Temmuz sonunda komutanların istifasından sonra boşluk bekleyenler fena yanıldı. Komuta kademesi hemen dolduruldu. O dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel, önce Kara Kuvvetleri Komutanlığına atandı vekaleten de Genelkurmay Başkanı oldu.

Ağustos Yüksek Askeri Şurası öyle başladı ve ilk kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan masaya tek başına oturdu.

Türkiye’de yeni masa resmen o zaman kuruldu.

Yeni komutanlar ve yeni masa başarılı olmasın diye üst üste saldırılar gerçekleşti. Silvan ile başlayan saldırılarda PKK çok can aldı. Kamuoyunda “Bunlar da başaramadı” izlenimi yaratılmaya çalışıldı.

Sınır ötesi operasyon kararı ondan sonra ortaya çıktı. Kara birliklerine ihtiyaç duyulmadı ama hava saldırısı sonuç aldı.

Yürütülen operasyonlara, sahadan gelen bir komutan olarak Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel bizzat komuta etti. Gerekmedikçe açıklama yapmadı.

Suriye’de olayların artmasından medet umanlar vardı. “Türkiye’de benzer ayaklanmalar olur, devlet tamamen işlemez hale getirilir” deniyordu. Ama Kürt halkı bu oyuna gelmedi. Başkalarını değil Türkiye’yi seçti.

Suriye’ye karşı harp düzeni alan Türk Ordusu, son dönemde PKK’ya karşı fiili ve psikolojik üstünlük sağladı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay PKK’nın artık rahat edebileceği hiçbir nokta olmadığını söyledi. Kırda ve kentte üstünlüğün ele geçirildiğini açıkladı.

Sonuç almaya başlayan silahlı mücadelenin yanı sıra KCK operasyonları da aralıksız sürdürülüyor. PKK’nın şehir örgütlenmesi olarak bilinen KCK’da en son basın ayağına operasyon yapıldı.

Türkiye yeni bir yol kavşağına gelmiştir. Bu yeni yolda silahlı ve başkalarının oyuncağı olabilecek örgütlere yer olmadığı anlaşılıyor. Silahlı unsurlar ve onların her türlü yapılanması darbe yerken Kürtler sahneye daha çok çıkmaya hazırlanıyorlar.

Önümüzdeki dönem hayatın her alanında yükselmiş bir Kürt nüfus ve hareketine tanıklık edeceğiz. Ama onlar silahsız olacak.

Bölgeye şekil veren gelişmelere kısa bir bakış bize bunun böyle olacağını gösteriyor.

Birinci Dünya Savaşı Osmanlı İmparatorluğu’nu tasfiye etmek üzerine kurulmuştu.

Daha savaş bitmeden 1916’da gizlice imzalanan Sykes-Picot anlaşması ile bölüşüm gerçekleştirilmiş, bölgenin haritası çizilmişti. Bölge o anlaşma ile bölündü.

İsrail her ne kadar 1948’de kurulsa da ilk adım 1917’de Balfour Deklerasyonu ile atıldı. Filistin bölündü.

1920’de Sevr ile Anadolu paramparça oldu.

Türkler ve Kürtler Anadolu’yu toparladı ve yeni bir devleti birlikte ortaya çıkardı.

Lozan anlaşması Sevr’i bitirdi ama iki şey daha yaptı. Rumları ve Ermenileri tamamen devreden çıkardı, Kürtleri ise parçalara ayırdı. Haklarını ellerinden aldı.

İtiraz eden Kürtler seslerini sadece isyan ederek duyurabildiler. Bu aynı zamanda Kürtlerin emperyalist güçlerin kucağına itilmesi anlamına geliyordu.

Nitekim öyle oldu.

Ancak Kuzey Irak’ta kurulan özerk Kürt Bölgesi ile Kürtler varlıklarını yeniden kabul ettirdiler ve siyaset dünyasına geri döndüler.

Bu Lozan’ın sonu demekti.

Lozan fiilen sona erdiyse Kürtler de yeniden sahneye çıkacak demektir.

Bugün yapılanlar Kürtlerin Yeni Devlet ile buluşmasına engel olmak isteyenlerin aradan çıkartılmasından ibarettir.

www.gazetemen.com