YASEMİN Çongar sabır ve tecrübe isteyen zor işi başardı ve Wikileaks belgelerinden Türkiye'yle ilgili ABD Elçiliği gizli yazışmalarını "Artık Sır Değil" adı altında bir kitapta yayınladı.
Kitabın çıktığını öğrenir öğrenmez hemen alıp büyük dikkatle okudum.
Elçiliğin dönemine göre önem verdiği konulardan ve o konular hakkında yapılan diplomat yorumlarından, vurgulardan Amerika merkezli komplo teorilerinin hemen hepsinin doğru olduğunu çıkardım.

BEYNİ FARKLI ÇALIŞTIRACAKSINIZ
Belgelerde hiçbir komplo açıkça söylenmiyor tabii ki, bu sonucu çıkarmak için satırların altını çizerek, komplo ihtimaline açık bir beyinle okuyacaksınız.
Ben buna komplo diyorum ama ABD sadece her büyük global gücün daima yaptığını yapıyor ve kendi uzun dönemli çıkarları için Ortadoğu bölgesini düzenlerken bu arada Türkiye'yle de ilişkilerine yeni yön veriyor.
Bunun adım adım nasıl gerçekleştirildiğini bu belgelerde görmeniz mümkün.
Kitabı bitirdikten sonra bugün bölgemizde neyin neden olduğu kafamda farklı bir boyut aldı. Amerika'nın bölgeye yönelik politikasının nasıl oluştuğunu ve bunun Türkiye ilişkilerini nasıl etkilediğini şimdi anlatacağım.
İsteyen buna "komplo teorisi" diyebilir tabii ama şunu unutmayın; dünyanın ve özellikle bölgemizin global güçler tarafından uzun vadeli planlar çerçevesinde kurgulandığı ve ülkelerle oynandığı da
reddedilemeyecek bir gerçektir.
Çok dikkatli bir okur olarak okuduklarımdan çıkardığım sonuç aşamalarla şudur:

SÜNNİ BAHARI
Amerika hayli önceden "Arap Baharı"nın geleceğini görmüş. Yani bunun Amerika'ya sürpriz ve spontane bir hareket olduğu yolundaki yorumlar yanlış.
Amerika dünyanın Arap Baharı diyeceği şeyi hem önceden görmüş hem de bunun aslında bir "Sünni Baharı" olacağını tespit etmiş.

BÖLGEYE YENİ POLİTİKA
Amerikan yönetimi bu tespiti yaptıktan sonra bu gelişmeye karşı durmanın imkânsız olduğunu ve otoriter yönetimlere destek vererek Sünni Baharı'nı engellemeye çalışmanın hem sonuç vermeyeceğini hem de Amerika'nın uzun vadeli çıkarlarını zedeleyeceğini düşünmeye başlamış.
Bu yeni düşünce biçimi nedeniyle 11 Eylül'den sonra Sünni hareketlere tedirgin yaklaşan Amerika, bundan böyle bölgedeki uzun vadeli çıkarlarını -koruyabilmek için Sünni Baharı'ndan sonra bunlarla uyumlu çalışma kararını aldı.

ILIMLI İSLAM ARAYIŞI
Bölgedeki Sünni hareketler memleketine göre farklılıklar gösteriyor. Amerika eğer bununla artık yaşayacak ve çalışacaksa bu hareketlerden en ılımlı olacak ve dünya sistemiyle çatışmayacak bir Sünni hareket aramaya başlıyor.
Amerika'nın sadece kendi çıkarlarını bölgede koruyacak değil ama daha da önemlisi bölgeye otoritesi ve yumuşak gücüyle düzen getirebilecek bir ülkeye ihtiyacı ortaya çıktı.
Global sistemle uyum içinde olup Batı'nın değerlerini de anlayan Müslüman bir ülke tanımına en net uyan ülke Türkiye'ydi Amerikan yönetimine göre.

ERGENEKON'LA MÜCADELE ABD DESTEKLİ
Sünni Baharı'ndan sonra bölgede güçlenecek Müslüman Kardeşler hareketiyle AKP hükümetinin bağlantı kurabilmesi ve ılımlı İslam ülkesi olarak bölgede lafını dinletebilmesi için Türkiye'deki derin devletin çökertilmesi gerekiyordu. (Kitapta derin devletle ilgili ayrı bölüm var.)
Bu karar da alındı ama bu aşama geçmişte yaşananlar nedeniyle daha zordu. Çünkü Türkiye'deki derin devlet yıllardır ABD destekli çalışmış ve birçok bağlantı kurulmuştu.
AKP'nin bu mücadelesinin başarılı olabilmesi için ilk önce bu bağlantıların bir bir ortadan kaldırılması gerekiyordu.

İŞE ASKERLERDEN BAŞLANDI
Washington'da muhabirlik yaparken devlet birimlerini ziyaret ettiğimde bana net ve açık söylenen şey şuydu: Hem Pentagon hem de Dışişleri Bakanlığındaki Türk masası yetkilileri bana "Bizim Ankara'da Genelkurmayla çok özel ilişkilerimiz, özel hattımız var" demişti.
Bu bana sürpriz gelmemişti ama meselenin bu kadar net ve açık ifade edilmesine doğrusu şaşırmıştım. Amerika derin devletle mücadele edecek AKP'nin elini rahatlatmak için askerle bu özel ilişkisini ve özel hattını ya kaldırdı ya da askıya aldı.
Ergenekon dosyası açıldı ve sonra olanlar malum...

AKP'NİN ELİ RAHATLADI
Derin devlet çökertilince ve askerin gölgesi kaldırılınca Türkiye'nin bölgede ılımlı İslam merkez devleti rolünü oynamasının önünde bir iç engel kalmadı.
Sünni Baharı'ndan sonra bölgede en güçlü olarak beliren İhvan hareketiyle AKP bağlantılarını güçlendirdi ve bu yüzden bahar hareketleri sürerken Başbakan Erdoğan'ın bölgeyi dolaşması Amerika tarafından desteklendi.

OYUN İYİ OYNANDI
Muhalefetin İran'a ve Suriye'ye yönelik politikaları bu çerçeve içinde oluşturuldu. Aksini söylemesine rağmen Türkiye'deki iktidar, bölgedeki oyununu iyi oynadı, yönünü iyi çizdi ve bölgede Amerika'yla işbirliği içinde büyük oyuncu oldu.
Global merkez ülkenin bölgede düzen sağlayıcı olarak bir bölgesel merkez güce ihtiyacı vardı ve bu rolü de Türkiye üstlendi.
Türkiye'nin İran'a ve Suriye'ye yönelik politikalarını bu çerçeveden bakıp değerlendirmek gerekiyor.
Global düzen koyucularla birlikte yeni yönler çizildi bölgede, yeni ittifaklar ortaya çıkarıldı ve Suriye'nin de artık üzeri çizildi. Şimdi kısa vadede olacaklar planlanıyor.
Ben CIA Başkanı'nın bu kısa vadede olacakları görüşmek için gelmiş olduğunu düşünüyorum.

(Haber Türk gazetesinden alınmıştır)