İngiltere'de ana muhalefetteki İşçi Partisinin milletvekili ve eski Dışişleri Bakanı Margaret Beckett, hükümetin ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma (Brexit) politikasının ülkeyi anayasal krize soktuğunu söyledi. 

Brexit konusunda yeni referandum için kampanya yürüten "Halkın Oyu" grubunun Londra'da düzenlediği basın toplantısında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Beckett, parlamentonun alt kanadı Avam Kamarasının Başkanı John Becow'un, Brexit anlaşmasının milletvekillerince 3. kez oylanmasını engellemesiyle hükümetin Brexit siyasetinin girdiği çıkmazı değerlendirdi.

"Ülkede kesinlikle bir anayasal kriz var." ifadesini kullanan Beckett, "Ancak bilinmesi gereken bir şey var ki bu krize parlamento başkanı yol açmadı. Krize yol açan, elindeki her yetkiyi parlamentoyu kendi anlaşması dışında herhangi bir şeyi değerlendirmekten ve başka herhangi bir karar almaktan alıkoymak için kullanan başbakandır." değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Theresa May'in parlamentodaki yetkilerini kötüye kullandığını savunan Beckett, "İngiltere tarihinde önemli bir konu hakkında değil May gibi tarihteki en büyük yenilgiyi alan, dikkate değer bir yenilgi alıp görmezden gelen hiçbir başbakan olmamıştır. Kendi kurallarını kendisinin yaptığını zannediyor ancak parlamento başkanı kendisine 'Hayır, yapamazsın.' dedi." ifadelerini kullandı.

Brexit siyasetinin girdiği çıkmazdan ancak halka bu konuda ikinci bir söz hakkı verilmesiyle çıkılabileceğini belirten Beckett, "Parlamentodaki dengeler nedeniyle milletvekillerinin yeni bir referandum kararı alması ancak iktidar partisinden bazı milletvekillerinin desteğiyle mümkün olabilir ama son derece olağan dışı günlerden geçiyoruz. Kimse hiçbir şeyden emin olamaz. Bununla birlikte halka yeniden söz hakkı verilmesi seçeneğinin güçlü bir destek bulma şansı var." şeklinde konuştu. 

- "İngiltere keşmekeş içinde"

Eski Başbakan Tony Blair döneminde Başbakanlık İletişim Direktörlüğü görevinde bulunan Alastair Campbell de İngiltere'nin Brexit nedeniyle anayasal krize girdiği görüşünü destekledi. 

"Tam bir keşmekeş var. İngiltere bir keşmekeş içinde." diyen Campbell, "Bu yüzden halka yeni söz hakkı verilmesi için kampanya yapıyorum. Brexit müzakerelerinin sonucunu göstererek, halka 'Tam bir keşmekeş. Size vadedilenden çok farklı. Hala devam etmek istiyor musunuz?' diye soruyorum. Bence ülke bu soruya 'Hayır, istemiyoruz.' demeye doğru ilerliyor." ifadelerini kullandı.

AB tarafının İngiltere'nin Brexit tarihini 30 Haziran'a erteleme talebini kabul edebileceğini belirten Campbell, ancak Başbakan May'in böylece elde edeceği 3 ay içinde Brexit sorununu çözebileceğine inanmadığını kaydetti. Campbell, Brexit’in daha uzun süre için ertelenmesi gerektiğini söyledi.

İngiliz siyasetinin Brexit konusunda "sınıfta kaldığını" ifade eden Campbell, "İki ana partiye bakınca, doğru dürüst halk desteği almakta zorlandıklarını görüyorsunuz." dedi.

İngiltere'de siyaset sahnesinin alacağı şeklin Brexit konusunda bundan sonra yaşanacaklara bağlı olduğuna dikkat çeken Campbell, halka Brexit konusunda yeni söz hakkı verilmesi halinde iradenin AB'de kalınmasından yana tecelli edeceğini ve bunun da İngiliz demokrasisinin yararına olacağını sözlerine ekledi. 

- 3 aylık erteleme

İngiltere 23 Haziran 2016'da yapılan referandumla yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı almış ancak yaklaşık 2 yıllık müzakere sürecinin sonunda üzerinde uzlaşılan ayrılık anlaşması İngiliz Parlamentosunda 2 kez ezici çoğunlukla reddedilmişti. 

Başbakan May’in anlaşmayı bu hafta 3. kez milletvekillerinin onayına sunma girişimi, Avam Kamarası Başkanı Bercow tarafından aynı dönem içinde aynı anlaşmanın yeniden oya sunulmasının parlamento teamüllerine aykırı olacağı gerekçesiyle engellenmişti. 

Normal takvime göre 29 Mart’ta AB’den resmen ayrılması gereken İngiltere, dün, AB’den Brexit tarihinin 30 Haziran’a ertelenmesini talep etmişti. 

AB’ye üye 27 ülkenin oy birliğiyle karar alması durumunda Brexit tarihi ertelenecek. May’in Brexit anlaşmasını parlamentoya sunmak için yeni bir formül arayışına girmesi bekleniyor.

Yeni Brexit referandumu için kampanya yürüten gruplar cumartesi günü Londra'da büyük bir yürüyüş gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Ekim ayında yapılan yürüyüşe yaklaşık 700 bin kişi katılmıştı.