Devlet  işlerinde, askeri yaşamda, ekonomide, siyasette  ve her türlü toplumsal faaliyetlerde, tüm umudunu, tüm beklentilerini bu hareketin lideri sandıkları adama  bağlayan kişiler mahvolmaya mecbur kalacaklardır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte liderlik devri, lider kavramı ve liderlik konumu  kapanmıştır. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı toplumlarda ihtiyacı olan liderleri çıkartmış ve bu savaşların bitiminde son liderler son görevlerini yapmıştır. Tarih artık lider kabul etmeyecektir. Bush, Clinton, Obama, Putin, Merkel ve daha niceleri lider değildir. Hitler, Mussolini, Stalin, Lenin, Mao, Franko   lider olamamışlardır. Çünkü kişisel ihtirasları toplum menfaatlerinin önüne geçmiştir. Liderimiz deyip bir adamın veya bir kadının peşine takılanlar, kesinlikle o adamın veya o kadının kendisine sağlayacağı kişisel menfaatlerin peşine takılan kişilerdir. Lider mucizeye yakın başarılar yaratabilen kişidir. Lider toplumsal menfaatleri, insanlık menfaatlerini;  kişisel menfaatlerinin çok önünde tutan ve insani değerler için gerekirse şahsının ve en sevdiklerinin canını vermeye gönüllü kimse demektir. Lider gerektiğinde karısını toplumsal menfaatler için yanından uzaklaştırabilen, gerekirse evladını insanlık menfaatleri uğruna adalete teslim edebilen kişi demektir. Lider kendisini adadığı topluma efendi değil, uşak olmaya ant içmiş kişidir. Gerçek bir lider kendisine düzülen övgülere, en az kendisine sövülmüş kadar sinirlenir veya üzerinde durmaz, ’’  Boş konuşuyorsun! ’’ dercesine  yüzüne bakar ve sana ‘ ’sus! Geç bunları! ’’ der. Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra bu dünyaya lider gelmemiştir ve gelmeyecektir de. Çünkü liderler dönemi kapanmıştır ve bir daha da açılmayacaktır. Teknolojinin seviyesinin gezegenlere kadar uzandığı, yükseldiği bir ortamda kişi bazında lider  olamaz ama toplum , grup , kurum ,kuruluş  çapında öncülük veya rehberlik olabilir. Örnek vereceksek, ABD bütün dünyaya önder, rehber bir ülke konumundadır. Teknolojisi nedeniyle istesek de, istemesek de böyledir. Ama her yaptığının doğru, adil, haklı, mükemmel, insani değerlere uygun olduğunu söyleyemeyiz. Sadece diğer ülkelere göre rehber, önder konumundadır. Çünkü teknolojiyi en üst seviyede kullanan ülkedir. Türkiye’de Koç Holding, Sabancı Holding ticaret dünyasının hoşuna gitsin veya gitmesin önder, rehber kabul edilebilecek altı yedi holdingden ikisidir. Orta Doğu üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’deki önder, lider birkaç üniversitesinin başında gelirler. Deniz Lisesi,  Kuleli Askeri Lisesi , Galatasaray Lisesi, Robert Koleji , TED  Koleji Türkiye’de en iyi eğitim, öğrenim veren lise ve dengi okullardandır. Deniz Harp Okulu, Hava Harp Okulu bir çok üniversiteden daha sıkı eğitim veren dünya çapında harp okullarıdır. Cem Yılmaz, Ata Demirer günümüz komedi dünyasında rehber, önder konumunda sanatçılardır. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş futbol kulüpleri Türkiye’de spor dünyasının rehberleri, önderleridir. Ama kişi olarak şunu veya bunu lider gösterebilmek artık mümkün değildir. 1938 den bu güne kadar bu ülke ve bu dünya lider görmemiştir. Şu futbolcu yıldızdır, bu sanatçı divadır, bu şarkıcı mükemmeldir, bu klarnetçi babadır, şu ressam Picasso’dur, şu yazarın kaleminden  kan damlıyor söylemleri boş söylemlerdir. Bunları sahalarında başarılı insanları küçümsemek, onları yok saymak için yazmıyorum. Taklit etmek, biat etmek, sadakat göstermek, peşinden gitmek kavramlarının artık çürüdüğünü anlatmak için yazıyorum bunları. Artık istesek de istemesek de teknoloji bizi peşine sürüklemiş, yani bizi at arabası gibi çekip veya bizi yularından tutmuş çeker gibi yapıp, bizi bir yerlere götürüyor. Ama götürdüğü yerin cennet olmadığı kesin. Götürdüğü yerin cehennem olmadığını da söyleyebiliriz. Nereye götürüldüğümüzü kesinlikle bilmiyoruz. Artık istihbarat, istihbarata karşı koyma, casusluk, ajanlık dönemi de bitmiştir. Bu dönemin bittiğini bildikleri halde bir çok subayımız günahsız bir şekilde hapislerde çürütüldü. Çünkü bu subayların iyi niyetle veya kötü niyetle söyleyebileceklerinin yüz kat, bin kat fazlası İnternet sayfalarında bulunmaktadır. Napolyon  ‘’ savaşın kazanılması için üç şart gereklidir, para para para  ‘’ demiş. Silahın, cephanenin, lojistiğin, muhaberenin, istihbaratın, cesaretin, disiplinin önemi de tüm savaşlarda tüm komutanlar tarafından defalarca söylenmiş. Şimdi tüm başarıların anahtarı sadece teknolojidir. Peşine takıldığın adamın teknoloji imkanları sınırlı kapasitede ise, bu adam seni nereye kadar götürür? Geleceğin dünyasını bilim adamları şekillendirecektir. Bilim adamları veya bilim kadınları teknolojiyi uzay filmlerinde, bilim kurgu filmlerinde bile göremediğimiz aşamalara taşıyacaklardır. İşte bu aşamalar insanlığın menfaatine mi kullanılacak yoksa insanlığın felaketi için mi kullanılacak? Bunları bilmiyoruz ve öğrenemeyeceğiz.


Bu teknolojiyi kendisi icat etmediği veya geliştirmediği halde ele geçiren ve kullanmasını bilen Afrika’nın en ilkel kabilesi de olsa, en tehlikeli terör örgütü de olsa, yapacağını yapar ve dünyayı Hitler’in, Stalin’in, Japonların, Çinlilerin sürükledikleri felaketlerden daha kötülerine sürüklerler.


Bu şartlarda bizim veya başka bir ülkenin  lidere ihtiyacı yoktur. Bizim herhangi bir kişiyi süper yetkilerle donatmamıza da ihtiyacımız yoktur. İhtiyacımız olan her bireyin adil, doğru ve sadece Müslümanlara, sadece insanlara değil, hayvan ve bitki dahil tüm canlılara yaşam hakkı tanıyan ve onların yaşamalarına saygı duyan bireyler olarak eğitilmeleridir.


Artık her birey türü için önder, rehber olabilmelidir. Bu sorumluluk yalnızca bir kişiye bırakılmamalıdır. Yorulanın yerini bir başkası alabilmelidir.


Artık liderlerin emirleri ile, direktifleri ile, buyrukları ile toplumlar huzurlu ve mutlu olamazlar, refah seviyelerini yakalayamazlar.


Bundan böyle grup çalışmaları, ortak akıl, bilgi havuzları kullanılmalıdır ve teknolojiye sımsıkı yapışmalıdır.


Vedat KUŞAKLI

[email protected]