Türkiye’nin Londra eski büyükelçilerinden Korkmaz Haktanır’ı 14 Mayıs’ta kaybettik. Haktanır 1943’te Menemen’de doğmuş ve hariciyeci olmuştu. 2000-2002 arasında Londra büyükelçiliği yaptığı sırada sefire eşi Handan Haktanır ile birlikte Türkiye’yi temsil etmenin yanı sıra toplumun da birlik ve dirliği için çaba göstermişti.

Haktanır, dönemin başarılı başkonsolosu Erdoğan İşcan ile birlikte toplumda farklı amaçlarla kurulmuş 16 derneği 2002’de bir araya getirerek İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu’nu bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulmasını sağlamıştı. Haktanır kendisinden önceki büyükelçilerin yapmadığı bir şeyi de yapmış, toplumdaki bütün sanatçılara ve yazarlara büyükelçilik kapısını açmış, onlara manevi de olsa ciddi bir destek sunmuştu. Daha önce yalnızca işadamlarına açık olan büyükelçilik resepsiyonlarına ilk kez sanatçı ve yazarlar da davet edilir olmuştu.

Öte yandan arkeolog olan Sefire Handan Haktanır da 2002’de Britanya Türk Kadınları Derneği’nin BTKD kurulmasına öncülük etmişti. BTKD kısa bir süre sonra da Federation of International Women’s Associations in London (FIWAL) ile İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu çatısında yer aldı.

Haktanır, büyükelçilik yaptığı Londra’daki insan hakları ve sosyal hakların Türkiye’ye de taşınmasını isteyen demokrat bir hariciyeciydi. Tıpkı 1830’lardaki büyükelçi Mustafa Reşit Paşa gibi… Londra’daki tek mavi plakalı Türk olan Mustafa Reşit Paşa, Paris ve Londra’da edindiği görgü ve bilgilerin Mustafa Reşit Paşa’ya, yüzü batıya dönük bugünkü modern cumhuriyetin temellerine ilk tuğlaları koymasını sağladı” diyebiliriz.

Prof. Dr Mesut Şen’e göre; “Paşa’nın okuduğu ‘Gülhâne Hatt-ı Hümâyûnu’ ile başladığı kabul edilen Tanzimat hareketi, görünen yüzüyle, devlet işlerinde bozulan düzeni yeni baştan tesis etme amacındaydı. Ancak askerî, mülkî ve hukukî alanda hayata geçirilen reformlar, bir siyasî düzen değişikliğinden öteye geçmiş, Türk düşünce sisteminde de köklü bir değişmeye zemin hazırlamıştır.”

Büyükelçilerden söz açmışken araştırmalarımda rastladığım sosyalist Türk büyükelçiden de söz etmeliyim… 1952’de Türkiye’nin Londra Büyükelçisi olarak atanan Hüseyin Ragıp Baydur, 1955’te 65 yaşında yaşamını yitirince Birleşik Krallık tarafından devlet töreniyle Türkiye’ye uğurlanır. Büyükelçilik önünde yapılan törende Kraliyet atlarının çektiği top arabasıyla taşınan cenaze töreninde İskoç tulumu ve trampetlerin eşliğinde İrlanda Birliği görev yapar…

Gazeteci, hukukçu ve eski bakanlardan Dr. Reşit Galip’in ağabeyi olan Baydur sosyalist kimliği ile de tanınır.  Avusturya’da ilk gençlik yıllarında sosyalist çevreyle ilişki kurar. 1919’da İstanbul’da kurulan Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’na girer. Sol içerikli yazılar yazar. Türkiye’ye döndüğünde Ankara’ya gelerek Atatürk’ün çevresinde yer alır ve Matbuat Umum Müdürlüğü (Basın Yayın Genel Müdürlüğü) yapar. Bir süre sonra, günlük olarak çıkmaya başlayan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi başyazarlığına getirilir. II. Dünya Savaşı sırasında Moskova, Roma, Washington ve Londra büyükelçiliği görevinde bulunur.

Londra’daki 34 yıllık serüvenimde Türkiye’den son gelen temsilcilerin gideni arattığını söylersem “yapıcı bir eleştiri diye kabul edin lütfen” derim. Bazı temsilciler görevi dışında sayıp toplumu görmemezlikten geldi, bazıları toplumun yalnızca iktidar kanadını çok sevip kolladı, hatta diğer kanadı resepsiyon listesinden bile attı. Bazıları Federasyon başta olmak üzere derneklerin iç işlerine karışıp iktidar yanlısı üyeleri yönetime getirmek için kulis bile yaptı. İşte bazıları da Haktanır gibi toplumun birleştirmeye çalışarak iz bıraktı, toplumun her kesimince sevgi, saygıyla yad edildi…

Haktanır ailesine baş sağlığı diliyorum…