Çin’de başlayıp orayı kasıp kavuran, daha sonra Avrupa’ya kayarak burayı ağırlık merkezi haline getiren Korona Covid 19 pandemisi, şimdi de ABD’ye ulaşarak buraya yerleşmiş ve dünyada en büyük can kayıplarını verdirmeye başlamıştır. Ne kadar tehlikeli bir pandemi ile karşı karşıya olunduğu ve nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda yaşanan tereddüt ve zaman kaybı, birçok ülkede salgının pandemiye dönüşmesine ve kontrolden çıkmasına neden olmuştur. Sonuç, süratle ölümlerin artmasıdır.

Aslında KKTC’de biz bu gibi salgınları-doğal afetleri çoğu zaman televizyonlardan, gazetelerden ve sosyal medyadan görmekte ve bunların hep uzakta bir yerlerde olabileceğini düşünmekteydik. Sadece izleyiciydik. Ancak şimdi durum çok farklı hale geldi. Virüs salgını Kıbrıs adasında da kendini göstermiştir. KKTC’de hükümet ülkede sosyal izolasyon sağlamak için insan hareketlerini, elzem gereklilikler dışında, kısıtlamış bu yetmeyince belirli bölgeler karantina altına alınmıştır. “Evde kal-hayatta kal” sloganıyla kısıtlamalar sürdürülmektedir. KKTC’de şu ana kadar 91 pozitif tanı ve 3 ölüm vardır. Devletin tüm kıt kaynaklara rağmen süratle gereken adımları atmış olması, pandeminin etkisini minimum seviyede tutmuştur.

PANDEMİNİN BOYUTLARI VE NİTELİĞİ

Dünyada şimdiye kadar covid-19 tanısı pozitif çıkanların sayısı 1 milyon 300 bini geçmiş, ölenlerin sayısı da 70 bin civarında olup, her geçen gün de artmaktadır.

Bu virüsün bulaştığı ünlü kişiler arasında; İngiliz tahtının varisi Prens Charles, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock, Fransa Kültür Bakanı Franck Riester, İspanya kraliyet ailesinin bir prensesi, ABD'li aktör Tom Hanks'la eşi ve Arsenal Teknik Direktörü Mikel Arteta sayılabilir. Ama liste çok daha uzundur. Bu tablo kimsenin bundan kaçamayacağı hissini güçlendirmiş ve korkuyu çok daha üst seviyelere taşımıştır. Kara mizah da olsa birçok kişi, bu virüsün son derece adaletli bir virüs olduğunu ve zengin, fakir, siyasetçi veya normal vatandaş ayırımı yapmadığını ve tüm kesimlere eşit davrandığını ifade etmektedirler.

Dünya nadiren de olsa tarihte bundan daha öldürücü salgınlar da görmüştür ancak hem öldürücü olan, hem de bu kadar hızla yayılan böyle bir virüse ilk defa şahit olunmaktadır. Virüs birkaç hafta içerisinde tüm dünyaya yayılmıştır. Hükümetlerin harekete geçmekte sadece bir veya iki hafta tereddüt geçirip gecikmesinin; pandeminin kotrol altına alınmasını imkansız hale getirebildiği inanılmaz bir yayılma süratinden bahsediyoruz.

Dünyanın en büyük gücü olan ABD’nin bile, bu virüs karşısında ne kadar aciz kaldığını görmek korkutucudur. ABD Başkanı Donald Trump’ın işi önce önemsemeyerek vakit kaybetmesi salgının yayılmasını kolaylaştırdı. Bazı uzmanlara göre ABD, bu pandemiden en büyük kayıp veren ülkelerden biri olacak. Ancak bu virüsün sağlık sistemi çok zayıf olan örneğin Afrika ülkelerine yayılması halinde neler olabileceğini düşünmek ise dehşet vericidir.

Kıbrıs Türklerinin en büyük diasporasının bulunduğu Birleşik Krallık’tan da üzücü haberler gelmektedir. Başbakan Boris Johnson’un önce hastalığı ciddiye almaması, sonra da ne kadar tehlikeli olduğunu anlayıp harekete geçmekte geç kalması pandemi ile mücadelede kritik günlerin kaybedilmesinin ve kayıpların artmasının yolunu açmıştır. Şimdi kendisi de yoğun bakıma kaldırılmıştır. Bu ülkede yaşayan birçok Türk ve Kıbrıslı Türk arasında koronavirüsten kaybedilenler de artmaktadır. Bu da ayrıca derin bir üzüntü kaynağıdır.

Türkiye’de ise durum şöyledir: Birçok ülkeye göre daha önce harekete geçmiş ve korona ile mücadeleye başlamıştır. Bu Türkiye’nin avantajıdır ve şimdilik ölümler Avrupa’daki birçok ülkeye göre daha azdır. Ancak sayılar artmaktadır ve önümüzdeki birkaç hafta çok kritiktir. Türkiye son olarak bir taraftan sokağa çıkma yasaklarını sertleştirmiş, gereken tibbi cihazları ve gereçlerin üretimini artırmış, diğer taraftan da aşı ve ilaç konularında çalışmalarını hızlandırmıştır. Ülkenin birçok bölgesinde karantina uygulamaları vardır.

Her ülke bu virüse karşı mücadele edebilmek için tüm şehirleri hatta tüm ülke topraklarını karantina altına almaya, sokağa çıkma yasakları ilan etmeye ve insanları “sosyal izolasyon” –yani insanı insanlardan uzak tutmaya- çalışmaktadır. Bu şekilde, hastalığın yayılması kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Ana strateji; pandemi ile her türlü önlemle mücadele ederek insan ölümlerinin tepe (peak) noktasını aşağı çekerek zamana yaymak ve böylece sağlık sistemleri çökmeden bu salgınla mücadele edebilmektir. Ancak birçok ülkede bu başarılamamış ve hasta sayısı, sağlık sistemlerini çökertmeye başlamıştır. Peki bu pandemi ile mücadelede karşılaşılan esas sorunlar nedir

VİRÜSLE MÜCADELEDE ESAS SORUNLAR

Birinci sorun Korona virüsünün önceden bilinmesine rağmen bir Korona virüs çeşidi olan Covid-19’un yeni bir virüs olması ve hakkında çok şey bilinmemesidir. Bu nedenle, hastalık hakkında yapılan uyarılarda bazen değişimler kaçınılmaz olmakta ve bu da tüm dünyada halkı doğal olarak tereddüte ve güvensizliğe itmektedir. Ama bu böyle salgınlarda normaldir. Hastalığın hastalardan damlacık şeklinde büyük parçalardan mı yoksa daha küçük ve havada daha uzun süre kalabilen parçacıklardan mı yayıldığı tartışılmaktadır. İlaç ve aşı araştırmaları da henüz ciddi olarak sonuçlanmamıştır. Çin’den, Avrupa’dan ve ABD’den elde edilen tecrübeleri bir araya getirilerek virüsü tanımaya ve buna karşı etkili mücadele yapacak ilaçları ve aşıyı bulmaya çalışılmaktadır. Bu ise zaman almakta ve bu arada da insan kayıpları artmaktadır.

İkinci nokta, bazı ülkelerin sağlık sistemlerinin zayıf olması, bazılarının ise neoliberal politikalar sonucunda sağlık sistemlerini büyük ölçüde ihmal etmiş olmalarıdır. Bu nedenle sağlık sistemleri zaten uzun süre siyaset konusu yapılmış ve sağlığa ayrılan bütçeler çok azaltılmıştı. Hatta yapılan kesintiler birçok ülkede sağlık sistemlerini kırılma noktasına getirmişti. Pandemi işte tam da bu noktada vurdu.

ABD’de sağlık sistemi, esasen oldukça pahalı özel sigortalara dayanmaktadır. Eğer sigortanız varsa sağlık konusunda biraz güvendesiniz denebilirdi. Sigorta miktarları ise birçok Amerikalının ödeyebileceğinin çok üzerindedir. Sigortanız yoksa çok zor durumda kalırsınız. Yaklaşık 40 milyon Amerikalının ise hiç bir sigortası yoktur. Birleşik Krallık’ta birçok kişi gitikçe daha kötüye giden sağlık sisteminin sorumlusu olarak AB üyeliğini görmekteydi. Halk, Brexit’e her şeyden çok Ulusal Sağlık sistemine büyük miktar para aktarılacağı argumanı ile destek vermekteydi. Aynı şekilde Avrupa’da da sağlık sistemlerinin bütçeleri ekonomik sıkıntılar nedeniyle gittikçe daralmaktaydı. Avrupa’nın sosyal devlet projesi zaten zorlanmaktaydı. Bu şartlarda, pandemi daha da büyük kayıplar verdirmektedir.

Bir başka sorun da şudur: Bu süreçte görülmüştür ki, her ülkede tüm uyarılara rağmen birçok kişi; sokaklara çıkmakta, sosyal izolasyon veya mesafeye önem vermemekte ve salgının daha da yayılmasına neden olmaktadır. Bu da, her ülkedeki çabaları adeta torpillemektedir. Sonuçları da trajediye dönüşebilmektedir. Önceleri vatandaşlara yapılan nazik uyarılar sertleşmiş, sonra para cezaları verilmiş ve bazı ülkelerde askeri birliklere sokağa çıkanları vurma emri bile verilmeye başlanmıştır. Bu pandemide insanların en büyük düşmanının, durumun vahametini anlamayan veya anlamak istemeyen vatandaşlar olması oldukça düşündürücüdür. Görüntü odur ki, bu salgının önü alınamazsa her ülke; ciddi askeri tedbirler almaya başlayacak ve durum çok çirkinleşebilecektir. İnşallah bu duruma gelmeyiz.

Bir başka sorun ise, her ne kadar sağlık her şeyden önemli ise de ekonomik çarkları tümden durdurmak, kısa süre sonra devletlerin ekonomik gücünü paralize edip virüsle mücadeleyi de akamete uğratma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, tüm ülkeler bir ikilemle karşı karşıyadır. Her ülke adım adım giderek, belki tümden ülkeyi kapatmaya varmadan virüsün yayılmasını durdurmaya çalışmaktadır. Adım adım bir strateji ile, ekonomiye ağır darbe vurmadan bu iş halledilmeye çalışılmaktadır. Her ülke bir taraftan virüsle mücadele yürütürken, diğer taraftan ekonomiyi de en kısa sürede açmak için uygun zamanı beklemektedir.

BAZI SONUÇLAR

Dünya yüzyılda bir görülecek inanılmaz derecede tehlikeli bir pandemi ile karşı karşıyadır ve bu insan hayatının her yönünü etkilemektedir. Büyük insan kayıpları yanında bundan sonra bu trajedinin etkilerinin çok ciddi ve uzun dönemli olacağı endişeleri güçlüdür. İnsan kayıpları, savaştaki kayıplarla yarışmaktadır. Dünyanın en güçlü devletleri, kağıt kaplanlar gibi dökülmekte, ağır kayıplar vermekte ve çaresiz şekilde kıvranmaktadır.

Birinci nokta, pandemi ile mücadele Avrupa ve ABD’de iki üç haftaya kadar alınan önlemlerin ne kadar başarılı veya başarısız olduğu görülecektir. İnsan kayıplarındaki artış hızlarında bazı düşmeler görülmeye başlanmasına rağmen daha kötü senaryolar hala mükündür. Bu korkulan senaryodur.

İkinci nokta, pandemi için alınan her türlü önlem ve ülkeleri kapatma nedeni ile yakında global ekonomik kriz kaçınılmazdır. Bu krizle nasıl başedileceği ve bundan sonra nasıl bir ekonomik düzen kurulacağı ise şimdilik belirsizdir. Birçok gözlemci dünyadaki ve her ülkede gelir dağılımında zengin–fakir arasında yeni bir dağılım olmalı demektedir. Çünkü bu olmazsa, bu pandemi sonrası ekonomik çöküntüler ve sosyal çatışmalar; olayları çok daha büyük bir kaosa götürebilir.

Üçüncü olarak, devletlerin bundan sonra güvenlik ve tehdit değerlendirmelerinin başında salgın hastalıklar/pandemilerle mücadele de olacaktır. Ancak bu pandemi ve ekonomik sorunları aşmak için uluslararası işbirliğinin mi yoksa her ülkenin bencil politikalarının ve stratejik mücadelelerin mi ağır basacağı ciddi bir sorudur.