Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) üniversite sektörünün yükselmesi ve öğrenci sayısının tahminlerin üzerine çıkması içten, dıştan birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, karalamalar başladı.

Şubat ayında BBC News’ten İvana isimli bir muhabir KKTC’deki Nijeryalılarla konuşarak onların şikayetlerini haberleştirmişti. Geçtiğimiz günlerde de KKTC’de 8 gün kalan birine diploma verildiği haberi servis edildi basına. YÖK’ün açıklamasından cımbızla çekilen bir bölüm haberleştirilerek, üniversitelerimizi itibarsızlaştırma sürecine destek verildi birilerince.

Şubat ayında yayımlanan röportajla ilgili bir yazı yazmadım zira geçtiğimiz yılın Şubatında yayımlanan “Nijeryalı cinayetinin sorumlusu sadece çocuklar mı” başlıklı yazımda röportajın cevabı vardı.

Ne var ki bu karalamaların basit bir tesadüf olmadığını düşünerek, BBC’deki baştan sona çelişkilerle dolu röportajı yanıtlamaya başlıyorum;

“Bu adada hayatta kalma mücadelesi veriyorsunuz" demiş 20'li yaşlardaki Nijeryalı öğrenci Lovli. Kimmiş bu Lovli? Lovli, daha iyi bir yaşam kurmak için kocasını ve iki çocuğunu geride bırakarak KKTC’ye “Öğrenci” adı altında gelen biri!

Lovli'nin buradaki yaşamı kendisine vaat edilen hayata uymamış!

Nijerya'daki kocasının bir arkadaşı Kuzey Kıbrıs'taki üniversiteler için acentelik yapıyormuş. Lovli'ye 1.500 dolar karşılığında eğitim görebileceği ve bir iş bulup ailesine para gönderebileceğini söylemiş.

Kuzey Kıbrıs'a geldiğinde, zar zor biriktirmiş olduğu ve eğitim masraflarını karşılayacağını umduğu para sadece ilk taksite yetmiş!

Nijerya'da bıraktığı ailesine gönderecek parası kalmadığı gibi geri dönecek bilet parası da bulamamış!

Röportaj tam anlamıyla akıl tutulması.

Birileri çıkmış, ‘eğitim’ için KKTC’ye gelen öğrencilerin neden yasadışı bir şekilde çalıştırılmadığının hesabını soruyor!

Öğrenci acentesinin yanlış bilgilendirmesi sorgulanabilecekken, Nijerya’dan öğrenci adı altında gelen kişilere neden öğrencilik dışında esneklik gösterilmediğini sorguluyor birileri.

Zimbabveli din adamının, Kuzey Kıbrıs'a gitmeyi planlayan öğrencilere yaptığı "Çocuğunuzu buraya gönderecekseniz sağlam bir bütçenizin olması gerekiyor. Onları cennet bir yeşil adaya gönderdiğinizi sanmayın" uyarısını başka bir yerinden anlayıp KKTC düşmanlığının arka planını oluşturmaya çalışan muhabire bu haberin neden yaptırıldığı şu sözlerden iyice anlaşılıyor: “Lovli, sadece Türkiye'nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs'taki 120 bin öğrenciden biri. 300 bin nüfuslu bir yer için kalabalık bir öğrenci nüfusu bu. (Neden rahatsız oldun diye sormak lazım!) Kıbrıs, Yunanistan'da iktidarda olan milliyetçilerin desteklediği askeri darbeye karşılık olarak 1974'te Türk ordusunun müdahalesi sonrası ikiye bölünmüş durumda. 1983'te bağımsızlığını ilan ettikten sonra Kuzey Kıbrıs'a uluslararası ambargo uygulanmaya başlandı. Ama ülke Türkiye'den destek alıyor. Bir de üniversite diplomalarının kabul görmemesi riski var.”

Gerçekten eğitim almak için KKTC’yi seçenleri tenzih ederek, Nijeryalıların neden KKTC’yi seçtiklerinin, daha açığı eğitim almak için değil, şaibeli-şaibesiz iş alanlarında çalışmak için adada bulunduklarının bu röportajdan iyice anlaşıldığını söylemeliyim. Ki, bundan 3 yıl kadar önce, Nijerya Büyükelçisi KKTC ziyaretinde Doğu Akdeniz Üniversitesi yetkililerine 500 kişilik öğrenci listesi vererek bizim yetkilileri uyarmıştı. Yaşam koşullarının DNA’larına savunmacı, agresif, saldırgan kodlar hediye ettiği bu gençlerin çeteleştiği ve KKTC'ye okumak amacıyla gelen Nijeryalı öğrencileri de rahatsız ettikleri de iddiadan çok öte. Nitekim birilerinin çıkıp  en basiti evde birbirlerini yaralama, camdan atma olmak üzere işledikleri suçlar hemen hergün gazetelerimizin üçüncü sayfalarında yer alan bu kişilere “siz eğitim için geldiyseniz eğitim alacaksınız. Dünyanın her yerinde bu böyledir” demek yerine, “ülkelerinden gelirken hayal ettikleri illegal koşulların sağlanmasında zorluk çıkarıldığı” temalı haberlerle KKTC’deki üniversiteleri sorgulaması akla ziyan…

**

Öte yandan, YÖK Tanıma ve Denklik İşleri Daire Başkanlığınca hazırlanan "Diploma ve Derece Denkliğinde Gelişmeler ve Zorluklar" konulu bilgilendirme broşürünün içinden seçilen "KKTC'de 28 gün kalan bir öğrenci 'özel eğitim' alanında tezli yüksek lisans, yine KKTC'de 9 gün eğitim alan başka bir öğrenci ise yüksek lisans diploması alarak YÖK'e denklik başvurusunda bulundu" ifadelerinin, KKTC kısmı öne çıkarılarak yayımlanmasının da artniyetli olduğunu düşünmemek imkansız. Yaklaşık 120 bin öğrencinin öğretim gördüğü bir ülkede iki öğrenciyle genelleme yapılmasının ardında çok farklı hesaplar olduğu kanaatindeyim. Mesela; Türkiye’deki özel üniversite sayılarının artmasıyla, oradaki üniversite sahiplerinin, öğrencileri KKTC’ye kaptırmama adına YÖK’e baskı yaptığı gibi… Bizdeki bazı üniversite sahiplerinin rakip olarak gördükleri bir üniversiteyi itibarsızlaştırma çalışmaları gibi… vs. vs.

KKTC’deki üniversiteleri sıkı sıkıya denetleyen,- şikayetimiz yok- kabul için gereksiz sayılabilecek birçok kural ekleyen YÖK, Türkiye’nin, buradaki üniversiteleri desteklemesinin altındaki ulvi nedeni bilecek kadar donanımlıdır diye düşünüyorum. Zira üniversiteleri itibarsızlaştırmak, gelecek öğrenciye ket vurmak, KKTC ekonomisine vurulacak en büyük darbe olur ki, bunu da, Kıbrıs’ın birleştirilmesi adına ekonomik argümanları kullananların dışında kimse istemez zannımca!