İBB Gençlik Meclisi, Yapımcı-Yönetmen Veysel Karani Önen’i “Algının Kıyılarında Bir Gezinti“ başlıklı sohbet toplantısında gençlerle buluşturdu.

İletişimin aynı zamanda bir algı yönetim faaliyeti olduğunu anlatan Önen, “Gerçek değer algılanan değerdir. Somut ve yalın gerçekten ziyade, algıladıklarımız ve inandıklarımız bizi yönetiyor.” dedi.

İBB Gençlik Meclisi’nde düzenlenen etkinlikte gençlerle interaktif bir sohbet gerçekleştiren Veysel Karani Önen, gençlere medya iletişim stratejileriyle ilgili tecrübelerini aktardı. Önen, iletişim stratejilerinin nasıl kurulduğunu; swot ve hedef kitle analizlerinin önemini anlattı. 

İletişimin, medyanın, sinemanın ve sanatın diğer dallarının insanlık üzerindeki olumlu-olumsuz öneminin altını çizen Önen,  bu faaliyetlerin toplumsal algı ve kanaatler üzerindeki derin etkisini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sohbetimizin başlığı algı. Size bütün toplumun ortak bir kanaatle sahip çıktığı bir mottoyu hatırlatayım. Çanakkale geçilmez!... biz topyekün bir toplum olarak gururumuzu okşayan bu slogana yüz yıldır sarılmıyor muyuz? Sorgulayalım lütfen Çanakkale gerçekten geçilmedi mi? O halde üç yıl sonra İstanbul’u işgal eden İngilizler nereden geçip geldi? Çanakkale gerçekten bir zafer mi yoksa yüzbinlerce vatan evladını yitirdiğimiz bir aydın soykırımı mı? Aklımızın bir köşesinde tutalım lütfen; gerçek değer algılanan değerdir. Somut ve yalın gerçekten ziyade, algıladıklarımız ve inandıklarımız bizi yönetiyor.”

-HOLLYWOOD, AMERİKAN EMPERYALİZMİNİN HİZMETİNDE

Hollywood sinemasının Amerikan emperyalizminin hizmetinde olduğunu belirten Önen, “Bakın Hollywood filmlerine, bütün teröristler mutlaka müslümandır. Tüm dünyada Müslüman düşmanlığını körüklemek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Başarısız olduklarını asla söyleyemeyiz. Bu büyük yalana Müslümanlar bile inanıyor artık” dedi.

Coğrafyamızın ve içinde yaşadığımız toplumun, değerlerine sadık ama yenilikçi gelişmeci ve özgün önermelere sahip sanatçılara ihtiyacına dikkat çeken Önen, sanatın bir entelektüel faaliyet olduğunu belirterek; “Yenilikçi, özgün ve değerli sanat eserleri, ancak bilgiyi irfanla süsleyebilmiş gerçek sanatçıların, içinde yaşadığı coğrafya ve toplumu iyi tanıması ve anlaması ile ortaya çıkabilir” diye konuştu.

-TEZEK KOKULU BİRKAÇ KÖYÜ ZİYARET EDİN

Sanat adına ortaya dökülen işlere “toplum gerçekliğinden uzak, köksüz ucubeler” nitelemesinde bulunan Veysel Karani Önen, aydın yabancılaşmasından şikâyetçi olduğuna işaret ederek konuşmkasını, “Kırsal kesimle ilgili bir öykü anlatmak isteyen yapımcı, yönetmen, sanat yönetmeni, sinemacı dostların Cihangir'deki Etiler'deki Boğaz manzaralı sofistike dairelerinden çıkıp birkaç köyü ziyaret etmelerini şiddetle öneriyorum... Zahmet olacak; ama biraz tezek koklasalar, çapa nerde kullanılır, tarla nasıl bir yerdir, hayvan gübresi sazdan sepete konulur mu, gözlemleyerek öğrenseler hiç fena olmaz... Hadi diyelim ki bunların hiç birini yapamadın; bari kibrini yen! Sen orda yüksek bir sanat icra ediyorsun diye seyre gelen birçok köylü vatandaş vardır; sor onlara: "Şu ahırın ve gübre yığının önünde bir aksiyon lazım bana; burada ne iş yapılır? Nasıl yapılır?" veya "Bana bir tarla lazım; tarım işçisi bu mevsimde tarlada hangi el aletini nasıl kullanır?"  Yen kibrini merak etme bir şey olmaz; yardımcı olur sana milletimizin efendisi! Bir köy, köy evi ve köylü kıyafeti inandırıcı olmaya yetmiyor... Tamam, Cihangir barlarında kurtarın yine sinemayı ve Türkiye'yi; fakat yaşadığınız coğrafyaya bu kadar da yabancı olmayın! Yazıktır!” sözleriyle tamamladı.