Muhafazakar Düşünce Dergisi 10. Yıl Özel Ödül Töreninde; Akademi, Toplumsal Barışa Katkı, Televizyon, Belgesel ve Medeniyetimize Katkı dallarında özel ödüler verilirken, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı da “Medeniyetimize Katkı Dalında 10. Yıl Özel Ödülü”ne layık görüldü. Belgesel dalında özel ödül Mehmet Akif Ersoy'un hayatının anlatıldığı çalışmayla Yaşar Taşkın Koç'a verildi. En iyi makale dalında özel ödül Doç. Dr. Ahmet Yıldız'a, sosyal ve siyasal alanda barışa katkı ödülü ise Muhsin Kızılkaya'ya takdim edildi. Televizyon dalındaysa, Yedi Güzel Adam dizisinin senaristleri Ahmet Tezcan ve Nevin Şahin ödül aldılar.

YTB Başkanı Doç. Dr. Kudret Bülbül, ödül töreninde yaptığı konuşmada Muhafazakar Düşünce Dergisi’nin Türkiye toplumuna katkısına, medeniyete ilişkin bir ödülün bu dergi tarafından verilmesinin anlamına ve çalışmalarıyla medeniyetimize katkı yapan YTB’nin faaliyetlerine vurgu yaptı. Başkan Doç. Dr. Kudret Bülbül konuşmasında şunları söyledi:

“Öncelikle böyle bir sempozyumu, programı düzenlediği ve Muhafazakar Düşünce Dergisi’ni 10 yıldır çıkardığı için Üzeyir Bey ve Buhari Bey’in şahsında tüm katkı verenlere teşekkür etmek isterim. Bu faaliyetler gerçekten son derece önemli. Türkiye’de bazı çalışmalar var ki hiçbir toplumsal karşılığı yok. Hiçbir şekilde hayatla ilgisi yok ama onlarca akademik, entelektüel ya da popüler ilgi kaynağı olabiliyor. Bazı konular da var ki muhafazakarlık gibi, aile gibi, temel değerler gibi, gelenek gibi, bunlar maalesef hak ettiği kadar akademik, entelektüel ve popüler ilgiye sahip olamıyor. Ben ABD’de iken İncil okumaları dersi almıştım. Bunun için Hristiyan olmak gerekmiyor. Ama ABD için önem arz ediyorsa, o toplum için bir değerse onu bilmemiz gerekiyor. Türkiye’de insanlar Kuran’a çok büyük değer verirler. Ama Kuran, Türkiye’de hala sosyal bilimlerde yeteri kadar akademik bir ilgi kaynağı değil. Dolayısıyla gerçekten toplumsal karşılığı olan çalışmaları toplumun gündemine soktuğu için, bu çalışmaları yapanlara teşekkür etmek isterim. 

Başkan Doç. Dr. Kudret Bülbül: “Medeniyet alanında bir ödül vermek en fazla Muhafazakar Düşünce’ye yakışırdı.”

 İzninizle ödülle ilgili bir noktaya da değinmek isterim. Medeniyet akşamdan sabaha inşa edilen bir şey değildir ve devrimlerle medeniyetler kurulmaz. Devrimlerle ancak medeniyetler yıkılır. Medeniyet inşa edilerek geliştirilen, ilmik ilmik örülen ve uzun yüzyıllar gerektiren bir çabadır. Bir medeniyet öncelikle güzel olanı muhafaza ederek ve evrimci bir yöntemle onu geliştirerek ilerleyebilir. Bu nedenle medeniyet alanında bir ödül vermek gerekirse bu en fazla Muhafazakar Düşünce’ye yakışırdı. Çünkü ancak böyle bir gelenek medeniyet inşa edebilir. Ancak böyle bir gelenek içerisinden medeniyet tezahür edebilir. 

“YTB’nin çalışmaları ortak medeniyetimize ilişkin çalışmaların ete kemiğe bürünmüş halidir.”

İkinci olarak bu ödülü alan kuruluş olarak biraz YTB’nin çalışmalarından bahsetmek isterim. Biliyorsunuz esas itibariyle bizler göç medeniyetinin çocuklarıyız. Horasan’dan başlayan ve bugün de hala devam eden uzun bir tarihsel yürüyüşümüz var. Bu uzun yolculukta, pek çok farklı topluluklarla, kültürlerle karşılaşmışız. Onlardan pek çok kültürel unsur alıp, onlara pek çok şey vermişiz. Böylelikle ortak bir medeniyet inşa etmişiz. Bu yürüyüşümüz belki son 100-150 yılda biraz geriledi. Ortak medeniyetimizin unsurlarından Balkanlardan, Kafkaslardan, Ortadoğu’dan büyük oranda koptuk. Yönümüzü sadece Batı’ya çevirdik. Bu durumun somut ifadesini Cemil Meriç’in çok bilinen şiirinde de gözlemleyebiliriz. “Bir zamanlar kıtaları kumaş gibi keser biçerdik” diye başlayıp devam eden. Keza altı oğlunu batıya gönderip batıda kaybeden Sezai Karakoç’un Masal şiirinde de çok net olarak gözlemleyebiliriz. Ama son 10-15 yılda Türkiye’nin köklü bir yürüyüşü var ve unutulan Avrupa’da yaşayan vatandaşlarla, soydaş ve akraba topluluklarla çok yakından ilgilenen kurum ve kuruluşlar var. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı da böyle bir kuruluş. Milyonlarca vatandaşı için çok yoğun çalışmalar yapıyor. Avrupa’da olanların da ilgisini çekebileceği için bir proje söyleyelim. Şu an yurtdışı vatandaşlarımıza yönelik burslarımız başvuruya açık. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın çocukları yüksek lisans yapsınlar, doktora yapsınlar diye onlara aylık 500 Euro, 750 Euro, 1000 Euro destekler veriyoruz. Bu programa 19 Aralık’a kadar başvurulabilir. Tabi köklü medeniyetimiz içerisinde biz Balkanlarla, Kafkaslarla, Ortadoğu ve Afrika’yla çok yoğun ilişkiler gerçekleştirdik. Ama yakın dönemde bütün ilişkileri büyük oranda kaybettik. Bu ilişkileri yeniden kurma alanında yoğun çalışmalarımız var. Üçüncü alanımız da uluslararası öğrenciler. Rahmetli Özal’ın “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” diye bir sözü vardı. Bu söz bizim için artık küçük bir coğrafya gibi kaldı. Çünkü şu an Endonezya’dan Kolombiya’ya 150 ülkeye Başbakanlık olarak burslar vermekteyiz. Bu yıl hükümetimizin bize verdiği 4000 kontenjan vardı. Bu 4000 kontenjan için 176 ülkeden 82 bin başvuru aldık. Dünya’da da 194 ülke olduğu düşünülürse bunun ne büyük bir başarı olduğu görülebilir. Son olarak, gerek Avrupa’da yaşayan vatandaşlarıyla, gerek soydaş ve akraba topluluklarıyla, gerek Türkiye gönüllüsü olsun diye bütün dünyadan öğrencilerine yönelik yoğun çalışmalarıyla, dedeleri, anneanneleri ortak bir kültürel havzanın çocukları olan ama bugün birbirlerini unutanları tekrar buluşturarak, torunları üzerinden adeta yitik medeniyetimizi yeniden inşa ediyoruz. Bu tür faaliyetlere yoğunlaşmış bir kuruluş için böyle bir ödüle layık görülmek herhalde en onurlu ödüllerden birisi olsa gerek. Çok motive olduk. Bütün arkadaşlarım adına bu ödülü almaktan dolayı çok büyük mutluluk duyuyorum. İnşallah bu ödülle birlikte çalışmalarımızı artıracağız. Çok teşekkür ediyorum.