Britanya Türk Kadınları Derneği (BTKD), tanınmış şair Sunay Akın’ı Londra’ya davet ederek, “ Cumhuriyet ve  Atatürk” konulu unutulmaz bir geceye imza attı.
Holborn’daki Kingsway Hall Hotel’de gerçekleşen ve aralarında  Muavin Konsolos Gülcan Ökçün, Barış Elmener, KKTC Londra temsilciliğinden diplomat Müjde İnançoğlu’nun da bulunduğu yüzü aşkın konuğa hitaben konuşan şair Sunay Akın, 2 saat boyunca kimsenin bilmediği, duymadığı Atatürk’le ilgili gerçekleri fotoğraflarıyla anlattı.
Konuşmasını slayt gösterileriyle destekleyen Sunay Akın, yakın Türk tarihinin ve Cumhuriyet’in ayrıntılarını kendine özgü mimik, hicivleriyle sunarak hem konukları kendine hayran bıraktı, hem de 2 saatlik konuşmasını büyük ilgiyle dinlettirdi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anma programı çerçevesinde, BTKD Başkanı Maviş Fuchs, Sunay Akın’ı tanıtan konuşmasında ünlü şairin Türkiye’nin ilk Oyuncak Müzesi’nin kurucusu olduğunu da belirterek, “Sunay Akın, buraya ailesiyle geldi. Eşi Belgin, oğlu Ali Ozan ve kızı Ilgın, onun en büyük destekçileri. Oğlu Ali Ozan, Van Depremi sonrası 2 TIR oyuncağı deprem bölgesine gönderdi” dedi.
ATATÜRK NEDEN HİÇ UÇAĞA BİNMEDİ?
Daha sonra mikrofona gelen Sunay Akın, “Beni anlatmak çok kolay aslında. Sunay Akın; Okur-yazar” diyerek sözlerine başladı.
İnsan olmanın en kolay tanımının bu olduğunu söyleyen Akın,  tarihin herkesin bir kere fotoğrafını çektiğini kaydederek, Atatürk’le ilgili hiç duyulmayan bir öyküyü anlattı.
“ Yıl 1910.. İstanbul’dayız. Harbiye Nazırı’na Fransa’dan bir mektup gelir. Fransızlar tayyare, yani uçak yapmıştır. Türkiye’den de törene davetli istenmektedir. Ali Rıza Paşa bu işle görevlendirilir. Yanına da makinadan, teknikten anlayan, meraklı bir subay gereklidir. Genç bir subayı yanına alır, Fransa’ya gider. Paris’teki uçağın ilk uçuş töreninde pilot, yanında uçacak bir gönüllü aradığını söyler. Ali Rıza Paşa’nın yanındaki genç subay heyecanla ayağa kalkar ve kendisinin gitmek istediğini söyler. Hemen giymesi için ceket ve gözlük verilir. Genç Türk subayı piste ilerlerken, Paşa subayın elinden tutar ve hislerinin bu uçağa binmemesini söylediğini, uçağa gitmemesini söyler. Genç subay ayakları istemeden geri döner, yerine oturur. Uçak havalanır, havada manevralar yapar,  süzülür. Bir de ne görülür. Uçak duman içinde, hızla yere çakılır ve infilak eder. İçindekiler de ölür. Ali Rıza Paşa sadece bir subayın değil, bir ulusun da geleceğini kurtarmıştır. Bu subay Mustafa Kemal’di.. Bakmak ve görmek farklıdır. Atatürk, bu olaydan sonra da hiç uçmamıştır. Neden uçmadığı ilgimi çektiği  için araştırdım ve bu müthiş öyküyü yakaladım.”
ATATÜRK’ÜN TEK GÖRÜNTÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ
Sunay Akın, daha sonra Atatürk’ün Cumhuriyet’in 10’uncu kuruluş yıldönümündeki konuşmasına ve gerisindeki öyküsüne işaret etti. Törene 45-50 ülkenin davetli olduğunu ve bir tek görüntü ve filmin yıllardır gösterildiğini, bunun nedenini merak edip araştırdığını kaydeden Akın, bu öyküde şunları anlattı;
“ Ankara’da Hipodrom’daki törenlere dönemin tüm önemli devlet büyükleri davetlidir. Tabi kameramanları da.. Türkiye Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan devlet o zamanın Sovyetler Birliği’dir ve Atatürk Hipodroma gelirken vefa örneği olarak Enternasyonal çalınır. Kameramanlar arasında Rus kamereman da vardır, herkesin ince kablosuna karşı, kol kalınlığındaki kablosuyla diğer meslektaşlarının alay konusu olur.. Çekime başlanır, Atatürk’ün alana gelişini çeker Rus kameraman. Bir anda ortalık karışır, diğer kameramanlar telaşlanırlar. Ancak teknik olarak kameraman gözünü kameradan ayıramaz.  Atatürk kürsüye gelip, meşhur konuşmasını yapana kadar başını kaldıramaz. Daha sonra kamerasını sabitler, çekime alır ve başını kaldırır. Bir de ne görsün.. O incecik kabloların hepsi, alana gelen araçların altında kalıp, ezilmiş, kopmuş ve çekim yapılamamıştır. İşte biz bu yüzden yıllardır aynı filmi, aynı noktadan izliyoruz”
KEMALİZMİN DOĞUŞU
Sunay Akın, gerçeklerin ayrıntıda gizli olduğunu sık sık tekrarladığı konuşmasında, ilk matbaayı getiren İbrahim Müteferrika’yı herkesin bildiğini, ancak o matbaada ancak 18 kitap basabildiğini, hiçbirini satamadığını ve iflas edip matbaasını kapattığına dikkat çekti.
Kemalist lafının nasıl çıktığını da anlatan Akın, bunu İngilizlere borçlu olduğumuzu, işgal altındaki İstanbul’da Sansaryan Handa İngilizlerin Türkleri sorgularken Kemalist misin, değil misin diye sorduğunu kaydederek, “Başka Kemalzim yoktur Kemalist orada doğmuştur. İşgalden yana mısın, yoksa Anadolu’ya geçip, direnenlerde misin demektir” dedi.
ULUS’TAKİ ALMAN ASKERLERİ
İlk Gazi heykeli ile Ankara’daki Zafer Anıtının hikayelerini de anlatan Sunay Akın, bir toplumun değerinin hisse senetlerinde değil, hissi senetlerinde olduğunu belirtti. Ankara’daki heykelde 2 Alman askeri figürünün 1926 yılından beri değiştirilip, düzeltilmediğini kaydeden ünlü şair, “Atatürk büyük bir sanat aşığıdır. Alman heykeltraş Krippel’in hatasını yüzüne vurmadığı gibi, onu herkesin gözü önünde tebrik ederek, onore etmiştir” diye konuştu.
YARIM KALAN TAKSİM ANITI VE…
Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’nda ise İtalyan heykeltraşın yanında, açılan yarışmayı kazanan Türk kızı Sabiha Ziya’nın yer aldığını ve İtalya’da bir sene heykelin yapılışında çalıştığını, bunu da kimsenin bilmediğini kaydeden Sunay Akın, şöyle devam etti;
“Sabiha Ziya 21 yaşında genç bir güzel sanatlar öğrencisiydi. Bugün gidin Taksim’deki anıta bakın, bir yüzünde peçeli bir kadın, diğer yüzünde saçları, yüzü açık genç bir kadın resmi görürsünüz. O yüzü açık kız, Sabiha Ziya’dır.. Cumhuriyet Anıtı’nda tek bir Türk rol aldı. O da bir Türk kadını, Sabiha Ziya’ydı. İlk çocuk hakları mitingi de bu anıtın önünde, Nakiye öğretmenin başkanlığında yapılmış, çocukların hakları istenmiştir. Bunları kimse bilmez”
SULTAN ABDÜLAZİZ’İN AVRUPA SEYAHATİ
Konuşmasında günlük aktüel siyasi tartışmalara girmeden, bilgi ve belgelerle Cumhuriyet ve Atatürk’ü anlatan Akın, Osmanlı Sultanları arasında bir tek Sultan Abdül Aziz’in Avrupa seyahati yaptığını hatırlattı.

Sultan Abdülaziz’in Fransa ve Britanya ziyareti gündeme geldiğinde yasal sorun yaşandığını belirten Akın, “o dönemde padişahın ayak bastığı topraklar Osmanlı toprakları olması gerekiyordu. Sultan Abdülaziz’in davetlere icabet edebilmesi için ayakkabısının altı çıkarılıp, İstanbul toprağı yernliştirilerek tekrar kapatılarak yasal engel aşıldı” dedi.
Yakın tarihten de anekdotlar aktaran Akın, 1981 yılının Birleşmiş milletler tarafından ‘Atatürk yılı’ ilan edilmesi ile ilgili gelişmeleri aktarırken, önergenin Yunanistan tarafından verildiğini ve Rusya’nın da hararetle desteklediğini kaydetti.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Akın konuşmasında, “nohut olsun, fasulye de osun ama hepsinin karıştığı aşurenin tadı unutulmasın. ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ vecizesi bir arı ırk değil birliğin adı” diyerek birlik ve beraberlik vurgusu yaptı.

Anlattıklarını fotoğraflarıyla da gösteren Sunay Akın, mizahi anlatımı, hiciv ve esprileriyle konuklara unutulmaz bir tarih geçidi sunarken, Japonya’daki ilk camiyi kendi parasıyla Atatürk’ün yaptırdığını, Atatürk’ün Cumhuriyet’e kazanımları arasında kendi elleriyle Çankaya’da cumhurbaşkanlığı köşkü bahçesine diktiği güller olduğunu da sözlerine ekledi.
Konuşması sık sık alkışlarla kesilen Sunay Akın’a, BTKD Başkanı Maviş Fuchs, antika oyuncaklar hediye ederek, teşekkür etti. Dünyanın en iyi 3 çocuk müzesi içinde yer alan Göztepe’deki Oyuncak Müzesine bunları koyacağını söyleyen Sunay Akın, 3 zürafa heykelinin yer aldığı müzesine herkesi davet etti. Geceyi düzenleyen BTKD Başkanı Maviş Fuchs ve yöneticilerine teşekkür etti.