İNCİ GÜNDAĞ
LONDRA

AB karşıtları, ülkenin kendi sınırlarını kendi kontrol etmesi gerektiğini ve Birleşik Krallık'a çalışmak için gelen AB göçmenlerinin sayısının kısıtlanması gerektiğini savunurken, İngiltere Başbakanı David Cameron ise ülkesinin birlik içerisinde daha güçlü olduğunu ve AB üyeliğinin sürmesi gerektiğini ifade ediyor.

Türkçe konuşan toplumun yoğun olarak yaşadığı başkent Londra'nın kuzeyindeki Hackney bölgesindeKİ seçmenler, İngiltere'nin AB'den çıkarak göçün önüne geçilebileceği görüşüne katılmadıklarını ve olası ayrılığın özellikle ekonomik etkilerinin olacağını dile getirdi.

- "SINIRLAR, AB'DE KALARAK DA KONTROL EDİLEBİLİR"

Londra'da yaklaşık 30 yıldır yaşayan müzisyen Hakan Bilal, referandum çerçevesinde yürütülen her iki kampanyanın argümanlarına dikkatlice kulak verdiğini belirterek, "Gönlüm AB'de kalınmasından yana çünkü İngiltere'nin AB içerisinde daha güçlü olacağını düşünüyorum. Öte yandan, AB'den çıkılmasını savunan tarafların argümanları tamamen vatansever, milliyetçi söylemler üzerine kurulu. 'AB'den çıkılarak göçmenlerin önünü keseceğiz' gibi bir izlenim bırakıyorlar ki bu doğru değil. Sınırlar, AB'de kalarak da kontrol edilebilir. " dedi.

Sağlık sektöründe çalışan ve yaklaşık 20 yıldır Londra'da yaşayan Yüksel Erdoğan, hem sosyal hem de ekonomik anlamda Birleşik Krallık'ın AB'de kalmasının, ülkede yerleşik göçmen kesim için daha iyi olacağını düşündüğüne işaret ederek, endişelerini aktardı. Erdoğan, "Birlikten ayrılma kararı halinde, İngiltere'deki muhafazakar ve milliyetçi baskıların göçmenler üzerindeki etkilerinin daha da artacağını ve bunun ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını düşünüyorum." ifadesini kullandı.

- "AVRUPA'YA EVET"

Ülkenin birlikte kalmasını isteyen ve 2009 yılında İngiltere'ye yerleşen matbaa işletmecisi Bilgehan Aslan matbaasının kapısına "Avrupa'ya evet" yazılı bir poster astığını bildirdi. Aslan, "Birlikte kalınmasını desteklediğimizi göstermesi için kapımıza böyle bir poster astık." diyerek, matbaaya gelen müşterileriyle de referandum tartışmalarına ilişkin sohbet ettiğini ve çoğunluğun birlikte kalmaktan yana görüş bildirdiğini aktardı.

Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılmasıyla, ekonomide gerileme yaşanacağından dolayı endişelendiğini belirten Aslan, "Bizlerde bu ülkeye gelirken, göçmen olarak geldik. İnsanlar bu ülkeye çalışmak için geliyor. O nedenle buraya gelmek isteyenlerin ülkeye giriş taleplerini destekliyorum. 'Avrupa'ya evet' diyoruz." dedi.

- "SINIRLARIN İNSANLARI BÖLMESİNE KARŞIYIM"

Hackney Belediyesinde sığınmacılarla ilgili çalışmalarda bulunan ve 40 yıldır İngiltere'de yaşayan 64 yaşındaki Ali Rıza Aksoy, ülkenin AB'deki geleceğine ilişkin kararını vermekte zorlanmadığını ve oyunu posta yoluyla şimdiden kullandığına dikkati çekti.

"Ben birlikte kalınması yönünde oyumu kullandım. Bunun tek sebebi var. Sınırların insanları bölmesine karşıyım." diyen Aksoy, sınırların insanları bölmek ve düşük ücretle çalıştırmak için kullanıldığını savundu. Aksoy, şöyle devam etti:

"Bir Bulgar veya bir Rumen işçi arkadaşın eğer emeği dışında satacak bir şeyi yoksa, bu emeklerini daha iyi satabilmek için sınırlarla mücadele etme zorunda kalıyorlar. İnsanları bölen, ayıran ve ötekileştiren bu tür yapma sınırlara karşı olduğum için AB'de kalınması yönünde oyumu kullandım."

- "BREXİT HALİNDE AB CAZİBESİNİ YİTİRECEK"

Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Birleşik Krallık Başkanı Turhan Özen, Britanya'nın kozmopolitliğine vurgu yaparak, Brexit halinde daha fazla sağcı politikaların yükselişe geçeceği uyarısında bulundu.

Özen, Birleşik Krallık'ın, yeteneği ve ülkeye katma değer katabilecek insanları topraklarına çekmesini "başarılı bir politika" olarak tanımlayarak, "Ülkede yaşanan nüfus artışı aslında göçle oluyor ve bu genellikle kalifiye insan göçüyle oluyor. Bu başarı ne yazık ki, gelişen nüfusu yeterince desteleyecek altyapı olan, yol, hastane, konutların yapılmaması, hükümetlerin başarısız yatırım politikalarından dolayı toplumda sıkıntıya neden oluyor. Bu başarı bir problemmiş gibi değerlendiriliyor. Göç almak şu anda ülke için faydalı bir politika, bunun engellenmemesi ve daha fazla yatırımla takviye edilmesi gerekiyor." diye konuştu.

Avrupa'nın büyük bir pazar olduğunu belirten Özen, ülkenin AB'den ayrılmasının hem Birleşik Krallık hem de AB'yi zedeleyeceğine değinerek, şu görüşlere yer verdi:

"Birleşik Krallık'ta yaşayan ve bu pazarla iş yapan birçok insanımız var. (Brexit halinde) Avrupa'ya yapılacak iş ve tatil seyahatleri de zorlaşacak. Brexit, burada yaşan Türk toplumu da dahil, bu ülkede yaşayan her fert için zararlı bir sonuç olacak. Bu sonuç, AB için de zararlı olacak. Eğer Birleşik Krallık AB'den çıkarsa, AB, Türkiye gibi birliğe üye olmaya çalışan ülkeler için cazibesini yitirecek. AB, bir çekim merkezi olmaktan çıkacak. Ancak, AB'de kalınırsa, burada yetişen gençlerimiz Almanya'ya, İspanya'ya gidebilecek, dillerini geliştirebilecek ve iş tecrübeleri edinebilecekler. Bu tür imkanları ters tepmemek, değerlendirmek lazım. Şu anda elimizde böyle bir hazine var, bunu kaybetmeyelim."

- "AYRILIĞA İZİN VERMEYİN"

Türkçe konuşan toplumun üyeleri başta olmak üzere, ikinci vatanı Birleşik Krallık olan, ikinci vatandaşlığı İngiliz olan, ya da ikinci dili İngilizce olan toplumların, Avrupa'dan kopmamak, İngiltere'yi bencil, bireysel bir vatan ve toplum haline getirmemek için bu ayrılığa izin vermemesi gerektiği uyarısında bulunan Britanya Alevi Federasyonu Genel Başkanı İsrafil Erbil, ekonomik kaygılara düşülse bile, uzun vadede Avrupa gibi büyük bir ekonomi ile halkların bir arada yaşama kültüründen vazgeçilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Erbil, ekonomik kaygıları bulunan, kısa vadede evinin, iş yerinin fiyatını düşünen ya da ekonomik anlamda kendisinin avantajlı olduğunu düşünen büyük iş adamları hariç, genel olarak Türkçe konuşan toplumun birlikte olmaktan ve sınırların kaldırılmasından yana oy kullanacağını belirterek, "Çünkü, daha düne kadar Türk pasaportuyla, vize almadan Avrupa'ya giden en çok bizim kendi vatandaşlarımız, buradaki Belçika, Almanya konsoloslukları önünde günlerce vize kuyruğu beklediler. Bunu bir daha yaşamak istemiyorlar." dedi.

Bu arada, tarihi referanduma 3 gün kala kamuoyu yoklamaları Birleşik Krallık'ın AB'de kalması ile çıkmasını isteyenlerin başa baş olduğunu gösteriyor. Referandum için geri sayımın başlamasıyla birlikte sonuçları geçen hafta başında açıklanan kamuoyu yoklamaları, Brexit yanlılarına desteğin arttığını ortaya koyarken, sonuçları hafta sonunda yayımlanan yeni anketler ise ülkenin AB üyeliğinin devamını isteyenlerin sayısının tekrardan artışa geçtiğini gösterdi.

Birleşik Krallık halkı 23 Haziran Perşembe günü, "Birleşik Krallık AB üyesi olarak kalmalı mı, yoksa AB'den ayrılmalı mı?" sorusunu yanıtlamak üzere sandık başına giderek, 28 üyeli Avrupa Birliğinde kalıp kalmamaya karar verecek. Ülkenin 1973 yılından bu yana sürdürdüğü AB üyeliği ilgili yapılacak referandumda, 18 yaş üzeri İngiliz, İrlandalı ve Milletler Topluluğu vatandaşları oy kullanabilecek.