Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) tarafından düzenlenen ‘5. Enerji Zirvesi’ birbirinden önemli isimleri bir araya getirdi. Zirvede bir konuşma yapan Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız, ülkelerde zaman zaman enerjinin siyasete, zaman zaman da siyasetin enerjiye yük olduğu dönemlerin bulunduğunu söyledi. Hazırladıkları master planla yavru vatan KKTC için de bütün bu paradoksları çözmeye hazır olduklarını belirten Yıldız, TPAO'nun yaptığı anlaşma çerçevesinde de 2-3 ay içerisinde KKTC'de karada sondaja başlayacaklarını bildirdi.  Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘KAYNAKLAR KIBRIS’IN TAMAMININ HAKKI’

“Bütün hazırlıklarımızı tamamladık. 3 hafta kadar önce Kuzey Kıbrıs’taydık. Yaptığımız anlaşmayla teknik çalışmaları hazırlamış bulunuyoruz. Denizdeki aramalarımız da özellikle uluslararası hukuka aykırı olarak geliştirilen bütün çalışmalardan beri olacaktır. Ama bu bizim özellikle uluslararası hukuka uymayan çalışmalara karşılık vermeyeceğimiz anlamına gelmez. Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC ile beraber geliştireceği bir kısım projelerin olduğunu da söylemeliyim. Tabii ki bütün nerede kuyu açılırsa açılsın, nerede sondaj vuruluyor olursa olsun mutlaka Kıbrıs'ın tamamının hakkının olduğunu da söylemeliyiz.” 

‘İLK AŞAMADA ÜÇ BİN METREYE İNECEĞİZ’

Karadaki çalışmaların Gazimağusa’da başlayacağını belirten Yıldız konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Zannederim 2 ay içerisinde çalışmalarımız tamamlanır ve biz sondaja başlamış oluruz. Elimizde tabii ki jeolojik veriler var. İlk açacağımız kuyuda, yaklaşık 3 bin metreye ineceğiz ve 3 bin metre içerisinde tabi ki sondaj tamamlanmadan herhangi bir şeyin garantisi olmaz, petrol ve doğalgazın. 'Çıkartık, bulduk' gibi cümlelerin hiç bir geçerliliğinin olmadığını şimdiden söylemeliyim. Biz son derece ciddi bir iş yapıyoruz. Sondaj tamamlandıktan sonra bütün bu bilgiler yine bu tür platformlarda paylaşılır. Ama 'başladı, gaz geldi-petrol gitti' cümlelerinin bu çalışmalar sonuçlanıncaya kadar da herhangi bir geçerliliğinin olmadığını söylemeliyim.''  Açılacak kuyunun hem petrol hem doğalgaz amaçlı olacağını bildiren Taner Yıldız, ''Denizde açacağımız kuyular için de aslında bu bilgi taşıyacak. Jeolojik açıdan, bizim Gazimağusa'da yapacağımız bu sondajın deniz aramalarımız için de önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz'' dedi.

‘ARAMALARI SHELL DEĞİL TPAO YAPACAK’

Bakan Yıldız, bir soru üzerine Gazimağusa'da yapılacak aramanın Shell'e birlikte yapılmayacağını, TPAO'nun yapacağını, TPAO'nun Türkiye'de buna benzer, yaklaşık bin 100 tane kuyusu olduğunu belirterek, Shell'le yapılacak çalışmanın ise; Antalya açıklarında yapılacak derin deniz aramacılığıyla ilgili, dünyadaki seçkin deniz aramalarından biri olacağını söyledi.

SIRADA İSKENDERUN VE MERSİN VAR

Bununla yetinmeyeceklerini, Akdeniz'le ilgili çalışmaların İskenderun ve Mersin'de de yoğunlaşacağını kaydeden Yıldız, şöyle devam etti: “Bunu da ilk defa burada açıklıyorum; İskenderun ve Mersin için de ortaklık çalışmalarına dair duyurumuzu KKTC'den yapmış oluyoruz. Tabii ki orada da bir takvimimiz var, o takvim devam edecek.''

‘SHELL İLE YAPILAN ANLAŞMA FARKLI’

Yıldız, başka bir soru üzerine, Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması konusunda KKTC ile yapılan anlaşma ile Shell'le yapılan anlaşmanın içeriğinin farklı olduğuna işaret ederek, Shell'le yapılan anlaşmanın şu anki kapsamının, Antalya bölgesindeki arama için olduğunu, anlaşmanın kapsamının daha sonra genişletilebileceğini belirtti. Bir yanlış anlaşmayı da düzeltmek istediğini belirten Yıldız, Türkiye'nin elindeki sismik verilerin, Rumlar sondaja başladıktan sonra ulaşılan veriler olmadığını, Türkiye'nin yıllardır 2 ve 3 boyutlu sismik aramalar yaptığını kaydetti. Yıldız, 18 bin kilometre civarında 3 boyutlu, yaklaşık 60 bin kilometrekare civarında da 2 boyutlu sismik aramaların ellerinde olduğunu ifade ederek, ''Bunları ortaklık yaptığımız, Shell gibi firmalarla paylaşıyoruz, onların aramalarını hızlandırmaları açısından, sondaja bir an önce başlayabiliyor olmaları açısından. Dolayısıyla, bizim KKTC ile farklı sahalarımız vardır, müşterek sahalarımız vardır. Shell'le yapılan, öncelikle Türkiye ile alakalalı sınırlar içerisinde yapılacaktır'' diye konuştu.

‘ENERJİ VE KAYNAKLAR BİR SAVAŞ GEREKÇESİ DEĞİL’

Bakan Yıldız, ''İsrail'in sondaj çalışmalarının illegal olduğuna'' yönelik geçmiş açıklamasıyla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:''Uluslararası hukuka uygun olmayan ve münhasır ekonomik saha sınırları belirlenmemiş, netleşmemiş sahaların, biz, hukuka uygun olmadığını söyledik. İster burada İsrail çalışsın, isterse bir başka ülke çalışsın. Bu yalnızca bu bölgeye de has değildir. Farklı bölgelerdeki münhasır ekonomik sahalar için de bu geçerlidir. Burada, Sayın Başbakanımız çok net bir çözüm yolu önerdi: Bu çalışmaların durdurulmaması halinde mutlaka adanın tamamıyla alakalı, bütün halklarının faydalanacağı veya yararlanacağı adilane ve eşit bir paylaşımla ancak bunun çözülebileceği söylendi. Biz ikincisinin olmasını ümit ederiz. Enerji kalemlerini, petrol ve doğalgazı dünyada bir savaşın gerekçesi olarak değil, özellikle komşularımıza barışın bir gerekçesi olarak ortaya koymamız lazım. Bu aslında büyüyen, gelişen ve değişen Türkiye'nin de dünyaya vereceği en önemli mesajlardan bir tanesi olacaktır.''

‘ASLA YALNIZ KALMAYACAKSINIZ’

Zirve’nin bir diğer konuğu olan isim, Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden de Sorumlu Bakan Beşir Atalay da Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs'ın her açıdan daha güçlü, daha kararlı bir şekilde yoluna yürümesi için daima yanında olduklarını, bundan sonra da daima yanında olacaklarını belirtti. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın şu anda bölgesinde, adeta bu kadar sorunlu ekonomik hayatın yürüdüğü bir bölgede istikrar adası olduğunu söyleyen Atalay, ''Bu kolay bir şey değil. Hem büyümesi sürüyor Türkiye'nin ve KKTC'nin. Hem ekonomik olarak güçlenmesi devam ediyor, birbirleriyle de çok yakın yardımlaşma içinde...'' dedi. Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs'ın her açıdan daha güçlü, daha kararlı bir şekilde yoluna devam etmesi için daima yanında olduklarını, bundan sonra da daima yanında olacaklarını belirten Atalay, ''KKTC asla yalnız kalmayacak ve biz hem ekonomik açıdan kalkınmasında hem de siyasi açıdan geleceğe emin adımlarla yürümesinde Kuzey Kıbrıs'ın daima yanındayız. Bunu da bir kez daha belirtmek istiyorum'' dedi.

BAŞKA BİR AYRI KUTU: ‘300 MW’LIK ENERJİ NAKLİ FİYATI DÜŞÜRÜR’

Zirve’de konuşan Başbakan İrsen Küçük de böylesi bir zirvenin ülkemizde yapılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.  Ülkelerde kalkınmadan bahsedebilmek için enerji ve su faktörlerini göz ardı etmemek gerektiğini kaydeden Başbakan Küçük, bu her iki imkanın olduğu ülkelerde maliyetlerin ucuzladığını ve kalkınmanın süratlendiğine dikkat çekti. Her iki konuda da Türkiye ile yaptıkları çalışmalar çerçevesinde önemli ilerlemeler kaydettiklerini anlatan Küçük, kısa bir süre önce Anamur'dan ülkemize su getirilmesi için önemli bir baraj inşaatı çalışmasının başlatıldığını hatırlattı.  KKTC'nin enerji konusunda tamamen dışa bağımlı olduğunu, bu nedenle maliyetlerin yüksek olduğunu kaydeden İrsen Küçük, Anavatandan 300 Megavatlık (MW) bir enerjinin de naklinin kurulması halinde ülkede enerji fiyatlarının düşeceğini ve ülkenin daha istikrarlı bir enerjiye kavuşacağını bildirdi.

‘AKDENİZ HAVZASI ÖNEMLİ BİR OYUNCU OLDU’

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da zirvede yaptığı konuşmada OSB'lere elektrik konusunda verilen üretim, temin ve dağıtım yetkisinin, doğalgaz alanında da verilmesi gerektiğini bildirdi. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit Fındıklı ise dünyadaki siyasal şekillenmelerin tamamının temelinde incelendiğinde enerjiyle alakalı olarak şekillendiğinin görüleceğini söyledi. Türkiye ve ülkemiz arasında imzalanan  yeni anlaşmalar ile hem gaz hem de petrol konusunda Akdeniz havzasında çok önemli bir oyuncu olduğunu göstermek durumunda olduğunu kaydeden Fındıklı, ''Son gelişmelerden dolayı ben devletimizi tebrik ediyorum, kutluyorum'' dedi. OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Özdebir, her yıl düzenlenen zirvenin bu yıl ülkemizde düzenlenmesinin sebebini, son aylarda Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler olarak gösterdi.  Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de fiili bir durum yaratarak  doğalgaz sondaj çalışmalarına başlamasının, KKTC'nin ve Türkiye'nin haklarını ihlal etmeye yönelik olduğunu söyleyen Özdebir, bu hamlenin cevapsız kalmasının mümkün olmadığını vurguladı. Özdebir; “Bizde OSBÜK olarak bu konuda hem kamuoyu hassasiyetini artırmak hem de KKTC'nin ve hükümetimizin yanında olduğumuzu göstermek için bu yılın enerji zirvesini burada, Girne'de yapmaya karar verdik'' diye konuştu.

DİĞER BİR AYRI KUTU: ‘TOPRAKLARIMIZDA BULUNACAK BİR KAYNAK ELİMİZİ GÜÇLENDİRİR’

Zirvede bir diğer konuşmayı da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yaptı. Türkiye ile imzalanan Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması ile TPAO’ya arama ruhsatı verildiğini hatırlatan Eroğlu; “Şimdi memnuniyetle görüyoruz ki sismik araştırma olayının ötesine geçme noktasındayız. Bu da bizi hem memnun etmekte hm de kendi petrolümüzü bulacağız şeklinde umutlandırmakta”dedi. Ekonomin güçlenmesinin müzakerelerde ellerini de güçlendireceğini ifade eden Eroğlu, "Toprağımızda bulunacak bir petrol, ekonomimizin istikrara kavuşması ve güçlenmesi elbette müzakere masasında bizim elimizi daha da güçlendirecektir" diye konuştu.

’37 YIL SONRA RUM YÖNETİMİ’NE ENERJİ SATIYORUZ’

Ülkenin çok sancılı bir sürecin ardından Türkiye’nin desteği ile kendi elektrik santralini kurduğunu hatırlatan Eroğlu, gelinen aşamada ülkenin kendi enerji ihtiyacını karşılamasının da ötesinde Rum Yönetimi’ne enerji satıyor olmasının çok önemli bir nokta olduğunu belirtti.  Rumların KKTC'den elektrik almasına Kilise'nin karşı çıktığına da işaret eden Derviş Eroğlu, ülkede şu an en önemli konulardan bir tanesinin elektrik enerjisi fiyatları olduğuna işaret ederek, bundan sonraki süreçte bu enerjinin daha ucuza üretilmesi ve dağıtılmasının düşünülmesi ve ekonomik refahın artış yollarının aranması gerektiğini kaydetti.

‘UMARIM KIBRIS ADASI BİR ENERJİ PROBLEMİNİN ORTASINDA KALMAZ’: Müzakerelerin devam ettiği bir ortamda Türk tarafının uyarılarına rağmen Akdeniz’de sondaja başlayan Rum Kesimi’nin tutumunun yanlış olduğunu da belirten Eroğlu; “Bütün bu yaşananlar ve Rum kesiminin tutumu, halihazırda çok karışık olan bazı Ortadoğu ülkelerini Kıbrıs Adası'nı da içine alacak şekilde siyasi bir karmaşanın içerisine çekme potansiyeli taşımaktadır. Bizler, bu riski görüp gerekli uyarıları yapmakta ve gerekli adımları atmaktayız. Umarım bu riskler gerçekleşmez ve gelecekte Kıbrıs Adası kendini karmaşık bir enerji probleminin ortasında bulmaz" dedi.

KARA SONDAJININ MALİYETİ 8-10MİLYON DOLAR

 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Mehmet Uysal da yaptığı konuşmada Koca Piri Reis gemisi ile Akdeniz'de çok önemli bir çalışma yapıldığını belirterek, 3 boyutlu sismiklerin tamamlanmasının ardından sondaj safhasına geleceklerini umut ettiklerini söyledi. KKTC'nin kara kısmında önümüzdeki birkaç ay içerisinde sondaja başlamayı düşündüklerini de kaydeden Mehmet Uysal, ''Kara sondajları 8-10 milyon dolarlık sondajlardır, deniz sondajlarında ise ortalama 250 milyon dolara varan maliyetler söz konusudur'' dedi.