KKTC'deki memurların vatandaşı bıktıran ve çileden çıkaran davranışları, çalışma izni almak için karşılaşılan zorluklar ve aşağılama ile adamıza yüksek öğrenim için gelen öğrencilere yapılan kötü muamele ve davranış ile ilgili yazdığım 5 serilik yazıma gelen "Yorum"larda dile getirilen  çekilen zorluklar, çıkarılan engeller ve yapılan aşağılamalar gerçekten de çok üzücü.  

 

Bu son iki yazımda, gelen onlarca yorum yazısı arasından "ılımlı dilleri" nedeni ile seçtiğim bazı yazılar  yer alacaktır. İlgili daire müdürleri, dairelerin bağlı olduğu Bakanlıkların müsteşarları ile Bakanlarının bu yazılarda dile getirilen şikayetleri derhal inceletip, vatandaşın artık mağdur olmaması için gerekli düzenlemeleri yapmaları ve tedbirleri de ivedilikle almaları gerekmektedir.    

 

YSS: "Merhaba Ata hocam. Kıbrıs konusunda yazılarınız gerçekten Kıbrıs'ı yansıtıyor. Gerçekten orada bir sorumsuzluk örneği var. Bırakın memurları, 7 den 70 e hiçbir şekilde orada düzen  işlemiyor. Ben orada öğrenciydim. Öğrenci arkadaşlarım çok şikayetçi Kıbrıs'taki durumdan. Emin olun yüzde 90'ı memnun değil orada olmaktan. Bir keresinde başıma şöyle bir olay geldi. Türkiye'deydim. Tatilim bitti. Tekrar Kıbrıs'taki okuluma dönüyordum. Orada Ercan havaalanının ulaşım açısından sadece bir tane otobüs şirketi var. Devamlı onla gidip geliyordum. Fakat bir keresinde otobüste bavulum kayboldu. Bavulum emanetti. Otobüsten indiğimde şoför aynen şunu dedi: 'İşin Allah'a kalmış.' Neredeyse çıldıracaktım. Polisi aradım, 'sabah gelirsin bakarız' dedi. Gittiğimde polis arkadaşın biriyle otobüs şirketine gittik. Fakat hiçbir şey yapamadılar, ne polis ne de şirket yetkilileri. Yani işim gerçekten Allah'a kalmıştı. Polis "avukat tut istersen ama bir bavul için değmez" dedi. Gerisini size bırakıyorum."

 

Bu olay esas alınmalı ve vatandaşların haklarının korunması amaçlı otobüs şirketlerine taşıdıkları emtiaların kaybolması veya zarar görmesine karşı sigorta yaptırma zorunluluğu getirilmeli, aynen uçaklarda olduğu gibi. İnsan hakları konusunda gelişme ancak bu şekilde, vatandaşa zarar veren ihmalkarlıklara karşı vatandaşları koruyacak koşullar yaratılarak olabilir. 

 

MT: "Düzen yok, bir devlet politikası da yok, bunlar olmayınca beş yıllık, on yıllık ya da ABD gibi elli yıllık politikalar yapamıyorsunuz. Kısa vadede düşünülen politikaları da bir yada iki yıl sonra gelen bozuyor. Her bozguncu kendi bozanını yerleştiriyor; her yerleşen bozan; güç bende diyor. Hal böyle olunca olan vatandaşa oluyor, olan doğru dürüst bu memlekete girene çıkana oluyor. Kimi siyasi düşüncesini vatandaşın üzerinde deniyor, kimisi de egosunu tatmin ediyor; denetleme yok, bağlayıcı unsur yok cezai müeyyide yok. Müdür çıkıp balkondan araba sayıp ona göre şu gelmiş bu gelmemiş diye bir denetleme şekli dünyanın neresinde var? Hemen yorumlayıp Kıbrıs sorununa bağlamayın lütfen, bu senin iç sorunun........ Hocama da teşekkür ediyorum başkası bu konuya değinse pek ilgi çekmezdi kalın selametle; hocam ellerinizden öpüyorum."

 

MB: "Sizi yakından takip ediyorum öncelikle bu konuya değindiğiniz için size minnettarım. Geçen sene öz amca oğlu vefat etti genç yaşta. 16 yaşında oğlu var annesi rica etti Kıbrıs'a yolladı ben de evraklarını aldım, Mesleki Teknik Eğitime kaydını yaptırdım. Buna rağmen çalışma dairesi geldi bana 7 bin 800 TL ceza kesti. Bana 12 çalışanım var, hepsi sigortalı. Bir çırağım var o da kayıtlı. Beni hiç kaale almadılar, dinlemediler bile. Bugün İçişleri Bakanlığı'ndan aradılar Cuma gününe kadar deport  -Sınırdışı- olacak. Çok çaresizim. Bu çocuğu bilerek memlekete gönderirsek sigara ve kötü alışkanlıkları olacak. Bu kadar ağır bir ceza olur mu? Ne yaptı bu çocuk, annesinin günahı ne yoruldum artık."

 

MK: "Türkiye Cumhuriyeti tüm KKTC vatandaşlarına sorgusuz sualsiz vatandaşlık hakkı verdi. KKTC hükümetleri karşılığında değil kolaylaştırmak, 2011 yılında kimlikle girişi bile kaldırmak istedi. On binlerce insana hak ettiği halde ne vatandaşlık hakkı verdi ne de çalışma ve oturumda kolaylık tanıdı. Maalesef vatandaşına yapılan haksızlıklara göz yuman bir Elçilik var. T.C. elçiliği kendi vatandaşına dünyanın hiçbir medeni ülkesinde uygulanmayan çifte standardı, haksızlıkları, hukuksuzlukları görüyor olsaydı bu gün bunları konuşmazdık."

Bu yorumlardan alınacak ders ve yapılacak düzenleme, öğrencilerin ikamet izinlerinin kesinlikle Muhaceret dairesi ile Üniversite arasında yapılması gerektiği ve ikamet ile ilgili sorunlarda öğrencilerin tutuklanıp nezarethaneye atılmamaları olmalıdır. Hem ekonomimizin can damarı öğrenciler diyoruz, hem de onlara ikamet izni ile ilgili eza ediyoruz. KKTC gibi küçücük bir adada, bir yere kaçması mümkün değilken tutuklayıp nezarethaneye koymaya ne gerek var? Hadi tutuklandı; Katiller, caniler gibi elinden telefonu niye alınıyor, niye yardım almak amaçlı arkadaşlarına telefon etmesine izin verilmiyor? 

 

Ata ATUN

e-mail: [email protected]  veya  [email protected]

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.org 

Facebook: Ata Atun

1 Eylül 2014