Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş AKP’ye geçeceği haberlerini “Ben de bu sabah gazetelerden okudum. AK Parti içerisinde konuşulmuş bir konu, bize intikal eden bir şey yok. Olmayan bir konuda konuşacak değilim” diye değerlendirmiş. Kurtulmuş’un bu sözlerinden hareketle iddiaların yanlış ya da tam tersine “Böyle bir şey asla söz konusu değil” demediği için doğru olduğu sonucuna da varabilirsiniz.

Şahsen ikinci şıkkın doğru çıkma, yani Kurtulmuş’un AKP’ye katılma ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemin birçok nedeni var. Bunları sıralamaya çalışacak olursak ilk olarak karşımıza AKP’nin gücüyle HAS Parti’nin güçsüzlüğü arasındaki ters orantı çıkıyor. İki parti arasındaki fark kısa ve orta vadede kolay kolay kapatılacağa benzemiyor; HAS Parti’nin bu derece uzun soluklu bir mücadeleye yetecek bir altyapıya sahip olmadığı da ortada.

Kaldı ki HAS Parti’nin, daha doğrusu Kurtulmuş’un AKP ile ciddi ve dişli bir mücadeleye girişmiş olduğu yolunda bir algıya sahip değiliz. Bunun önde gelen nedenlerinden birisi hiç kuşkusuz Kurtulmuş’un son derece nazik, yapıcı bir dil ve üslubu benimsemiş olmasıdır. Fakat esas nedeninin, her iki partinin eninde sonunda ortak bir geçmişten gelmesi, tabanların bütün kavga ve kırgınlıklara rağmen hâlâ içiçe olmasıdır. Özellikle Saadet Partisi’nde yaşananlardan sonra AKP ile HAS Parti’nin, Erdoğan ile Kurtulmuş’un birbirlerine daha da yakınlaşması, diğer bir deyişle açılmış olan mesafenin yeniden kapanmaya başlaması doğaldır. Kurtulmuş’un bu süreçteki dikkatli dilinin söz konusu yakınlaşmayı daha fazla mümkün kıldığı da açıktır.

Kurtulmuş AKP’de ne yapar?

Kurtulmuş’un AKP’ye geçmesi daha önce de gündeme gelmiş ama gerçekleşmemişti. Erdoğan-Kurtulmuş görüşmelerinde neler konuşuldu; nerelerde anlaşılıp nerelerde farklı düşüldü bilmiyoruz ancak şurası çok netti: Kurtulmuş’un Milli Görüş hareketi içerisindeki herhangi bir isim olmaması, bir lider potansiyeli taşıması bu buluşmanın önündeki en büyük engeldi. Söz konusu olan Kurtulmuş’un AKP ile değil daha çok Erdoğan ile yollarını birleştirmesiydi. Her iki tarafın da ilk adımın karşıdan geldiğinde ısrar etmeleri de bu gerilimin kanıtıydı.

Bugünse gerek Erdoğan’ın, gerekse Kurtulmuş’un bu tür rezervlerden tam olmasa da büyük ölçüde kurtulmuş olduklarını görüyoruz. Tabii bunda, Erdoğan’ın her geçen gün “tek adam” olma durumunu daha da pekiştirmesinin etkisi büyük. Yani Kurtulmuş bugün AKP’ye katılırsa Erdoğan’a alternatif olma ihtimali söz konusu olmayacak. Nitekim Kurtulmuş’un adı daha çok, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasından sonraki AKP için telaffuz ediliyor. Kurtulmuş’un katılması halinde AKP’de belli bir ağırlığının olacağını kabul etmekle birlikte onu “Erdoğan’ın halefi” gibi gösteren değerlendirmeleri fazla abartılı buluyorum. Çünkü Erdoğan sonrası AKP’de, hem, başta Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi bu partiyi yoktan var eden isimler doğal olarak daha fazla öne çıkacaktır; hem de Fazilet Partisi, ardından ayrışma dönemlerinde Kurtulmuş’un yenilikçi kanata karşı gösterdiği direnç Erdoğan gibi bir siyasetçi tarafından öyle kolay kolay unutulacağa benzemiyor.

HAS Parti deneyimi

SP’den kopuşun kesinleştiği günlerde “Kurtulmuş parti kurar mı? Kursa tutar mı?” başlıklı bir yazı yazmıştım.

O yazıda o soruya “Teorik olarak bakıldığında tutabilirdi, ama şu ana kadarki pratiğe baktıktan sonra, Kurtulmuş’un kuracağı yeni bir partinin az şansı olabileceğini düşünüyorum” diye cevap verip şöyle devam etmiştim: “Bu ülke yoksul ve yoksunlarının ezici bir çoğunluğunun kültürel açıdan muhafazakâr oldukları bilindiğinde, İslami hareketten gelmekle birlikte ‘solcu’ söylemlere de samimi bir şekilde sahip çıkacak bir partiye Türkiye’de ihtiyaç olduğu söylenebilir. Fakat pratiğe baktığımda Kurtulmuş’un SP içinde başlattığı harekette bu boyut fazla öne çıkmıyor.”

Aynı yazının son paragrafı şöyleydi: “Numan Kurtulmuş ve arkadaşları eğer ‘Erbakan vesayeti olmayan yeni bir SP’ kurmanın ötesine geçmek istiyorlarsa, nasıl bir siyasi partiden ziyade nasıl bir Türkiye düşündüklerini etraflıca açıklamak durumundadırlar.”

HAS Parti’nin bugüne kadarki performansında bu yolda pekçok iyiniyetli çabaya tanık olduk ama bunlar yetmedi. Neden yetmediğini herhalde kendileri uzun uzadıya tartışıyorlardır fakat şu aşamadan sonra HAS Parti’nin etkili bir siyasi güç olabileceğini pek sanmıyorum. Bu nedenle Kurtulmuş’un, tabii eğer siyasete devam etmek istiyorsa er ya da geç AKP’ye katılmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum.

(Vatan gazetesinden alınmıştır)