Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok geçen hafta kapalı bir toplantıda ‘göçmenler ve çok kültürlü toplum’ üzerine bir yorum yaptı. Blok’un sözleri bir televizyon programıyla kamuoyuna yansıyınca özür diledi. Ancak bu özür olayın kapanmasını sağlamadı. Blok’un tartışma götürür yorumu, gerek kendi partilisi liberaller arasında, gerek diğer siyasi partililer tarafından yeni bir 'entegrasyon tartışmasını' beraberinde getirdi.

Bakan Stef Blok’un tartışma yaratan cümleleri kısaca şunlardı:“Bana, farklı etnik grupların, yerli toplulukla bir arada barış içinde yaşadığı bir örnek gösterin. Ben bilmiyorum. Bu soruyu bakanlıkta memurlara da sordum”.
 “Irkçılığın, insanların genlerinde olduğunu ve çok sayıda göçmenin ülkeye gelmesinin yerli toplumun sınırlarını zorladığını”...


Blok’un bu sözleri, ondokuzuncu yüzyılda  'Liberal ideolojinin' ve 'parlementer demokrasinin' temellerini atan Thorbecke’i tekrar hatırlattı ve gündeme taşıdı. Zira Thorbecke o zaman, geri bırakılmış Katoliklerin, Roma ve Vatikan sevgisine rağmen haklarını korumuş ve topluma uyum ve eşitliklerinin sağlanması için elinden geleni yapmıştı.

Diğer taraftan, geçen hafta Amsterdam Belediye Başkanlığı'nı Femke Helsema’ya devreden liberal Van Aartsen, bu tartışmalar üzerine, 'VVD (Lieberal Parti) Müslümanlar'ı korumalıdır' açıklamasını yaptı. VVD’nin bu konuda takındığı tavrın yanlış ve tehlikeli olduğunu söyleyen Van Aartsen, 'VVD’nin en uçtaki Müslüman'a bile el uzatması gerekir' dedi. Van Aartsen, Hollanda’da makul bir çok Müslüman'ın olduğu, Müslümanlar'ın toplumun ayrılmaz bir parçası olarak telakki edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Van Aartsen, de Volkskrant gazetesine verdiği bir söyleşide şimdiki VVD ve lideri Rutte’nin, Thorbecke düşüncesi ve yaklaşımını hatırlaması gerektiğine dikkat çekti.

Siyaset yorumcusu Hans van Soest ise, köşe yazısında Bakan Blok’un yaptığı talihsiz açıklamalara değinerek, Hollanda’da göç ve entegrasyon tartışmalarının yirmi yıl geriye gittiğini söyledi. Hans van Soest yorumunda, entegrasyon tartışmalarının hala olgun bir seviyede yapılmadığını belirtirken, Bakan Blok’un bu tutumunun ülkedeki farklı grupların barışçıl bir düzeyde yaşamayı zora soktuğunu söyledi.

Evet, Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok’un, geçen hafta yaptığı talihsiz yorum, ülkede entegrasyon tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Ve bize, özellikle ondokuzuncu yüzyılda geri bırakılan Katoliklerin emansipasyon ve entegrasyon sürecini katırlatark, Hollanda tarihinde örneği ve uyulmaması olan bir entegrasyon modelini hatırlattı. BU entegrasyon modeli, rahmetli Lubbers’in liderliği döneminde CDA’nın da savunduğu ‘kendi kültür değerlerine yabancılaşmadan da entegrasyonun olacağı’ modelidir.  O zaman karar vericilerin bu model üzerinde bir kez daha düşünmeleri gerekmektedir.

Demek oluyor ki, her olumsuz gibi görünen gelişmede. bir olumlu taraf bulunmaktadır. Bakan Blok’a teşekkür filan mı etsek acaba?