Birleşik Krallık'taki Filistin ve İngiliz sivil toplum kuruluşları, Balfour Deklarasyonu'nu 100. yılında protesto etti.

Filistin Dayanışma Kampanyası'nın düzenlediği, El Aksa'nın Dostları (FOA), Britanya Filistin Forumu (PFB), Britanya Müslüman Birliği (MAB) ve Savaşı Durdur Koalisyonu'nun destek verdiği gösteri ABD'nin Londra Büyükelçiliği önünde başladı.

Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı gösteride eylemciler, Piccadilly Caddesi üzerinden Trafalgar Meydanını ve başbakanlık binası 10 Numara'yı geçerek Parlamento Meydanı'na ulaştı.

Yaklaşık 4 saat süren protesto gösterisinde, "Özgür Filistin", "Filistin için adalet", "İsrail, terörist bir devletsin" sloganları atan eylemciler, Filistin bayrakları ve üzerinde "Filistin'e destek", "May ile Netanyahu, kendinizden utanın", "İsrail'in işgali son bulsun" yazılı döviz ve pankartlar taşıdı.

Göstercilerle önlerine çıkan İsrail yanlısı grup arasında arbede yaşandı. Polis, gruplar arasında kordon oluşturdu.

- Corbyn'den destek mesajı

Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Jeremy Corbyn de protestoya yolladığı video mesajıyla destek verdi.

Balfour Deklarasyonu'nu "Ortadoğu'nun modern tarihini şekillendiren bir vaat" olarak nitelendiren Corbyn, "Bunun bir tarafta kutlanırken, diğer tarafta bir felaket olarak anılıyor olması devam eden trajediyi yansıtıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Deklarasyonda Yahudiler için "ulusal bir vatan" vaat edildiğine ama aynı zamanda Filistinlilerin haklarına da zarar gelmeyeceği sözünün verildiğine işaret eden Corbyn, "Üzerinden 100 yıl geçmesine karşın İngiltere'nin verdiği sözün ikinci kısmı hala yerine getirilmiş değil." ifadesini kullandı.

İngiltere'nin bölgedeki rolü nedeniyle bugün hala temel haklarından mahrum bırakılan Filistin halkına karşı özel bir sorumluluğu bulunduğunu belirten Corbyn, "Gelin Balfour Deklarasyonu'nu gerçek bir iki devletli çözüme doğru atılmış adım olarak Filistin'i tanıyarak analım." dedi.

Corbyn mesajında, Filistin topraklarında süren işgalin, yasa dışı yerleşimlerin ve Gazze'ye uygulanan ablukanın sona ermesi için uluslararası baskının artırılması çağrısında da bulundu.

Gösteriye destek verenlerden yazar Justin Butcher, AA muhabirine, Balfour Deklarasyonu'nu kınamak üzere gösteriye katıldığını söyledi.

Bir grup arkadaşıyla Filistin'in durumuna dikkat çekmek üzere Birleşik Krallık'tan Filistin'e yürüdüğünü belirten Butcher, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı işgalinin yıl dönümü olan 5 Haziran'da Londra'dan yola çıktıklarını ve Türkiye'de dahil olmak üzere 11 ülkeden geçerek Balfour Deklarasyonu'nun yıl dönümünde Kudüs'e ulaştıklarını söyledi.

Yaptıkları yürüyüşle, İngiliz halkının özrünü Filistin topraklarına götürdüklerini dile getiren Butcher, "Balfour son 100 yılda acılara sebep oldu. Biz de haklarından mahrum edilen Filistinlilerle dayanışma içinde yürüdük. Kutsal topraklarda herkesin tam ve eşit haklara sahip olduğu bir yaşam umuduyla yürüdük." diye konuştu.

Filistin'de insanların kendilerine, "Başbakanınız neden deklarasyonun kutlamasını yapıyor?" diye sorduğunu anlatan Butcher, şunları kaydetti:

"(Lütfen hükümetinize bizim için ayağa kalkmasını söyleyin. 100 yıl önce verilen ve yerine getirilmemiş sözleri gerçekleştirmesi gerektiğini söyleyin) dediler. Theresa May'e şöyle bir mesajım var; Balfour'un 100. yılını anmak istiyorsan, Filistinlilere güç vererek ve anlayış göstererek, İngiltere'nin dünya genelindeki etkisini kullanarak, İsrail üzerinde baskı kurarak, Gazze ablukasını bitirerek, yasa dışı yerleşim yerlerini ve duvarı yıkarak, herkes için kutsal topraklara adalet getirerek bunu yap."

- "İsrail dev, korkunç bir zorba"

Oyuncak üreticisi Rachel Drean da kayınvalidesinin Filistinli olduğunu belirterek, İsrail devletinin politikaları yüzünden hakları ellerinden alınan tüm Filistinlilerin seslerini duyurmak ve onları savunmak amacıyla protestoya katıldığını söyledi.

"İsrail dev, korkunç bir zorba." diyen Drean, İsrail'in silaha ve şiddete başvurmasının engellenmesi gerektiğini dile getirdi.

Balfour Deklarasyonu'nun tek taraflı işletildiğini ve buna yönelik tepkisini göstermek üzere protestoda bulunduğunu ifade eden devlet memuru Yousuf Islam da bölgedeki durumdan İngiliz hükümetinin politikalarını sorumlu tuttu.

Islam, tarihe ve bölgede yaşananlara ilişkin toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Holokost'u ve bir vatana ihtiyaç duymalarını anlıyoruz ancak bu argüman dengeli olmalı. Bu nedenle çocuklarımı da bu tür gösterilerde yanımda getiriyorum. Gözlerini açmaları gerek. Okulda tarihi öğrenirken, ellerini kaldırıp, 'Ama biz bunu böyle bilmiyoruz, bu doğru mu? Biraz daha detaylıca bakabilir miyiz?' diye özellikle Batı basınında çıkanları sorgulasınlar istiyorum." dedi.

- May'den "gururlu kutlama"

Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May, geçen hafta yaptığı açıklamada, "İsrail devletinin kurulmasında sahip olduğumuz rolden dolayı gurur duyuyoruz ve kesinlikle deklarasyonun 100. yılını gururla kutlayacağız." ifadesini kullanmıştı.

May, deklarasyonun yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde perşembe gecesi Londra'da Lord Jacob Rothschild ile Balfour ailesinin bugünkü temsilcisi Roderick Balfour'un ev sahipliğinde verilen yemekte yaptığı konuşmada da deklarasyon dolayısıyla özür dilemesi yönündeki çağrılara, "Bazıları bu mektup dolayısıyla özür dilememiz gerektiği önerisinde bulunurken, ben ise 'kesinlikle hayır.' diyorum. İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz." yanıtını vermişti. 

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da May'in daveti üzerine 100. yıl kutlamasına katılmak üzere Londra'ya gelmişti.

- Balfour Deklarasyonu

Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917'deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail vatanı oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.

Dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla ilan etmişti.

Tarihe "Balfour Deklarasyonu" olarak geçen mektupta, Filistin topraklarında İsrail vatanı oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgedeki halkın haklarına zarar gelmemesinin de sağlanacağı belirtiliyordu.

Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.