15 Temmuz gecesini, Türkiyeli herkes gibi ben de unutamıyorum. O gece yaşadıklarımı ve hissettiklerimi “Taş Mezar” isimli kitabımda yazmıştım.  Nerdeyse dokuz ay oldu, hala o geceki videoları açıp açıp izliyor ve aynı duyguları hissediyorum.

Büyük bir merhaleydi, Cenab-ı Hakk ucuz atlatmamızı sağladı. Kitapta kısa ve öz olarak anlattığım o “X” gününe elli yıldır hazırlanan tarihin gördüğü en enteresan örgütlerden Feto ve felsefesi Fetoizmi belki daha detaylı olarak bir kitapta anlatırım. Bu günkü yazımın konusu ‘Kontrollü Darbe.’

Şu Kılıçdaroğlu’nun anlattığı ya da her zamanki gibi tam anlatmayı beceremediği konu.

Uzun zamandır söylediğim bir sözdür, bir yerden mi duyup söyledim bilmiyorum ama hoşuma gider. ‘AK Partinin başına gelmiş en güzel şeydir Kılıçdaroğlu.’ AK Partinin siyasi başarısında rolü büyüktür. Bence Kılıçdaroğlu, siyasetten emekli olduğunda, AK Partililer özel bir şilt yaptırıp törenle ona vermeliler. Hak ediyor. Gayet başarılı.

Her açıdan hak ediyor. Adam en iddialı cümleyi bile en zayıf şekilde söylemeyi başarıyor. En önemli bilgiyi gaflarının arasında heba edip gidiyor. Habercilerin malzemecisi, toplumun neşe kaynağı.

Bunlardan bir tanesi de “Kontrollü Darbe” meselesi.

Ne çok tepki aldı değil mi?

Kılıçdaroğlu’nun ne düşündüğünü ve aslında neyi kastettiğini bilmiyorum, Kılıçdaroğlu bu, söyler ve geçer. Neyi kastettiğinin bir önemi yok.   

Ben kendi düşüncemi yazayım müsaadenizle.

Feto’nun bir darbe hazırlığı içinde olduğu 15 Temmuz 2016’dan en az iki yıl öncesinde, 2014 yılından beri konuşulan bir konuydu belli çevrelerde. 2016 yılına gelindiğinde de artık aleni konuşulmaya ve medyaya da yansımaya başlamıştı.

Fetoistlerin enteresan bir hastalığı vardır; kendilerini ne kadar gizleseler de, bu tarz sonradan hava atmalarına vesile olacak bilgileri olay gerçekleşmeden gizemli bir şekilde söylemeden edemezler. Bir nevi keramet izhar ederler.

“Bahar gelecek, Temmuz’da her şey bitecek” deyip duruyorlardı. Hatta tarih bile vereni duymuştum, ‘on altının on altısında bahar gelecek’ diyorlardı. Zaman gazetesinin darbeden 9 ay 10 gün önce yayınladığı o gülen bebek reklamı ve benzeri birçok reklam ve darbeden bir ay önce “bugün profesör olacağıma bir albay olsaydım” diyen o şapşal akademisyen gibilerin laflarıyla zaten bir şeylere hazırlandıkları malumdu.

Yapılanmaya en önem verdikleri kurumdu TSK.  

Ve 1 Kasım seçimlerinden sonra son çarelerinin bir darbe olduğu da ehlince malumdu. Ben bile tahmin edebiliyordum ki MİT’in ya da devletin üst düzey yöneticilerinin bu hazırlığı bilmemesi mümkün değildi.

Peki 15 Temmuz niye yaşandı? Devlet bunu niye önlemedi?

Gerçekleri bilemem ama tahminimi yazayım.

Son yıllarda, olmadan önce depremleri kontrollü bir şekilde yapıp, en az zararla atlatma çalışmaları yapılıyor bilim dünyasında. Fay hattında biriken enerjiyi, fay hattını kontrollü bir şekilde patlatıp önceden boşaltmayı deniyorlar. Böylelikle, fay hattında bilinmeyen, önceden tahmin edilemeyecek başka kırılmaları da test etmiş ve enerjisini boşaltmış olacaklar.

Bu kontrollü darbe meselesi de öyle. Yoksa, 2016’nın Türkiye’sinde bu sayıda manyak generaller grubunun ve subayın çıkıp darbe yapmaya teşebbüs edeceğini hayal etmek mümkün müydü?

Aklını, idrakini yitirmiş binlerce Feto’cu asker ve sivil buna hazırdı. Ancak asıl problem bunların en az yarısı istihbaratın bilgisi dışındaydı. Kendilerini çok iyi gizliyorlardı. Buna darbeye sırf hükümete düşmanlığından katılabilecek ve ne yapacakları önceden kestirilemeyen subaylar da eklenince 2016’nın bahar aylarında devletin istihbarat birimleri için bu durum büyük bir bilinmez isyan hazırlığıydı.

Ben olsam da aynı şeyi yapardım.

Binlerce kişi mi ölsün yoksa birkaç yüz şehitle mi temizleyelim bu büyük belayı? Böyle bir durumda halkın dışarı çıkacağını tahmin etmek mümkündü. Daha Cumhurbaşkanı CNN’de konuşmadan halk dışarı çıkmaya başlamıştı o gece.

Beklemediğimiz ve tahmin etmediğimiz bir zamanda gelecek bir darbeyle tüm devleti bu manyaklara mı teslim edelim yoksa kontrollü bir biçimde darbe yapmalarını mı sağlayalım? Sanırım ikincisi tercih edildi.

Cumhurbaşkanı’nın yanında gizlenebilen bir Feto’cu, darbe olmasaydı nasıl açığa çıkardı?

Baykal’ın kasetlerini çeken polisler ve akademisyenler darbe günü açığa çıkmasa nasıl bulunabilirdi?

Bylock programı darbeye hazırlık için kullanılmasaydı, binlerce gizlenmiş hain nasıl bulunabilirdi?

Beklemediğimiz bir anda beklemediğimiz bir şekilde darbe yapılsaydı ya da bir suikast timi aynı anda ülkeyi kaosa götürecek katliamlar yapsaydı, nasıl kalkardık bunun altından?

Ülke iç savaşa sürüklenseydi daha mı iyi olurdu?

Yani, bence, devletin varsa bir üst aklı, bu cuntayı o gün erkenden darbeye zorladı ve kendi kontrollerinde darbenin yapılmasını, hainlerin açığa çıkmasını sağladı.

Yani “ehveni şerri’ tercih etti üstte bir akıl.

Neticede kader, Rabbimizin planlamasıyla, bu şekilde tecelli etti.

Bugün, 15 Temmuz’a yeniden ve yeniden baktığımda bu ‘kontrollü darbenin’ çok akıllıca yapıldığını görebiliyorum.  Yani darbecilerin darbe yapmasına müsaade edildi ki içlerinde gizlenenler de çıksın açığa ve toptan temizlensinler.

O gece, İstanbul’a indikten sonra Cumhurbaşkanı’nın havalimanındaki konuşmasına bir bakın, bir de gezi olaylarındaki konuşmasına. Cumhurbaşkanı, gezi zamanı nasıl hırçın, sinirli ama darbe gecesi ne kadar rahat. Ve o gece söylediği sözleri de hatırlatayım size ; “Bu operasyona başladık, bunu tam manasıyla artık bitireceğiz, bugün bu iş başladı artık devamı gelecek. Bunların nasıl bir silahlı terör örgütü oldukları ortaya çıktı. Sonu iyi olacak.”

Ne diyor Cumhurbaşkanı; bu bir “operasyon.”

Operasyon plansız olur mu?

Ve hatta şunu söylemişti o gece, “Hainleri temizlememiz için bu darbe teşebbüsü Allah’ın bir lütfu bizim için.”

Cumhurbaşkanı bu darbeyi biliyordu ve en azından zihnen hazırdı. Yoksa onun karakteri böyle bir durumda hırçın olmasını gerektirirdi.

Sakın yanlış anlamayın dostlar. Darbe bir tiyatroydu demiyorum. Komik olur. Darbeye teşebbüs edildi. Binlerce asker ve sivil darbeye teşebbüs ettiler. Aylarca planladılar ve hatta kendilerince çok iyi planladılar. Eğer başarılı olsalardı büyük bir iç savaşa gidecektik. Bugün Suriye’den farkımız kalmayabilirdi. Belki şu an on binlerce insanımızın ölümünden söz ediyor olurduk. Yüzbinlerce insanımız göç etmek zorunda kalacaktı.

Ülkeyi güya kurtarmak için darbeye teşebbüs eden hainler, bizi topyekûn ne hallere düşüreceklerinin farkında olmayacak kadar da gafillerdi. 

Burada şu soru da sorulabilir; 2016 da ve böyle bir Türkiye’de darbeciler, yapacakları darbenin başarısız olacağını tahmin etmiyorlar mıydı? Ya da bu darbeyi destekleyen dış güçler bu darbenin başarısız olacağını hiç mi planlamadılar?

Ben darbeci general ve diğer sivil Fetocuların ciddi bir şapşallık içinde olduklarını düşündüğüm için onların bu durumu tahmin etmediklerini, kendi zaferlerini kesin olarak gördüklerini biliyorum. Onlara göre bu darbe, müjdesi yıllar öncesinden verilmiş bir “X” günüydü.

Peki ama, o ‘zeki’, her şeyi her durumu farklı yönlerden hesaplayan Türkiye düşmanları bu darbecileri niye destekledi?

O dış güçlerin yerine koyuyorum kendimi, düşünüyorum da görünürde her ihtimalde kazançlı çıkıyorlardı.

Birincisi darbe başarılı olsa, cunta, devleti tümüyle idare eder hale gelse 50 yıldır besledikleri büyüttükleri kukla ekip işin başına geçmiş olacaktı. ‘Ilımlı İslam’ ve büyük Ortadoğu projesinde önemli bir aşamayı geçmiş olacaklardı.

İkinci ihtimalde, darbe o gece için başarılı olsa ve sabah uyandığımızda devletin tepesindekiler ya yakalanmış ya da öldürülmüş olsa bile halk bunu kabullenemeyecekti. Özellikle hükümet yanlısı belli gruplar, silahlanıp askere karşı gelebilirdi. Hatta 15 Temmuz gecesi silahlı özel ekiplerin olduğunu da biliyoruz ama fazla açığa çıkmadılar askere karşı. Onlara ihtiyaç olsaydı daha da kanlı bir hal alabilirdi darbe. Çok şükür ki olmadı. İşte bu gruplar darbenin başarılı olması halinde örgütlü bir şekilde cuntaya isyan ederdi. Bu da iç savaş demekti.

Peki üçüncü ihtimali yani şu anki durumu hesaplamışlar mıdır o dış güçler? Aksi düşünülebilir mi?

Peki ama nasıl bir kazanç elde etmeyi planladılar bu üçüncü ihtimalde?

Ekonomi sarsıldı, askere olan güven azaldı, turizm gelirleri düştü vesaire vesaire denebilir ama bunların hiç birisi beni tam ikna etmiyor. Bunların dışında daha büyük başka bir kazanç planlamış olmalılar. Acaba ne?

Dilerim Allah’tan planları ellerine yüzlerine bulaşır.

Netice, bugüne kadar Ak Parti hükümetlerinin felsefesini eleştirmiş ve icraatlarının en az yarısını başarısız bulan ben, darbe gecesi her ne yaptılarsa başarılı olduklarını düşünüyorum. Tarihteki o geceye benzer büyük olaylarda bazen olayın kahramanları bile ne yaptıklarının farkında olmazlar. Kader sufle verir, onlar da oynarlar…

Darbe gecesi Türk-İslam tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak bu dönüm noktasını kendi lehimizde ilerletmek ilahi kurala göre yine bizim elimizde.

O da en kısa ifadesiyle toplumda güzel ahlakın galebe çalmasıyla olacak.

O gece dini ve vatanı için sokaklara çıkanlar emin olun tek bunun için çıktılar ve şehit oldular.

Ruhları şad olsun.

...