MUSTAFA KÖKER

LONDRA

İngiltere Türk gıda sektörünün etkili firmalarından Gima’nın ortaklarından Erol Özkan, Türk ürünlerinin Avrupa pazarında büyümesi ve yeni pazar arayışları ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu...

Birleşik Krallık etnik gıda sektöründe 20 yıldır hizmet veren Gima’nın ağırlıklı olarak Türk çiftçisinin ürettikleriyle bu pazarda yer aldığını hatırlatan Erol Özkan, devletin Türk firmalarını motive etmesi halinde bu pazarın daha da büyüyebileceğini belirterek, Brexit sonrası yeni fırsatların olabileceğine işaret etti.

Gima UK’in, İngiltere gıda sektörüne Lezzet peynirleri, Başak ve Penguen ürünleriyle İngiltere gıda pazarına girdiğini hatırlatan Erol Özkan, firmanın büyümesinde Avrupa’daki göç hareketlerinin de payı olduğunu ifade etti.

GÖÇLER GIDANIN ROTASINI ÇİZDİ

Yugoslavya’nın dağılma süreciyle birlikte başlayan iç kargaşaların beraberinde insanların göç etmesine yol açtığına işaret eden Özkan, “Biz o yıllarda eski Yugoslavya ürünlerini Avrupa’dan getirerek Türk marketlerine veriyorduk. Onların damak tadları da bizimle hemen hemen aynı. Bu farklı ürün çeşitliliği İngiltere’deki bizim Türk marketlerin de satışlarına artı değer kattı. Avrupa’daki göçler gıda sektöründe tercihlerimizi önemli ölçüde etkiledi. Biz de pazarı yakından takip ediyorduk ve ona göre ürün konseptimizi belirliyorduk. Büyümemizde bunun çok etkisi oldu. Etnik pazara hitabettiğimiz için Avrupa ülkelerinden İngiltere’ye gelen her göç bizim çeşitliliğimizi artırdı doğal olarak” diye konuştu.

DOĞU AVRUPA ÜRÜNLERİ YENİ PAZAR OLDU

Erol Özkan, Polonya’nın Avrupa Birliği’ne girmesiyle birlikte bir yıl gibi kısa süre içerisine yaklaşık bir buçuk milyon insanın İngiltere’ye göç etmesiyle gıda pazarında yeni fırsatları da beraberinde getiridğini kaydeden Özkan, “Bu göç bizim için ciddi bir potansiyel oluşturdu. Gima Türk firması olarak, Polonya ürünlerine ilk giren firmalardan biriydi. Orada önemli bir pazar olduğunu gördük ve girdik. Gima’nın büyümesinde Polonya ürünleri önemli etki sağladı. Bu durum kısmi azalmaya rağmen halen devam ediyor. Daha sonra Bulgaristan ve Romanya’nın serbest dolaşım hakkı elde etmesiyle birlikte bu ülkelerden de ciddi bir göçmenakını oldu Britanya’ya. Şu anda her bir ülkeden 400 bin civarında göçmen yaşıyor bu ülkede. Toplam 800 bin gibi bir nüfustan söz ediyoruz. Bulgaristan ve Romanya ürünleri de portfoyümüzü  genişletti” diyerek göç ile pazarın orantısının altını çizdi.

TÜKETİCİ TALEPLERİ ÖNEMLİ

Gıda sektöründe pazarın iyi takip edilmemesi halinde başarının mümkün olmayacağına vurgu yapan Erol Özkan bu konuda ise şöyle konuştu:

“Marketlerin müşteri taleplerini karşılaması  gibi, biz ürün tedarik firmaları da etnik pazarı yakından takip etmek durumundayız. Hangi ülke ürünlerini portföyümüze katmak istiyorsak önce o ülke ürünleri ile ilgili araştırma yapıyoruz. En iyi ve tüketilen ürenleri tesbit edip bu kriterlerle hareket ediyoruz. Tüketicilerin bildiği ve tercih ettiği ürünleri alıyoruz. Balkan ülkelerinin damak zevkleri bize çok yakın. Tatlı ve acı yiyecekler, turşu, gibi ürünleri onlar da çok tüketiyorlar.”

TÜRK ÜRÜNLERİYLE MARKALAŞMA

Doğru stratejiler geliştirilmemesi halinde, gıda sektöründe yoğun rekabet nedeniyle ayakta kalmanın zorluğunun altını çizen Özkan, markalaşma ve kurumsallaşmayı da sektörün olmazsa olmazları olarak gösteriyor.

Firmanın ürün zenginliğine paralel olarak kendi markalarını da oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu bildiren Özkan, “Biz Gima olarak büyüme sürecinde gıda pazarında kalıcı olmak için kendi markalarımızı oluşturduk. Farklı ürünleri ‘Bodrum, Sultanım ve Melis’ markaları altında Birleşik Krallık pazarına sunduk. ‘Melis’ markamız et ve süt ürünlerini kapsıyor. ‘Sultanım’ daha çok discount storeların talep ettiği ürünlerin markası. En kaliteli ürünlerimiz ise ‘Bodrum’ markası altında.  Bodrum markası ile bin 500’e yakın ürün çeşitimiz bulunuyor. İngiltere genelinde etnik pazara hetabeden 3 bine yakın müşterimiz var. Bu marketlerin yüzde 80’ine Bodrum markalı ürünlerimiz ulaşıyor” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE FİRMALARININ ARGE EKSİĞİ

Türkiye’deki firmalar Avrupa ve dünyanın farklı coğrafyalarına ürettikleri ürünle ulaşmak isterken önemli bir ayrıntıyı ihmal ettiklerine dikkati çeken Erol Özkan, Öncelikli olarak, hitabedecekleri ülkelerin veya toplumların beklentilerini etüd etmeliler. Bunları tesbit etmiş olan araştırma şirketlerinden bilgileri satın alma imkanı olmasına rağmen böyle bir zahmete girmeden, birbirine benzer ürünleri getirip satmaya çalışıyorlar. Oysa ARGE’ye ağırlık verip, gitmek istedikleri ülkelerin damak zevkini, tüketim kültürünü tesbit ederek ürün sunarlarsa pastadan pay alabilirler. Aksi halde aynı pazarın içinde bocalayıp dururlar. Talep ve beklentiler doğrultusunda hareket etmeleri halinde mevcut pazarı biraz daha genişleterek kendilerine yer açmış olurlar. Biz firmalara hep bunu söylüyoruz. İngilizin kuruyemiş turşu ve şekerleme tüketimleri belli. Bizim sevdiklerimizi onlar yemiyorlar. Turşu kültürleri yok. Sadece Kornişon tüketimleri var. Helvayı, reçeli yemiyorlar. Lokum iyi sunulursa onun biraz pazarı var. Öncelik ARGE olmalı” diyerek ihracatçı firmalara yol gösterdi.

BREXIT ARTIŞ NEDENİ OLUR MU?

Erol Özkan, Gima’nın ürün portföyünün yüzde 60’ının Türkiye ürünlerinden oluştuğunu, AB’nin uyguladığı kota engeli olmasa bu rakam daha yukarılara çekilebileceğini belirterek, “Bu açıdan baktığımızda belki Brexit sonrası Türkiye ürünlerinin İngiltere pazarında payının artması söz konusu olabilir. AB’nin Türk ürünlerine koyduğu kotaların kalkması halinde bizim için olduğu kadar Türkiye’deki üreticiler ve ihracatçılar açısından çok daha iyi olacak diye düşünüyorum. Türk insanı gerçekten çalışkan ve başarılı. Bizim insanımız Avrupa’da bir çok başarıya imza attı. Gerekli tecrübe ve birikime sahip girişimciler için bundan sonrası geçmişten daha zor olmayacaktır. Gima bünesinde  halen 170’ten fazla çalışan var. Bu ciddi bir rakam. Brexit’in Türk gıda sektörünü olumsuz yönde etkileyeceğini düşünmüyorum. İngiltere’nin halen ülkede bulunan Avrupalı göçmenleri geri göndereceğini düşünmüyorum çünkü ciddi işgücü ihtiyacı var. Dolayısıyla Brexit’in çalışan kesimi etkilemeyeceği kanaatindeyim. Ciddi bir göç olmasına rağmen İngiltere’den işsizlik artmadı. Hizmet sektörlerinde çalışanlar genellikle göçmenler olduğu için hükümetin geri göndermek istemeyecek. Bu insanlar bu ülkede yaşadığı için de bizim pazarımız olumsuz etkilenmez. Çünkü tüketmeye devam edecekler. Yeni göçmenlerin gelmeyeceğini hesap ederek önlemlerimizi ona göre alıyoruz. Birleşik Krallık genelinde dağıtımız var. İrlanda’ya da ulaşıyor ürünlerimiz” dedi.

DEVLETTEN BEKLENEN MOTİVASYON

Yurtdışındaki Türk girişimcilerin kendi çabalarıyla önemli yol katettiklerini, devletten beklentileri olmadığını anlatan Erol Özkan açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Devletimizin bize sahip çıkması ve onore etmesi bizi gururlandırır. Devletten fazla beklentilerimiz yok. Motive etmeleri bile yeter. Bizimle teması kesmesinler, ilişkiyi sıcak tutup, sürdürsünler yeter. Geçmişe göre göre ilişkiler çok iyi. Son dönemde Türkiye dış ticarete çok önem verdiği için, devletin bizlerle ilişkileri geçmişe göre çok daha iyi durumda. Londra Ticaret Müşaviri Aytuğ Bey ve kendisinden önceki Müşavir döneminde başlayan sıcak ilişkiler bizleri motive etti. Bu yakın temas sürdürülmeli ve girişimcilerimize devlet yakın duruşunu sürdürmeli.”

EN FAZLA TÜKETİLEN ÜRÜNLER

Özkan, Birleşik Krallık sınırları içinde Türkiye’den ithaledilen ürünler içinde en fazla tüketimin bakliyat olduğunu, bunu turşunun takip ettiğini bildiren Özkan, Eski Yugoslavya ülke toplumları, Polonyalılar ve Bulgarlar’ın da Türk turşularının alıcıları arasında yer aldığını ifade ederek, “Turşularımız gerçekten çok iyi... Tüketim sıralaması yapacak olursak; Bakliyat, Zeytin ve Turşu en çok tükettiğimiz Türkiye ürünleri... Zeytinyağına AB kotası olduğu için malesef Türkiye’den fazla getiremiyoruz. Yunanistan’da zeytin getiriyoruz ama Türk zeytinin kalitesi bir başka. Gemlik zeytinini yediremeyiz ama tuzsuz zeytin tüketimi oldukça yüksek. Aydın bölgesinde yetişen Konfit zeytinin tüketimi oldukça yüksek. Doğru ürünü bulunduğunda pazar payınız artıyor.

BÜYÜK SÜPERMARKET ZİNCİRLERİNDE

İngiltere’nin büyük süpermarket zincirlerinde devam ediyoruz... Asda ve Morison’da devam etmekteyiz. Tesco ile çalışmayı bırakmıştık ama tekrar görüşmelerimiz devam ediyor. Bu zincirler bizim kendi markalarımızı da satıyorlar, farklı ülke etnik ürünlerini de alıyorlar. Asda’da Bodrum ürünlerimiz mevcut. Filiz makarna da bugünlerde raflarda yerini alacak. Türk makarnaları malesef Türk toptancıların rekabeti sebebiyle çok ucuza satılıyor. Ülker gibi bir markanın 3 ürününü bir sterline satıyorlar” diye konuştu.

İLK ÖDÜL AVRUPALI TÜRK MARKALAR BİRLİĞİ’NDEN

Gima CEO’su Erol Özkan, 20 yıldır İngiltere gıda sektöründe hizmet veren bir girişimci olarak kendisinin ilk defa Avrupalı Türk Markalar Birliği ve Ekonomi Bakanlığı tarafından ödüllendirildiği için memnuniyetini dile getirdi...

Ödül için teşekkür eden Erol Özkan, “Benim için çok değerli bir ödül oldu. İş hayatımda ilk defa bu denli değerli bir ödül alıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanlığından ödül almak gurur verici. Bu ödülü şahsımdan ziyade Gima olarak aldığımızı düşünüyorum. Bu ödülün alınmasında en büyük emeği geçenler çalışma arkadaşlarımız. Aslında ortada bir başarı varsa bu tek başıma benim değil, takım arkadaşlarımın başarısı. En büyük paylardan biri de çok değer verdiğim ortağım Vehbi Keleş Bey’in de katkısı ile bir başarı yakaladık fima firma olarak. Bu vesile ile hem ortağıma hem de tüm çalışma arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum çünkü her birinin büyük emekleri var. Onlara çok değer veriyorum ve hepsini seviyorum. Onlarsız Gima olmazdı çünkü. Amacımız çok para kazanmaktan ziyade doğru yatırımlar yapıp istihdamı artırmak. Bu bize gurur veriyor. İnsanlara istihdam alanı oluşturmak, çiftçilerimize para kazandırmaktan büyük haz alıyorum.”