Pazartesi akşamı gerçekleşen ve geniş bir dinleyici topluluğunun katıldığı ‘Dini Farlılıklar ve İslam'ın Şiddeti Dışlaması : Said Nursi’nin gelişen etkisi’ konulu panelde Said Nursi’nin taleberinden Mehmet Fırıncı, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'ından Prof. Dr. Faris Kaya, Manchester Üniversitesi’nden Prof. Dr. David Law ve Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner güncel olayları da içine alan değerlendirmelerini Said Nursi’nin perspektifinden değerlendirdiler. 

Profesör Kaya Nursi’nin kısa hayat hikayesini anlatarak, Bediüzzaman’ın 6000 sahifeyi aşan eserlerini sürgün ve hapis şartları altında yazdığı ve eserlerinde nefrete yer olmadigini bazı örneklerle anlattı.  

Birinci Dünya Savaşı sırasında yüzlerce Ermeni kadın, yaşlı ve çocukları koruma altına alarak savaş şartları içinde zarar görmelerini önlemiştir.Yine hapishaneye Medrese-i Yusufiye adini vermistir.Hapishane penceresinden bahçede oynayan çocukları merak eder ve çocuklardan birisinin ona ceza vermeye çalışan bir savcının çocuğu oldugunu öğrenince “o savcıya beddua edecektim fakat bu çocuğun hatırı için onu affettim” demiştir. Faris Kaya Said Nursi’nin hayatından daha buna benzer bir çok şefkat ve affetme örneklerini anlattı. 

Daha sonra söz alan Prof. Dr. David Law, Nursi’ye göre Müslüman-Hristiyan münasebetleri üzerinde durdu. Nursi’nin inananlar arasında gerçek manada bir iş birligi teklif ettiğini şu sözlerle dile getirdi: Ben dinini hayatına uygulayan Hristiyan bir rahibim, müslüman olmuş da değilim. Ancak şunu ifade edebilirim ki biz batılılar İslamiyeti Deaş, Taliban ve Boko haram gibi dinle alakasi olmayan gruplarla tanımamalı ve asla özdeşleştirmemeliyiz. Bu konuda ölçü alacağımız ve sözüne itibar edeceğimiz kimse Said Nursi’dir. O varken başkalarına bakmamalıyız. Maalesef medya bu konuda yanlış yapıyor. Tıpkı körlerin fili tarif ettikleri gibi alakasi olmayan ithamlarla İslam’ı kötülemeye çalışıyor.Bu kabul edilemez. 

Son olarak Prof Dr Colin Turner söz aldı ve Said Nursi’nin Cihad-ı Manevi kavramını anlattı. Nursi’nin, 19'uncu asrın başında artık silahla cihad döneminin kapandığını ve dünyada yeni bir mücadele şeklinin başladığını savunduğunu dile getirdi.Tahribat manevi olduğu için tamiratın da manevi olması gerektiğini, o da bu asırda ancak kalemle, fikirle, düşünceyle ve tahkiki iman dersleriyle olacağını belirtti. Nursi buna manevi cihad veya müspet hareket diyor.