MUSTAFA KÖKER
LONDRA

Pazar akşamı Londra kent merkezindeki millennium Hotel London Mayfair’de gerçekleşen program Türkiye’nin Londra Büyükelçisi AbdurramanBilgiç, Prof. Dr. Çağrı Erhan ile Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya konuşmacı olarak katıldı.

Resepsiyon ve yemekli etkinlik, Anma Platformu adına Servet Hassan’ın konuklara hitaben yaptığı “hoşgeldiniz” konuşması ile başladı. Hassan, etkinliğin Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı Etkinlikleri kapsamında biraraya gelen Türk Sivil toplum kuruluşları tarafından  organize edildiğini bildirdi.

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan belgesel filmin gösteriminin ardından Türkiye’nin Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç, konuşmasında Çanakkale Savaşlarının, siyasi ve askeri sonuçlarıyla, Türk Milleti’nin kaderinde ve tarihin akışında önemli bir yere sahip olduğunu hatırlattı.

BÜYÜKELÇİ BİLGİÇ: ÇANAKKALE, MEHMETÇİĞİN ÖLÜMSÜZLÜK ANITIDIR

18 Mart 1915 tarihinde kazanılan Deniz Zaferi’nin, Çanakkale’yi denizden geçmeyi tasarlayanları düşkırıklığına uğrattığını belirten Bilgiç konuşmasını, “Zafer, askerlerimize büyük güç ve moral vermiş ve direniş gücünü artırmıştır. Türk askerinin elindeki kısıtlı olanaklara karşın, dünyanın büyük güçlerini denizde yenilgiye uğratması, 25 nisan 1915 tarihinde başlayan kara savaşlarında da zafere ulaşmanın yolunu açmıştır. Dünya, Çanakkale’de Türk insanın kahramanlığına, cesaretine, onurlu direnişine tanıklık etmiş, donanım üstünlüğü ve sayısal gücün, savaşları kazanmada tek başına yeterli olmayacağını bir kez daha anlatmıştır” diye sürdürdü.

Bilgiç konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudreniti gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur’ sözlerinde ifadesini bulan bu zafer, aynı zamanda Mehmetçiğin vatan ve millet sevgisinin de ölümsüzlük anıtıdır” diye konuştu.

ÇANAKKALE NEDEN GEÇİLMEK İSTENDİ?

‘Yüzüncü Yılında Çanakkale ve Gelibolu Muharebeleri’ konulu etkinlikte Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Askeri ve Stratejik Açıdan Çanakkale Savaşı”nı anlattı.

Konuşmasında, Çanakkale’nin 1. Dünya savaşının ilk ve en kanlı deniz muharebesi olduğunu hatırlatan Erhan, Çanakkale ruhunun, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasındaki asıl itici gücü oluşturduğunu kaydetti.

Erhan, Çanakkale savaşının başlamasına gelinen süreci anlatırken, “Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’na, Almanlar ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile birlikte girdi.  Aslında savaş 28 Haziran 1914’te Avusturma Macaristan Veliahtının bir Sırp milliyetçisi tarafından ölüdürülmesinden sonra, Avusturya’nın sırbıistan’a ültimatom vermesi ve arkasından da 28 Temmuz’da Belgrad’ı bombalaması ile başladı. Buna bir ‘Avrupa Savaşı’ deniyordu. İşin içine Almanya ve Rusya da girince Büyük Avrupa Savaşı adını veriyorlar. Osmanlı Devleti’nin bu şavaşa girişi biraz daha sonra, yani Ağustos başında. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinde, o dönemin Osmanlı Harbiye Nazırı olan Enver Paşa’nın Almanya ile birlikte hareket etme arzusunun önemli bir rolü olduğunu görüyoruz. Bu, bütün Osmanlı Devleti’nde yaygın olan bir kanaat değil, savaşın dışında kalmak isteyenler; ‘Mümkünse İngiltere’nin girmesinin akabinde girelim diyenler var. Ama Enver Paşa, Almanya ile birlikte girmenin Osmanlı Devleti için bir çöküşü önleyeceği düşüncesi ile giriyor.  Çünkü Almanya’nın galip çıkacağını düşünüyor. Aslında iki Alman gemisinin Osmanlı devletine sığınmasının rolü var. Osmanlı Devleti 1912’de İngiltere’ye parasını peşin vererek  iki zırhlı gemi sipariş ediyor. Bu iki gemi 1914’te tamamlanıyor. Birinin adı I. Osman,  ikincisinin adı da Sultan Reşat gemisi. Ancak savaş başlayınca İngilizler parası ödenmiş olan bu zırhlı gemilere el koyuyorlar. O sırada İngilizlerden kaçan iki Alman gemisi Ağustos ayı başından Çanakkale’den geçip İstanbul’a geliyorlar.

Osmanlı Devleti İngilizlerden alamadığı o iki gemi karşılında Almanların ‘Goeben ve Breslau’ adlı iki gemisine el koyuyor ve ‘Yavuz Sultan Selim’ ve ‘Midilli’ ismini veriyor. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinde bu iki geminin ciddi bir rol oynadığını söylememiz gerekli. Çünkü, Goeben ve Breslau zırhlıları, 27 Ekim’de Karadeniz’de Ruslara ait Odesa limanını bombalayıp, iki Rus gemisini batırıyorlar. Bunun üzerine 31 Ekim’de Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş ilan ediyor. Avrupa’da savaşın başlamasından yaklaşık iki ay sonra Osmanlı Deveti savaşa girmiş oluyor. Hemen arkasından İstanbul’da Halife Dünya’daki bütün Müslümanları, Osmanlı Devleti’nin yanında, İngiltere ve Fransa’ya karşı savaşa davet ediyor. Bu tarihten itibaren İngiltere’nin Çanakkale Boğazı yoluyla İstanbul’a ulaşma planı başlıyor” sözleriyle anlattı.

O tarihlerde İngiltere Donanma Bakanı pozisyonundaki Winston Churchill’in, Çanakkale’ye saldırı fikrinde öncelikli olarak Rusya’ya yardımg ötürmeyi amaçladığını belirten Erhan, “Churchill’in saldırmasında Rusya’ya yardım için tek yol Çanakkale ve İstanbul boğazı var burayı kullanmak istiyor. İkinci sebep ise, Halife’nin Cihat ilanı. Çünkü en kalabalık Müslüman nüfusa sahip devlet Britanya Krallığı’ydı. Halife’nin Cihat çağrısına, Hint, mısır müslümanları uyarsa, İngiltere’nin sömürge ülkelerinde isyan başlayabilyeceği ve aynı zamanda Orta Asya’daki müslümanlar da Rusya’ya karşı ayaklanma ihtimalini önlemek için Halife’yi etkisizleştirmeyi amaçlıyordu. Üçüncü neden ise, Doğu’da Ruslarla savaşan Osmanlı ordusunun Batı’ya, Çanakkale’ye sevkedilmesini sağlayıp, Rusya’yı rahatlatmak. Aynı zamanda savaşa girmemiş olan Bulgaristan ve Yunanistan’ı ittifak devletlerinin yanında savaşa çekme hedefiyle Churchill Çanakkale’yi hedef aldı” şeklinde konuştu.

Çağrı Erhan konuşmasında, savaşın müttefikler ve Türkler üzerinde etkisi, kayıplar konularında da ayrıntılı bilgiler verdi.

PROF. GÖKHAN ÇETİNSAYA: ÇANAKKALE İLK MODERN SAVAŞ

Prof. Gökhan Çetinya konuşmasında, Çanakkale Savaşının ‘Siyasi ve Sosyal Sonuçlarını’ anlattı.

“Çanakkale savaşının en başlıcası amacının Osmanlı’yı savaş dışına iterek, İstanbul’u ele geçirip, hem Rusya’ya yardım etmek hem de Almanya’nın erken bitirmesini sağlamak” olduğuna işaret eden Prof. Çetinsaya, “Ayrıca Almanların bir müttefiklerinden kopmalarına hizmet edecekti. Bu amaç gerçekleşmeyince savaş şiddetlenerek devam etti ve kaydı. Osmanlı İmparatorluğu için söylersek, Balkanlar’a, Irak’a, Filistin’e ve Arap topraklarına doğru yayıldı. Genel olarak savaştaki insan ve maddi kayıpları iki yıl daha devam ettirdi ve çoğaldı. Dolayısıyla Çanakkale Savaşı’nın I. Dünya Savaşı için en genel anlamı bu. Müttefikler savaş planlarını değiştirerek yeni cephelere yolaçtı. Balkanlar’daki Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Sırbistan gibi ülkeler savaşın gidişatına göre hangi tarafta yeralacaklarına karar vermek istiyorlardı. Çanakkale ile birlikte Bulgaristan, Alman – Osmanlı ittifakının kazanmakta olduğunu görünce, kararını verdi ve Eylül ayında Almanlar ve Osmanlılar tarafından savaşa girdi. Bu kararla birlikte savaşın gidişatı değişti, Çünkü Almanya ile İstanbul arasındaki lojistik koridor serbest hale geldi. Almanya’dan kalkan trenler Sirkeci Garı’na kolayca gelir oldular. Çanakkale Savaşı’nın gidişatını da değiştirmeye başlamış çünkü, Çanakkale cephesine Almanya’dan ağır toplar ve yeni silahlar gelmeye başlamıştır. Müttefikler, İngilizlerle Fransızlar artık daha ötesine, 1915 sonbaharından daha öteye gidemeyeceklerini farkettiler” şeklinde konuştu.

Çetinsaya, Çanakkale’de Osmanlı ordusunun ilk defa modern savaş tecrübe ettiğinin altını çizerek, teknoloji ve yeni faktörlerin devreye girdi bir savaş olarak tanımladı. OsmanLI ordusunun burada edindiği tecrübelerin daha sonra Mezapotamya ve Filistin cephesinde kullanıldığının alını çizdi.

Çanakkale savaşlarının ciddi insan kayıplarına yolaçtığını, şehitlerin yanısıra yaralılarla birlikte entelektüel birikimlerin yok olduğunu sözlerine ekledi.

Etkinlik, müzisyen sanatçı Emre Eyüboğlu’nun gitarıyla seslendirdiği ‘Çanakkale Türküleri’ ile son buldu.

Programa, Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç eşi Sefire Esra Bilgiç, Büyükelçilik Müsteşarları Fatih Ulusoy, Orçun Başaran, Başkonsolos Emirhan Yorulmazlar ve eşi, Askeri Ataşe Ömer Özkan ve eşi ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve seçkin bir kitle katıldı.

Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ve Prof. Dr. Çağrı Erhan, bugün saat 16.30’da İngiltere Parlamentosu Lordlar Kamarası’nda, Baroness Meral Hussein Ece’nin evsahipliğinde İngilizce bir konferans verecek.

ETKİNLİĞİN DİĞER FOTOĞRAFLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN