Karadağ, sermaye piyasaları ve borsanın hem hacim hem de ürün çeşitliliği anlamında derinleştirilmesi gerektiğini, İslami finansın da bu alanlardan biri olduğunu hatırlattı. Karadağ, özellikle Körfez  sermayesinin Türkiye'ye çekilmesi, İslami hassasiyeti olan yatırımcıların borsaya gelmesi ve ürün çeşitliliğinin artırılması için uluslararası düzeyde danışma konseyinin kurulmasının büyük önem taşıdığını kaydetti. 

Katılım bankaları bünyesinde fetva hocaları bulunduğunu ifade eden Karadağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu sistemde katılım bankası olarak bir İslami ürün çıkardığınızda bunun İslami uyumuna da sizin çalıştırdığınız hoca karar veriyor. Bunun güvenilirliği noktasında sıkıntılar var. Ürün sizin, hoca sizin... Finansal İstikrar Komitesi toplantısında, bu konuda bir ulusal ve uluslararası fetva heyetine, ürünlerin İslami uygunluğunu denetleyecek ve standartları belirleyecek bir kurumsal yapıya ihtiyaç vardı, paydaşlarımızla 'nerede, nasıl ve hangi bünyede bu yapıyı kuralım?' diye istişare ettik.

Katılım bankaları bünyesinde olan yapının, biraz daha organize, farklı bir bünyeye taşınması lazım. Şu anda tüm sektör paydaşlarının bağlantısı olan Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği bünyesinde Uluslararası İslami Finans Danışma Kurulunun kurulmasının faydalı olacağını düşündük. Bu konuda Borsa İstanbul aktif katkı sağladı. 

Önümüzdeki dönemde sadece katılım bankalarının değil de, tüm bankaların İslami finans ürünleri çıkarabilmesini sağlayacak, bu konudaki standartları belirleyecek veya standartların denetimini yapacak kuruldan hizmet alabilmesinin önünü açmak istiyoruz. Siz bir ürün çıkarttığınız zaman bunu hem ulusal hem uluslararası alanda satmanız lazım. Körfez, Malezya ya da İngiltere'de bu ürünü almak isteyen herkese satabiliyor olmak lazım. Standart belirleyecek kurulun da bu anlamda uluslararası geçerliliği lazım. Malezya, Körfez, New York ve Londra'dan hocalar olacak."

- "Türkiye'nin en büyük 20 projesinin hiçbiri borsada alınıp satılamıyor"

Karadağ, proje finansmanının hem kamu hem de özel ayağında borsa ve sermaye piyasalarının geliştirilebilmesi için çok önemli eksenler bulunduğunu ifade ederek, tasarruf açığı sebeplerine piyasalar merkezinde bakıldığında bireysel ve kurumsal yatırımcıların yatırım yapacağı ürünlerin çeşitliliğinin az ve yetersiz kalmasının temel neden olduğunu, birçoğunda derinlik, ölçek büyüklüğü ve kitlelere ulaşamama sorunu bulunduğunu anlattı.

Halihazırda pay piyasası derinliğinin 70 milyar dolar, ancak muhatap oldukları uluslararası varlık fonlarının 100 milyar doların üzerinde olduğunu bildiren Karadağ, uluslararası fonların Türkiye'ye yatırım yapmak istediği zaman derinliği olan belli hisse senetleri dışında kağıt bulamadıklarını söyledi.

Karadağ, şunları kaydetti: 

"Öncelikle hem özel hem kamu prestij projelerinin sermaye piyasalarında alınıp satılması gerek. Türkiye'nin dünyada en büyük ilk 20 projesine baktığımızda hiçbiri borsada alınıp satılamıyor. Siz uluslararası bir fonsunuz, 100 milyar dolarınız var, Türkiye'ye yatırım yapmaya karar verdiniz, 5 milyar dolar ayırdınız, menkul kıymete yatırım yapmak istiyorsunuz. Bizim bu tür talepleri karşılayacak arzımız yok, ürün çeşitliliği ve derinlik anlamında... 3. Havalimanı müthiş bir proje. Menkul kıymet alanında alınıp satılabilecek herhangi bir ürün yok. Aynı şekilde köprülerimizin yok. Bu projelerimizin sahipleriyle görüşüp muhakkak borsa ve sermaye piyasalarına gelmesini sağlamamız gerekiyor. Çok ciddi potansiyel var. Uluslararası yatırımcılarla konuştum. Bizim büyük prestijli projelerimizin borsa ve sermaye piyasalarında olmasını istiyorlar. Çok heyecanlılar." 

 - "Seans salonunda değişiklik olabilir"

Himmet Karadağ, gerçekleşen işlemlerde anlık olarak aracı kurumların görünmesi konusunda Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) verilen görüşe ilişkin, bu konuda kapsamlı çalışmalar yaptıklarını, aracı kurumların kararsız olduğunu belirterek, "Çok yoğun bir şekilde bize deseler ki, 'Ticaret işleminin taraflarını gerçekten açalım ya da kapatalım', tamam. Burada problemin aslında birçok ayağı var. Nasdaq iş birliğiyle beraber BISTECH teknolojisine geçmeyle saniyede iletilebilen emir sayısı 100 binlerle ifade ediliyor. Bunun piyasalara ve piyasa oyuncularına yansımaları da yeni hissedildi." diye konuştu. 

Çok hızlı emir iletiminin olduğunu, gelecek yönetim kurulu toplantısında bunu karara bağlayacaklarını ifade eden Karadağ, emir iptalleri ve fiyat kademelerinde virgülden sonra 3 basamak uygulamasına geçişe ilişkin soru üzerine de, teknolojik olarak virgülden sonra 3 basamak kullanılmasının mümkün olduğunu, ancak tüm paydaşların buna ayak uydurması gerektiğini söyledi. Karadağ, muhasebe sisteminde virgülden sonra 2 basamağın kabul gördüğünü ve tüm sistemin uyumlu çalışabilmesi gerektiğini kaydetti. 

Emir iptallerinde ücret alındığını, belirli bir sınır koymadıklarını, şu anda piyasayı gözetlediklerini ve mümkün oldukça müdahalede bulunmadıklarını ifade eden Karadağ, gelecek günlerde emir iptalleriyle ilgili ücretleri yükseltebileceklerini ya da ilave düzenleme yapılabileceğini bildirdi.

Seans salonunda insan ögesinin ikinci plana atıldığı yönündeki eleştirilere de değinen Karadağ, "Halihazırda Borsa İstanbul'da tiyatral işlem seans salonunu koruyoruz. İşlem hacminin küçük bir yüzdesi burada gerçekleştiriliyor. Burada çalışan aracı kurumlar ve brokerlar var. Buradaki işlemleri ya da oradaki ortamı canlandırmak için önümüzdeki dönemde aracı kurumlarla ve brokerlarla görüşüyoruz. İlave değişiklik ve teşviklerimiz olacak." diye konuştu. 

- İstanbul bölgesel altın saklama merkezi olma yolunda 

Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Karadağ, "Merkez Bankasının zorunlu karşılık için kabul ettiği altınları bankalar, ağırlıkla Londra'ya veriyor. Türkiye'de ne kadar altın var? Bu rakamı artırmak için neler yapmayı planlıyorsunuz?" sorusuna da şu karşılığı verdi:

"Halihazırda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının altın rezervleri 479 ton civarında. Biz bu altınların ne kadar fazlasını Türkiye'de saklayabiliriz diye Merkez Bankası ile yakın çalışma içerisindeyiz. Burada önemli olan, piyasaların güvenini maksimum düzeyde tutabilmek. Bu konuda yatırımlarımız devam ediyor. Kuyumcukent taraflarında hem saklamanın hem fiziki anlamda koşullarının iyileştirildiği binamız yakın zamanda devreye girecek. Saklama kapasitemizi önümüzdeki dönemde ciddi miktarda artıracağız. Mevcut kapasite 10'a katlanacak.

Bin 600 tona varan altın ve gümüş saklama kapasitesine ulaşacağız. Fiziken kapasiteyi artırdıktan sonra Merkez Bankası ve sektörün diğer oyuncuları ile daha rahat çalışmaya ya da daha fazla altın stokunu Türkiye'de tutabilmeyi sağlayacağız. Nasıl Londra'da diğer ülkelerin altın saklaması yapılıyorsa, bu anlamda biz de diğer ülke altınlarının saklamasına talip olacağız. Bu alanda genişleme eksenlerimiz var."

Türkiye'nin altın tarafında güçlü olduğunu ifade eden Karadağ, gram altın pazarında yatırımcı tabanının genişletilmesi, borsa üyeliği yapısında altın tarafında değişiklik yapılması, altın EFT sisteminin kurulması ve uluslararası tarafa taşınabilmesi, bölgesel altın saklama merkezi olma gibi projeleri bulunduğunu anlattı.