bu işin Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi kolayca geçiştirilebilecek bir şey olmadığını görüyoruz.

Bu ülkede sipariş haberler yüzünden darbeler yapıldı, muhtıralar çekildi, partiler kapatıldı.  Daha 2008 yılında Yargıtay Eski Başsavcısı Yalçınkaya, gazete kupürlerine dayanarak  “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin kapatılması gerektiğini ve Cumhurbaşkanı Gül de dahil 71 kişinin  siyasetten uzaklaştırlmasını istememiş miydi?

Yalçınkaya sadece bir oyla bunu başaramadı ancak Vural Savaş’ın yine elindeki gazete kupürleriyle iktidar olmuş bir partiyi kapattırdığını da unutmadık.

28 Şubat’ta Fadime-Müslüm sipariş haberi yüzünden insanlar inim inim inletilmedi mi?

Ahmet Hakan bunlara yakinen şahit değil miydi ki şimdi sipariş haberleri savunuyor?

Kılıçdaroğlu’nun sipariş haberi diyelim ki yapıldı. Şortlu kız olayındaki gibi gerçeklerin er geç açığa çıkartılamayacağını mı sanıyordu?

Diyelim ki Nedim Şener o haberi yaptı. Diğer bir gazeteci o olayın kurgu olduğunu ortaya çıkartmayacak mıydı ? Bunlar hala haberlerin tek bir elden verilebileceği bir dünyada mı yaşadıklarını sanıyor?  Geçti o günler Beyler

Hiçbir yönetim,  bilgiye ulaşmak isteyen insanları eskisi gibi kontrol edemiyor,  engelleyemiyor ve kolayca dezanformasyon yapamıyor artık.

Medyanın da temizlenme zamanı geldi de geçiyor. Küresel dünyada internet denilen bir olgu var.  Assange’nin dediği gibi “Bilginin demokratikleştiği” bir çağda yaşıyoruz

Çok yakın zamanda medyası da temiz, mis gibi bir Türkiye olacağız inşallah…