Özersay, "New York'a kalabalık ve güçlü bir şekilde gidiyoruz."dedi. Özersay, “Cenevre’ye göre daha iyi bir sonuç bekliyor ve bunun olması için çalışıyoruz. Daha önceki üçlü zirvelerde olduğu gibi bu kez de çok yoğun bir hazırlık dönemi geçirdik. New York’a Mülkiyet, Avrupa Birliği (AB), Yönetim ve Güç Paylaşımı ve diğer bazı konulardaki uzmanlarımızla birlikte gidiyoruz." şeklinde konuştu. 

“CENEVRE ERTESİ ÖNEMLİ İLERLEMELER OLDU” 

Özersay, Türk tarafının Cenevre’de harita ve rakam konusunu en sonra kalacak şekilde toprak başlığını da müzakere etmeyi kabul ederek önemli bir açılım yaptığını söyledi. Aynı toplantıda bir tür takvimin ortaya çıkmış olması ve Birleşmiş Milletler’in rolünün arttırılması yönündeki kararın da sürece önemli ölçüde katkı yaptığını belirten Özersay, Cenevre ertesinde yapılan yoğunlaştırılmış liderler seviyesindeki her görüşmede Kıbrıs Türk tarafının her başlık için farklı ve yaratıcı öneriler ortaya koyduğunu kaydetti. 

“AL-VER YAPMAYA ZORLADIK” 

Kudret Özersay, Kıbrıs Türk tarafının bu önerilerle muhataplarını al-ver yapmaya zorladığını ve bunun sonucunda hafife alınamayacak ilerlemeler elde edildiğini söyledi. Özersay şöyle devam etti: “Öte yandan belirli bir konuda iki taraf arasındaki mevcut farkın kapanması da konu bağlanamamış olsa bile tabi ki bir ilerlemedir. Tabi ki her iki taraf da bazı kritik konularda mevcut pozisyonlarını son aşamaya gelinceye dek esnetmeme eğilimi içerisinde olacaklardır. Yani bazı şeylerin nihai aşamaya gelmeden al/vere girmeyeceğini göz ardı edemezsiniz. Bir başka ifadeyle nihai aşamaya gelmeden tüm konuların çözümlenmesini beklemek zaten gerçekçi değildir. Bu nedenle bardağın dolu tarafını görmeli, buna yatırım yapmalıyız." 

“SIRADAN BİR ÜÇLÜ GÖRÜŞME DEĞİL” 

New York’ta yapılacak üçlü görüşmeye öncekilerden 4 katı fazla zaman ayrıldığına dikkat çeken Özersay, “Sanırım tüm bunlar New York toplantısının olağan bir üçlü görüşme olmadığını kendiliğinden göstermektedir” şeklinde konuştu. Özersay, şunları söyledi: “Yani bir başka ifadeyle New York görüşmesi birilerinin iddia ettiği gibi ara bölgedeki sıradan bir toplantı tabi ki olmayacaktır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri himayesinde üstelik Genel Sekreterin toplantının bir gün öncesinde kendi ekibiyle değerlendirme toplantıları yapacağı özel bir süreçtir. Tüm bu unsurlara baktığımızda sanırım kimse New York’tan herhangi bir sonuç çıkmayacak iddiasında bulunamaz. Aksi Birleşmiş Milletlerin tabi ki itibarını zedeler.” 

“FİKİR BABASI EROĞLU” 

Kudret Özersay, fikir babası Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu olan üçlü görüşmelerle birlikte Kıbrıs müzakerelerinin sadece Kıbrıs’ta sürdürülen yerel bir uğraş olmaktan çıkıp, uluslararası toplumun gündemine taşındığını kaydetti. Özersay, “BM Genel Sekreteri gibi bir Dünya liderinin zamanını ayırdığı uluslararası diplomasinin merkezi sayılan Cenevre ve New York gibi şehirlerde tartışılan bir düzeye çıkmıştır. Bakınız daha bir yıl dolmadan BM Genel Sekreteriyle dördüncü kez bir zirve toplantısı yapılmak üzeredir. BM Genel Sekreterinin bu süreci nasıl sahiplendiğini göstermesi açısından herkesin bunu iyice düşünmesi gerekir sanırım” dedi. 

“UMUTLANMAK İÇİN YETERLİ NEDEN VAR” 

Özel Temsilci Özersay, New York görüşmesinden umutlu olmak için ortada haklı nedenler bulunduğunu söyledi. Özersay “Böyle düşünüyor olmamızın arkasında yatan somut nedenler vardır. Kaldı ki bunların hiç biri olmasa dahi hedefimiz Kıbrıslı Türkleri mevcut belirsizlikten kurtarmak olduğuna göre kendi içinde tutarlı bir strateji çerçevesinde hareket etmemiz gerekir. Bu açıdan bakıldığında da New York görüşmesi sanıldığından daha önemlidir” şeklinde konuştu. 

Devam eden sürecin “Kıbrıslı bir süreç” olmasına rağmen sorunun uluslararası bir uyuşmazlık niteliğine sahip olduğuna dikkat çeken Özersay, “İşin, sadece Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlarda bitmediği, başka pek çok bölgesel ve uluslararası aktörün de dikkate alınmak zorunda olduğu, beğensek de beğenmesek de bir realitedir” dedi. 

“İKİ AYRI DEVLET” SUÇLAMASI BİLİNÇLİ OLARAK YAPILIYOR” 

Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Kudret Özersay, Rum tarafının “Kıbrıs Türk tarafı iki ayrı devlet istiyor, önerileri bu temelde” şeklindeki suçlamalarına da değinerek, Rum tarafının bu saplantısının yeni bir şey olmadığını ve uzun süredir devam ettiğini söyledi. Özersay “Üstelik daha önceki müzakere heyetinde yer alan birisi olarak şunu da söyleyeyim ki bu yeni bir suçlama da değil, yani Cumhurbaşkanımız sayın Eroğlu dönemiyle başlamış bir şey değil. Ben sayın Talat döneminde müzakere heyetindeyken gerek dış ilişkiler konusunda, gerekse FIR konularında ya da mesela denizcilik konularında ne istemişsek, Rum tarafı bizi ve sayın Talat’ı 'iki ayrı devlet' istediğimiz şeklinde suçlamıştı." ifadelerine yer verdi.