HALİL YETKİNLİOĞLU

LONDRA

Londra’da yaşam süren ressam, heykeltıraş ve enstalasyon sanatçısı Sümer Erek’in, Başka bir yer (Another place) başlığıyla geçen yıl başlattığı proje kapsamında gerçekleştirdiği son enstalasyon sergisi ‘Tuvali Mayalamak’ sanatseverle buluştu.

Kıbrıslı Sümer Erek’in hazırladığı çalışması sanatın en temel malzemelerinden biri olan tuvali, yemek kültürünü simgeleyen hamurla bütünleştiriyor. Bir anlamda insan yaşamının iki kutbunu oluşturan temel ihtiyaçların karşılanması ile sanatsal yaratıcılığı ifade eden malzemelerin alışılmışın dışındaki birlikteliği aracılığıyla temel ihtiyaçlar, yaratıcılık, dönüşüm ve bozulma süreçlerini de sorguluyor. Bu anlamda günümüzde hala en önemli sorunlardan biri olan ‘açlık’ konusuna da dikkat çekiyor. 

Kıbrıslı sanatçının mekana özgü olarak hazırladığı ve mutfak malzemeleri satan yerel bir dükkanın -Chefware’in alt katında düzenlediği serginin açılışına çok sayıda sanatçı, sanatsever ve davetli katıldı.

Sergi, 13-15 Temmuz’da 14.00- 18.00 arasında izleyicilere açık olacak ve 17 Temmuzdan 12 Ağustosa kadar randevu ile görülebilecek. Adres: Chefware. 52 Stoke Newington High Street N16 7PB, London.

SANATIYLA BESLEMEYİ HEDEFLİYOR

Sanatçı, ‘Broken tide- Kırık gel- git’ başlıklı sergisi ile izleyiciyi belli sanatsal mekanların ötesinde farklı yaşam alanlarında yaratıcılıkla buluşturmayı ve onları bizzat sanat üretimine dahil etmeyi amaçlıyor. ‘Tuvali mayalamak’ başlıklı sergi ile ‘Başka bir yer’ projesi devam ediyor. Görsel sanatların birçok alanında eserler veren Erek, kendisini ressam, heykeltıraş ve enstalasyon sanatçısı olarak tanımlıyor. Beslenme kavramıyla yakından ilgilenen sanatçı bunu gıda almanın ötesinde, bireyler tarafından her türlü verinin alınması olarak tanımlıyor ve insanları sanatıyla beslemeyi hedefliyor. Tam da bu yüzden yeni sergisinde beslenme ortamını sanatın mutfağına dönüştürüyor.

“Tuvali mayalayarak yaşamı güzelleştirmeye çalışıyorum, ancak temel ihtiyaçlar giderilmeden yaratıcılık ihtiyacının farkına varılamayacağını iyi biliyorum” diyor. Dahası, beslenme ihtiyacımıza cevap veren mayalanmanın tuval üzerinde geçirdiği değişikliklere açık olmanın kendi sanatsal üretimini zenginleştirdiğini düşünüyor. Sanatçı sergisinde yer alan mayalanmış tuvallerin tıpkı yiyeceklerde olduğu gibi, zaman içinde daralma, küflenme, çatlama ve çürüme süreçlerinden geçtiğini ifade ediyor.

GÖÇMENLİK KONUSUNA VURGU YAPIYOR

Enstalasyon birimleri arasında içinde pişmemiş hamur olan bir de bavul bulunuyor. Erek, bavul ile kendi kimliğinin olduğu gibi, sanatsal üretiminin de parçası olan göçmenlik konusuna yeniden vurgu yapıyor. Göçmenlerin geldikleri yere çok az eşya getirebildiklerini düşünseler de, en başta yemek kültürlerini getirdiğini düşünüyor. İngiltere gibi kendisine ait köklü bir yemek kültürü olmayan bir ülkede göçmenlerin neredeyse yalnızca yemek kültürleriyle kabul gördüğünü hatırlatıyor. Bu anlamda serginin pek çok restoran ve kafesiyle hızla bir yeme-içme mekanına dönüşen Hackney bölgesinde yer alması da özel bir anlam taşıyor.

Erek son sergisinde farklı kültürlere değil, pek çok coğrafyada benzer örnekleri olan en sade aşı temel aldığını vurguluyor. Yalın bir ateşin üstünde pişen ve ekmek, naan, lavaş, tortilla, pitta gibi farklı isimler alsa da, her toplumda karın doyuran hamuru bu kez tuvalde mayalıyor.