MUSTAFA KÖKER
LONDRA

Kitabında aile bağlarının ötesinde bir başka hedef daha koyuyor Güley Yahyalar... “Hiç birimiz engelli sayılmayız ama dünyadaki engelleri aşmakla şartlandırılmışız” diyebilecek kadar gönül ferahlığını da anlatıyor aynı zamanda. 

...Ve, “Bu çağda "Survival of the Fittest" teorisiyle yaşamak ağrımıza gitse de, her birimizin karşılaşabileceği farklı zorlukları farkına varıp bir şekilde kolaylaştırmak hepimizin elinde. Ben yürüme güçlüğü olan birisi olarak; bilgili, eğitimli, imkanları uygun, sevgi dolu ve anlayışlı bir aileye doğduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ama sevgi ve anlayışı bol olsa da, imkanları kısıtlı, eğitim seviyesi düşük ailelerin de zorluk yaşayan fertlerinin varolduğunu görüyor ve eksikleri tamamlayabilmek için işi bir ucundan tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü imkanlar mevcut olsa da, müsait olmayan şartlar imkansızlığı doğuruyor. Dolayısıyla, kitaptan elde edilecek gelirin bir kısmını yukarıda belirttiğim aile gruplarının yaşamını kolaylaştıracak, kalitesini artıracak bir projede kullanmaya karar verdim” diye amacını anlatıyor.

 

Güley Yahyalar ile yeni çıkan kitabı ‘Neyran’ı ve bu özetleği amacını konuştuk. Güley ile birlikte kitaba konu olan ‘Neyran’ hanıma da sorular yönelttik...

 

İşte o söyleşi:

 

-Kitap yazma fikri nasıl Doğdu?

 

Ben NEYRAN' ı ilk yazdığımda  tek amacım annem ve babama takdirimi belirtmek ve aile değerlerinin azaldığı bu nesile bunun ve aile bağlarının önemini vurgulamaktı. Bir çocuğun gelişiminde anne ve Baba'nın rolünün ne kadar önemli olduğunu anlatmaktı.

 

-Engellilere bir mesaj vermek istedin mi?

 

Hayır ben burda engelli veya engelsiz diye bir ayırım yapmak istemedim, sadece bir çocuğun hayatında anne ve Babanın çok özel  bir konumu olduğunu ve ebeveynliğin çok büyük sorumluluk taşıdığını, dolayısıyla Hakkının en iyi şekilde verilmesi gerektiği mesajını vermek istedim.

Projeye gelince, ben NEYRAN'ı satış Amaçlı yazmadım. Kendi yeğenlerime bir aile tarihi, hikayesi olarak hazırlamıştım, ama Çevrem çok güzel bir çalışma olduğunu ve kesinlikle herkesin okuması gerektiğini söyleyince ben de o zaman satarsa gelirin bir kısmını uzun süre Aklımda olan projem "El vereceksen Gel"de kullanırım dedim...yani kitap yazayım da yardım için satayım diye anlaşılmasını istemiyorum. Kitabı aile bağlılığını ve bir çocuğun gelişiminde anane ve Baba'nın rolünün ne kadar önemli olduğunu göstermek Amaçlı yazdım ve yardım fikri sonradan gelişti.... 

Evet, kitabın anneler gününde çıkmasını hedeflemiştim. Annemde babamda gördüğüm herşeyi kitaplaştırdım. Anneler gününde anneme bir armağan olsun istedim. Çünkü annemi 44 senedir okuyorum gibi. Onda gördüklerimi anlattım. Her annenin bir kitap olması gerektiğini düşünüyorum çocuğu için. Bir eğititi, canlı bir kitap olarak görüyorum. Herkesin annesi bir kitap olabilir diye düşünerek anneme o günün hediyesi olarak sunmak istedim.

 

-Neyran kim? Neden Neyran bu kitap?

 

Neyran annem bildiğiniz gibi... Neyran ismi nasıl ortaya çıktı? Babamı şahsen tanıyordunuz, bizi ailece her yerde görüyordunuz. Babamın anneme olan hayranlığının eminim sizde farkındasınız.

Allah bağışlasın 4 torun oğlan oldu, ikisi Sonay. Babam sürekli, ‘Neyran birde keşke Neyrancık doğursalar. Keşke bir de Neyranımız olsa’diyordu... Ve babam sürekli bize annemi anlatıyordu. 

Eski hikayeler geliyordu hep kulağa... Ben bazı şeyleri yazmaya başladım.

Yazmaya öyle başladım.

Oğlanlar burada doğdu, burada büyüyorlar. Çok şükür Soley ve Caney’in oğulları çok güzel bir disiplinde yetişiyor ama, yabancı bir memlekette ve teknoloji ağırlıklı bir dönemde yaşadığımız için bu dönemin çocuklarında önemli farklılıklar gördüm. Bizim kadar bağlı değiller ailelere, değerleri gidiyor. 

 

-Sonay Bey rahmetli ile ilgili bölümlerde neler var?

 

Onu kaybettikten sonraki hislerimiz ve duygularımızın harmanlandığı çok iyi bir karakter tanıtımı var. Bazı traji-komik deneyimlerimiz var annemle. Rahmetliiyi 25 Ağustos 2014’te kaybetmiştik, bu Ağustos’ta iki sene olacak.

 

-Başka denemeler var mı bu kitabın dışında?

 

"To Whom it May Concern" adli bir şiirim oldu seneler önce. Babam paylaşmıştı...

 

-Engellilik durumun çocukluktan geliyor bildiğimiz kadarıyla... Kitap yazarak bu konuda da bir mesaj mı vermek istedin?

 

Hayır ben burda engelli veya engelsiz diye bir ayırım yapmak istemedim, sadece bir çocuğun hayatında anne ve Babanın çok özel  bir konumu olduğunu ve ebeveynliğin çok büyük sorumluluk taşıdığını, dolayısıyla Hakkının en iyi şekilde verilmesi gerektiği mesajını vermek istedim. 

Projeye gelince, ben NEYRAN'ı satış Amaçlı yazmadım. Kendi yeğenlerime bir aile tarihi, hikayesi olarak hazırlamıştım, ama Çevrem çok güzel bir çalışma olduğunu ve kesinlikle herkesin okuması gerektiğini söyleyince ben de o zaman satarsa gelirin bir kısmını uzun süre Aklımda olan projem " El vereceksen Gel"de kullanırım dedim...yani kitap yazayım da yardım için satayım diye anlaşılmasını istemiyorum. Kitabı aile bağlılığını ve bir çocuğun gelişiminde anane ve Baba'nın rolünün ne kadar önemli olduğunu göstermek Amaçlı yazdım ve yardım fikri sonradan gelişti.... 

 

-Anladığımız kadarıyla kitaptan sonra bu projeye odaklanacaksınız... Amacı nedir bu projenin?

 

Hicbirimiz engelli sayılmayız ama dünyadaki engelleri aşmakla şartlandırılmışız. Bu çağda "Survival of the Fittest" teorisiyle yaşamak ağrımıza gitse de, her birimizin karşılaşabileceği farklı zorlukları farkına varıp bir şekilde kolaylaştırmak hepimizin elinde. 

Ben yürüme güçlüğü olan birisi olarak; bilgili, eğitimli, imkanları uygun, sevgi dolu ve anlayışlı bir aileye doğduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ama sevgi ve anlayışı bol olsa da, imkanları kısıtlı, eğitim seviyesi düşük ailelerin de zorluk yaşayan fertlerinin varolduğunu görüyor ve eksikleri tamamlayabilmek için işi bir ucundan tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü imkanlar mevcut olsa da, müsait olmayan şartlar imkannsızlığı doğuruyor. Dolayısıyla, kitaptan elde edilecek gelirin bir kısmını yukarıda belirttiğim aile gruplarının yaşamını kolaylaştıracak, kalitesini artıracak bir projede kullanmaya karar verdim.

 

-Hayata geçirmek istediğin, 'El Vereceksen Gel' isimli Bir televizyon programından söz eder misin?

 

Konsept olarak, ortopedik özürlü arkadaşların; halk, özel sektör ve devlet ile bir araya gelip karşılıklı diyalog sonucu engelli arkadaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilecek yardım ve dayanışma uygulaması.

İhtiyaca göre, egellilerin ve onların refakatcısının hayat kalitesini geliştirmek, kolaylaştırmak. Bu bir tekerlekli sandalye tedariki olabilir, evine ve apartman girişine asansör Uygulaması olabilir, banyo ve lavabo kullanımını kolaylaştıracak adaptasyonlar olabilir, veya araba kullanıcısı ise Arabasına kullanımını kolaylaştıracak adaptasyonlar yapılabilir...Devletimiz ve özel sektör bu gibi adaptasyonları bazı sosyal tesislerimize, mesela plajlar, oteller ve restoranlara da sunabilir. Buna benzer daha birçok engelin bir arada çalışıp el ele verirsek aşılabileceğine inanıyor ve fikrimi harekete geçirebilmek için hepinizin yorumlarını, düşüncelerini, desteğini bekliyorum...

 

-Kitap’ta annen mi ağırlıklı yeralıyor? Yoksa genel bir aile profili mi?

 

Annem ile babam ağırlıklı. Her ikisinin hayatı ağırlıklı. Aşklarını da anlatıyorum ve annem ile babamın herkes ile ilişkilerini; ailenin içinde annemle babam olmazsa olmazlar aynı zamanda. Çünkü herkesle bir yakınlıkları vardı. 

Herkese örnek bir anne-baba, kardeş. Bunları anlattım. Onların birbirlerine hayranlığını, yakınlığını.  Çocuklar zaman zaman soruyordu, anne anneleri, büyük ninelerini... babam onlara antıyordu. Bu anlatılanlar benim de ilgimi çekti ve yazmaya başladım. 

Ortaya güzel birşey çıktı. Çocuklar bu yazılanlara bakarak nereden geldiklerini bilirler, öğrenirler diye düşündüm. Ailenin soyağacı gibi oldu bir nevi. Yazmaya başlarken, her kitapta hüzün olur, acı olur; Ben neşeli bir kitap çıksın istedim. Çocukluğumuzu anlatalım, annem ile babamın komik hikayelerine anlatan neşeli bir kitap olsun istedim.

Öyle başladık ama babamın kaybıyla öyle sonuçlanmadı. Kitabın isminin Neyran olması, babamın bir isteğini, kız torun yerine ona kitap olarak armağan ettik.

Güley Yahyalar (sol başta) kitaba konu olan annesi Neyran Yahyalar ve kız kardeşi Caney

 

-KİTABA ADINI VEREN NEYRAN HANIM KONUŞTU

 

-Neyran hanım kitap sizin adınızı taşıyor. Hem de Güley’in böyle bir girişimini nasıl karşıladınız?

 

Ben her zaman Güley ile gurur duymuşumdur zaten. Doğuştan, iki üç yaşında farkettim ki, Güley’in bir ayrıcalığı vardır. Üstün zekalı diye sınıflandırdım. Her zaman da bu engelini yok gibi saydım. Okulda mesela diğer çocuklar dans ederken, Güley de şiir okudu. Okul yönetimi ile görüştüm, hiçbir zaman bunu hissettirmeyeceksiniz diye tembihte bulundum. Güley’i de öyle yetiştirdik ki, diğer kardeşlerinden belki de daha girgin, girişken olduğunu söyleyebilirim. Hiç bir zaman engeli var, bunu yapamaz demedim. Hep ‘sen de yaparsın’ diye teşvik ettim. Mesela 17 yaşında normal bir arabada ehliyet sınavı yaptırdım ve ilk testte geçti.  Bir çok şeyde çok başarılıydı, onunla gurur duyarım. 

 

-Kendi çocuğu tarafından adına kitap yazılması bir anne olarak nasıl bir duygu?

 

Sözlerle anlatamayacağım bir şey. Hem gurur duydum, hem çok sevindim. Anlatması zor bur his bu. Babasıyla olan ilişkimize, aşkımıza hayrandı. Dışardan da devamlı bizim Sonay ile olan ilişkimize hayranlık duyarlardı. Sonay da her zaman, ‘Bir de Neyranımız olsa’ derdi. Bu kitap sayesinde onun bu dileğini de bu şekilde yerine getirmiş olduk.

Birbirimize yazdığımız mektuplarımız vardı. Ben burada büyüdüm. Kıbrıs’a buradan gittim. Sonay larnakalıydı, ben Lefkoşalı. Ama 7 yaşımda İngiltere’ye gelmiştim ve burada büyümüştüm.

Burada okudum ve 19 yaşında Kıbrıs’a gitmiştim. Sonay Kıbrıs’ta yaşıyordu. Uzun süre görüşmedik ama çocukluktan arkadaş gibiydik. Sonay ile çocukken beraber sinemaya giderdik. 19 yaşında Kıbrıs’a gittiğimde. Arkadaşlarla beraber geziyorduk. Bazıları beni beğenip isteyince, Sonay hemen annesine ‘kız elden gidiyor’ diye davranıp, bu şekilde evlenmiştik. Geçen sene Ekim ayında birlikteliğimiz 50 yıl olacaktı ama Ağustos’ta kaybettik, 50. Yılımızı kutlayamadık.

KİTAP LONDRA’DA ŞU NOKTALARDAN TEMİN EDİLEBİLECEK:

 

-Rauf R. Denktaş Türk Okulu; Blackfen School for Girls, Blackfen Road, Sidcup Kent, DA15 9NU   

 

-Zara Hair Beauty & Barber, Orpington Bromley