Avni (Özgürel) ile Pertev (Atasay), benim Ankara yıllarından kafamdaki A takımımdaydılar. Erkekçe Dergisi'ni kurarken, o A takımı listesini Ercan Arıklı'nın önüne koymuştum. O harika ekiple 3 ayda, 65 binden başlayıp, 151 bin satışa ulaşmıştık.

Avni aradı geçen hafta "Ağbi bizim film vizyona girdi" dedi.. Aylardır "Kırımlı" diye bir filmle uğraşıyorlardı, biliyordum.

Kalktım gittim.. İlk yarım saatinde utanmasam salonda, film oynarken telefonu açıp "Harikalar yaratmışsınız" diyecektim..

Bir çekimler vardı, inanmazsınız, İkinci Dünya Savaşı üzerine çekilmiş Amerikan filmlerine taş çıkartır.. Öyle bilgisayar falan değil.. Gerçek sahneler çekmişler..


Konu da müthiş.. Alman Orduları Rusya içlerine ilerlerken, Sovyetler, Kırım Türkleri'ni askere almışlar. Almanlar'a karşı cepheye sürmüşler. Başarılı baş oyuncu Murat Yıldırım, bu Kırım Türklerinden biri.. Aslında Sovyet işgalinde ezilen vatanı ve ulusu için savaşmak istiyor ama kader onu Rus subayı yapıyor. Almanlar esir alıyorlar Murat ve arkadaşlarını.. Esir kamplarında tam bir gestapo eziyeti içinde yaşarlarken, gerilemeye başlayan ve şiddetle askere ihtiyaç duyan

Almanlar, Kırım Türklerinden bir birlik yapıp Ruslara karşı savaşa sokma kararı veriyorlar. Kırım Türklerini motive etmek için de, "Sizi vatanınızı kurtarmaya yollayacağız" diyorlar.

Savaşın başında Rus askeri olan Kırımlılar, sonunda Alman Üniforması giyiyorlar.

Bundan çekici, çarpıcı konu olur mu?. Üstelik de tarihi gerçeklere dayanıyor.

Ne var ki senaryo, hem de Avni gibi bir ustaya rağmen, başlangıçtaki o müthiş çekimlerle oluşan tempoyu sürdüremiyor. Bence bir aşk öyküsü, fonda kalacakken, gereksizce öne geçiyor.

Film, vatanları uğruna, kurtuluş, özgürlük uğruna, ikisine de düşman oldukları iki düşman ordunun üniformalarını giymek zorunda kalan Kırımlı kahramanların değil, iki aşığın öyküsü olarak finale ulaşıyor.


O muhteşem, mutlak görülesi çekimler için Avni ve Pertev'i yürekten kutluyorum.. Ama "Harika" bir savaş filmi yapma fırsatını kaçırdıkları için de kızıyorum.

(Sabah'tan)