MUSTAFA KÖKER
LONDRA

Dev nüfusu ve ucuz işçiliği ile dünya liberal ekonomi pazarına açılacağı yıllarda birçok ülkede Çin endişesi ciddi olarak tartışılır hale gelmiş; bu dev ülke ile nasıl rekabet edileceği uzun süre tartışılmıştı.

Türkiye gibi kabuğunu kırıp, dünya pazarında daha fazla pay sahibi olma açılımı yapan gelişmekte olan ülkeler için de bu durum kabus gibiydi.

Ancak geçen zaman, bunun pek öyle olmayacağını gösterdi.

Çin ürünleri dünyanın hemen her köşesinde ülke ekonomilerinde kendine yer açarken, ‘kalite’ farkı ile bu pazarlar yeniden şekillendi.

Türkiye bu pazarlarda ‘kaliteli ürün’ ile kendine farklı bir alan açtı. Hükümetlerin ihracata yönelik teşvik ve desteklerinin de katkısı ile Asya’dan Avrupa’ya büyük bir coğrafyada Türkiye, ‘kalitesi’ ile varlığını büyüyerek hissettiriyor.

Avrupa ülkeleri gibi İngiltere’de de, Türk girişimcilerin ciddi yatırımları bu büyümede lokomotif görevi yapıyor.

Bu pazarın aktörleri olan girişimciler, gıda sektöründen, giyim kuşam ve ev tekstiline kadar; kalitesi, ürün çeşitliliği ve tasarım üstünlüğü ile İngiltere ekonomisine katkıda bulunurken, Türkiye’nin de önemli ithalatçıları olarak rol üstleniyorlar.

Son yıllarda, İngiltere ekonomisi içerisinde ev tekstili alanında yükselişini sürdüren, Demirci Perde, Bellona Mobilya ve Shadow Curtin parkalarının arkasındaki genç işadamları ile konuştuk.

Özgür Demirci (sağda) ve Süleyman Hayırlı (solda)

Çocukluk arkadaşı Özgür Demirci, Süleyman Hayırlı ve Ersin Altındal ortaklığındaki firmalar, Türkiye’nin kaliteli ürünlerini Avrupalılarla buluşturuyor. Firma mağazalarının yanısıra büyük ihalelerde de varlığını hissettiriyor.

Üç firmanın hedefleri ile ilgili Eurovizyon’un sorularını Özgür Demirci ve Süleyman Hayırlı cevapladı…

-Siz İngiltere pazarına Demirci Perde olarak girdiniz… Neden Perde ve tekstil sektörü?

Özgür Demirci: Aslında biz Demirci Perde’den önce Kafe zincirleri oluşturduk. Mülkiyet alıp lease veriyorduk. Uzun süre böyle devam ettik fakat Demirci Perde bu ülkeye farklı perde kültürünü taşıdı. Biz toplum olarak bu konuda farklıyız. O anlamda bu ülkede bir boşluk gördük. Çünkü bizim kültürümüzde, evlerimizin iç tasarımı çok önemli. Perde de bunun vazgeçilmez bir parçası. Perde hem evi daha zengin gösterir, hem dehanımlarımız misafirperverliğinde ev dekorasyonu ayrı bir yer tutar. Bir gereksinim olduğunu gördük ve bu piyasaya girdik.

-İngiltere’ye hangi yıllarda geldiniz ve Kahve sektörüne nasıl girdiniz?

Özgür Demirci: Biz 1990’larda gelmiştik İngiltere’ye. Takip eden yıllarda şu andaki ortaklar olarak beraber girdik o sektöre. Abim Mehmet Demirci ile beraber yapmıştık. O şimdi Türkiye’de ve AVM yapıyor.

Demirci’yi de bir marka haline getirdik. Türkiye’de akrabalarımız bu işleri yapıyorlardı. Biz de Demirci markası ile bu piyasaya girdik. Bu ülkede bu işi devam ettirmek istedik.

-Bu alanda bir boşluk olduğunu belirttiniz…

Özgür Demirci: Evet, İngiltere’de halen bir boşluk var. Çin’de Pakistan’da ve dünyanın birçok ülkesinde perde yapılmaya çalışılıyor ama Türkiye kalitesi kesinlikle tuturulamıyor. Bu anlamda bizde Türkiye kalitesini burada, kendimiz yapmak istedik. Bu ülkede Paul Simon ve John lewis gibi birçok firma getiriyor ama biz kendi kalitemizle girdik piyasaya.

-Bu kadar dev firmalar arasında kendinize yer açmak, piyasaya girmek cesaret isteyen bir iş. Farklılığınız neydi ki onlara karşı bu cesareti gösterdiniz? Bizdeki tasarımlar İngiltere’ye uyumlu muydu?

Özgür Demirci: Uyumlu hatta bizim fazlalığımız var. Genelde İngiltere’de hazır perde kullanılıyordu. Tül perde yaygın değildi. Camlar perdesiz ve açık duruyordu. Bizim kültürümüzde iç dekorasyon ve mahremiyet bakımından perde olmazsa olmazımız. Bunun yanısıra bizde, A’dan Z’ye kalite bakımından ve model olarak oval camlar olması sebebiyle kullanımı yaygın değildi. İngiliz firmalarının birçoğu, montaj yapmıyorlar sadece perde kumaşı satıyorlar. Bu ciddi bir eksiklik. Kendileri yapmıyorlar, yapsalar dahi astronomik fiyatlarla yapıyorlar. Ürünü bizden alıyorlar ve 8-10 katı pahalı satıyorlar.

Biz, her toplumun kültürü, örf ve adetlerine uygun, zevklerine ve geleneklerine uygun modellerle perdeler yapıyoruz. Modeller konusunda da, mesela, İngilizlerde farklı modeller çok pahalıdır. Özel terziler yapar. Biz, Demirci Perde olarak herşeyi kendimiz yapmaya başladık ve bu geleneği de başlattık.

İşadamı Özgür Demirci

Bunu İngiltere’de Türk perdecilerine de bunu öğretmiş olduk. Müşteri geldiği zaman ölçülerinden, perde seçim zevkine ve kornişine kadar yardımcı oluyoruz.

Mobilya sektörü ile perdenin şöyle bir farkı var: Müşteri modeli mobilyada görerek seçer ve alır kullanır. Ama perde öyle değil, sadece hayal eder. Siz onun hayalini iyi okumanız ve hayallediğinin üzerinde onu gerçeğe dönüştürmeniz lazım. Penceresinde müşterinin hayal ettiğinin daha iyi iyisini yapmak zorundasın. Kumaş kesilmiş ve dikilmiş olduğu için geri gitmek gibi şansınız yok.

Dolayısıyla biz bu ülkede hanımların, aile büyüklerimizin hayalleriyle pencereleri süsledik. Onların hayallerini okumazsanız zaten müşteriyi tutamazsınız. Özellikle bizim toplumun az çok ne istediğini tahmin edebiliyoruz, çünkü onlarla aynı gelenekten, kültürden geliyoruz. Beklentilerimizin çoğu benzeştiği için kolay ama farklı toplumlarda hayal okumak gibi bir sorumluluk taşıyoruz işimizi yaparken.Bizim toplum içerisinde Demirci Perde’nin çok özel bir yeri var. Seviliriz, çünkü işimizin arkasında duruyoruz. Müşteri memnuniyetini önemsiyoruz. Kendi evimizi tasarlıyor gibi çalışıyoruz.

Mobilya sektöründe de öyle, perde sektöründe de…

İşadamı Süleyman Hayırlı

-Bu sektöre bizim toplumla başlamışsınız. Şimdiki müşteri profiliniz nedir. Londra’nın çok kültürlü yapısı sizin müşteri prıofilinize yansıyor mu?

Özgür Demirci: Biz Demirci Grup olarak sürekli kendimizi yenileyen bir firmayız. Bu ülkedeki boşluğu sadece kendi toplumumuza hitabederek değil, Türkiye’nin kaliteli ürünleri ile bu ülkedeki farklı toplumları tanıştırdık. Bizim kalitemizi farkeden her etnik toplumdan evlere ulaştığımızı düşünüyoruz. Yani Türkiye’nin kalitesini İngiltere’de yaşanların evlerine taşıdık diyebiliriz.

Afrika kökenli toplumlarda bizim kültürümüze de yakın. Onlardan da ciddi bir müşteri portföyü oluşturduk.

-Sizin yaptığınız bir nevi Türkiye’nin kalitesini bu ülkede markalaştırmak gibi, yanılıyor muyum?

Özgür Demirci: Biz son iki yıldır, İngiltere ve Avrupa’da ‘Shadow Curtin’ olarak bir marka oluşturma çabasındayız. Perde sektöründeki eksikliği biliyoruz. Sadece online satışlarda ciddi rakamlara ulaşıyor. Bunları yakından takip ediyoruz. Geiye baktığımızda 20 küsür yıllık bir tecrübeye sahip bir firma olarak, ürün çeşitlerimiz, tasarımlarımız mevcut ve Türkiye gibi kalitesi ile öne çıkan büyük bir ülkenin ürünü ile pazar payımızı daha büyük bir noktaya taşıyabiliriz. Yani Türkiye’nin kalitesi ile Avrupalı tüketicileri tanıştırma sürecini başlattık.

-Türkiye’nin ev tekstili kalitesi ile Avrupa’da daha büyük bir pazar oluşturuyoruz diyorsunuz…

Özgür Demirci: Kesinlikle bunu söylüyoruz. Bunun yanında İngiltere ve Avrupa ev tekstili sektöründe, özellikle de perde alanında ‘Shadow Curtin’i markalaştırmaya yoğunlaştık. Şu an ISO belgelerimiz alındı. Markayı daha ciddi anlamda iyi bir noktaya getirmenin altyapılarını oluşturuyoruz. Online satışlarımız kısa süre sonra başlayacak. Shadow Curtin olarak, İngiltere gibi büyük bir pazar var ve çok büyük eksikler var. Bu eksikleri tamamlayabiliriz.

Birçok firma belli ürünlerde yoğunlaşırken, biz perde, depolama, ürün çeşitlilği, üretim, montaj hemen hepsini bu ülkede yapıyoruz. Çok ciddi girişimlerimiz oldu.

-Firma olarak evlerin dışında, büyük işyerleri, iş merkezleri, okullar gibi alanlarda da müşteriniz var mı?

Özgür Demirci: Tabii, New Look, Monson, oteller ve üniversite projeleri alıyoruz. Daha yakın zamanda bir üniversiteyi tamamladık. Büyük ihalelere giriyoruz. Otel ve okullarla çalışıyoruz. Constraciton Line’e kayıtlıyız. Büyük firmalarla çalışma imkanı sağlıyor. En son  East Anglia üniversitesini tamamladık.Solar sistem diye bir sistem uyguladık. İngiltere büyük bir pazar, biraz etrafa açılmamız gerekiyor.

Bu ülkedeki Türk firmaları birbirleri ile uğraşıyorlar. Bu enerjilerini işe konsantre etseler daha iyi noktalara gelebiliriz. Ortaklaşa, el ele çalışırsak büyük işler başarabileceğimiz bir alan İngiltere.

-Ev tekstilinden söz etmişken, perde ile sınırlı kalmıyorsunuz. Türkiye’nin önemli bir markası olan Bellona’nın da İngiltere Distribütörüsünüz ve Londra’da iki ayrı mağazanız var. Mobilyada da büyüme hedefleriniz var mı?

Özgür Demirci: Bellona bizim için mobilya sektöründe önemli bir marka idi. Uzun yıllar İngiltere perde sektöründe hizmet veren Demirci de sevilen bir firma olduğumuz için yüzümüzü kara çıkarmayacak bir mobilya markası ile sektöre girmek istedik. Arkasında durabileceğimiz bir firma ile başlamak istedik. Beş yılı aşkın süredir Bellona’nın İngiltere distribütörlüğünü yapıyoruz. Ürünlerimizin kalitesi ile yabancı firmalarla boy ölçüşebilecek, rekabet edebilecek bir noktadayız.

Bellona’ya karar verirken, yüzümüzü kara çıkartmayacak marka olmasına itina göstermiştik. Bellona’nın A’den Z’ye herşeyi kendisinin üretiyor olması. Bunların hammaddesi de dahıl kendi üretimleri olması, tercih etmemizde etkili olan nedenlerdendi. Artık bu iki mağaza bize yetmiyor. Bellona daha büyük mağazalarla büyümemizi istiyor. Büyük alanı olan yerler arıyoruz, bulduğumuz zaman Londra içi veya dışında zincirin halkalarını artırmak için girişimlerimiz sürüyor. Bütün üretim kendisine ait olduğu için fiyat konusunda emsalleri ile rekabet etme şansımız daha yüksek. Bellona markasının avrupa ülkelerinde en yüksek satış gerçekleştiren şubeleri olduğumuzu da gururla söyleyebiliriz.

-Perdeden, mobilyaya kadar Türkiye’de önemli oranda ithalat gerçekleştiriyorsunuz. Yani Türkiye’nin ihracatında küçümsenemeyecek bir payı sahibisiniz. Bukonuda Türkiye’nin ihracat ürünlerine uyguladığı marka ve benzeri desteklerindan yararlanıyor musunuz?

Özgür Demirci: Bu konuyu hatırlatmanız iyi oldu. Sizin aracılığınızla seslenmek istiyoruz. Bu ülkede potansiyeli büyük firmaların kesinlikle bu desteklerden yararlandırılması gerektiğini söylemek isterim. Firma seçimi yaparken de bu özening österilmesi gerektiğini belirtmek isterim. Biz 20 yıldan fazla bir süredir bu ülkede önemli işler yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Bu ülkede mücadele veriyoruz ama bugüne kadar herhangi bir teşvikten faydalanmadık. Ama bu konuda girişimlerimiz var, kısa sürede bunu gerçekleştirmeyi arzu ettiğimizi duyurmuş olalım.

-Üç ortaksınız… ortaklar nerelisiniz?

Özgür Demirci: Övünmek gibi olmasın üçümüzde Kayseriliyiz. Bellona da Kayserili. Shadow Curtin de İngiltere ve Avrupa’da bir Kayseri markası olarak büyüyecek.

-Ortaklığınız nereden başlıyor? Bu soruyu Süleyman Bey’e soralım…

Süleyman Hayırlı: Bizim ortaklığımız kahve zincirleri döneminden başlıyor ama ondan öncesi de var; Türkiye’den, Kayseri’den okul döneminden başlıyor arkadaşlığımız. Türkiye’den tanıştığımız için peş peşe bu ülkeye geldik ve bu ülkede de biraraya gelip, ortaklık oluşturduk. Özgür’ün abisi Demirci Perde’den ayırılınca ortak olduk ve, okul, köy, gençlik arkadaşlığımızı iş arkadaşlığı ile sürdürüyoruz.

Perde artı bir başka firmanın genç odası mobilyası ile başladık. Ancak müşterilerden gelen yoğun talepler üzerine piyasa araştırması yaptık. Bellona’da karar verdik.

-İleriye dönük yeni hedefleriniz var mı? Bundan sonrası ne olacak?

Süleyman Hayırlı: Hedefimiz Bellona’nın yeni mağazaları ile büyümek istiyoruz. Aklımızda bir plan var. Büyük bir mağaza açmayı hedefliyoruz. Turquality desteğinden de yararlanarak büyümek istiyoruz. Perde alanında yatırımlarımızı artırıyoruz. Üretimde ukllanacağımız yeni makinalar aldık. Stokumuzu artırdık. Elemanlarımız tecrübeli ve 15 yılı aşkın süredir birlikte çalışıyoruz.