Ülkede eleştirilen yapıların baş mimarının Cumhurbaşkanı Eroğlu olduğunu söyleyen Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu, Eroğlu’nun yıllarca Denktaş’tan şikayet ettiği her şeyin iki mislisini hükümete yaptığını kaydetti. Başbakan İrsen Küçük’ün ülke için tehlike arz eden bir kişi olmadığını da sözlerine ekleyen Ertuğruloğlu, Ahmet Kaşif’in ise UBP Başkanı olabileceğine inanmadığına vurgu yaptı. İşte Hasan Hastürer’le Bugün ve Son Nokta Programı’ndan öne çıkan detaylar şu şekilde....

‘GANİMET PAYLAŞIMI’
“Maalesef Kıbrıs Türk halkının bütün katmanlarında birbirimizi hazmedememe ve biz değil “ben” psikolojisinin ön plana çıktığı bir ortamda devam ediyoruz. Ve bu doğru bir yol değil elbette ki. Kıbrıs Türk halkını özgürlüğe kavuşturan 74 harekatının sonrasında bu çok kaba tabirle “ganimet paylaşımı” sürecinde siyasetin ganimet paylaşımında kişisel ve partisel çıkar sağlama adına 74 sonrası dönemi doğru yönetememesinden dolayı sorunlar çıktı ortaya. Haksız uygulamalar insanları birbirine düşürdü ve kimse şükretmek yerine “niye o benden daha fazla aldı” düşüncesine girdi. Siyaset de bunu bilinçli bir şekilde böyle yaptı. Biz müsaade ettik haksız paylaşıma. Hala daha bugün hakkını alamamış vatandaşlar var. Bunun sorumlusu bana göre siyasettir. Vatandaş da buna kendini kaptırdı ve bu yanlış uygulamaların sahiplerini yıllarca seçti. “

‘GÜNÜBİRLİK POLİTİKA’
“Düzelmeyi istemeyenler bilinçli bir şekilde topluma enjekte ediyor senaryoları. AK Parti ile Ankara farklı bir Ankara oldu. O Ankara, benim UBP Başkanlığı yıllarımda da o zamandan mali disiplin sağlamanız lazım diye sürekli telkinlerde bulunuyordu kibarca. Şimdiki iktidara da yapılıyor. Biz tamam dedik orada ve yaptığımız bildiğimiz havayı okumaya devam ettik. Ankara’nın istemediği politikaları uygulamaya devam ettirdik. Burada ortaya bir vizyon koyarak, mali disiplini sağlama yönünde devletin yükünü hafifletmeye yönelik özel sektör ne kadar güçlü ise devlet o kadar güçlü olur düşüncesini hayata geçirecek bir vizyon ortaya koymadık. Bütün bunları düzeltecek bir vizyon ortaya koyma becerisini burası hiçbir zaman göstermedi. Günübirlik politikalarla partisini avantajlı kılacak politikaları gündemde tutmaya devam ettik. Ankara mecburdur zihniyeti var burada. “Biz burada istediğimiz sorumsuzluğu gösterelim, Ankara mecburdur parayı verecek” düşüncesi var. Ankara, hiçbir zaman Kıbrıs Türkü’nü arka plana atmadı ancak Ankara artık hesap soran bir Ankara’dır. Artık aramızdaki hesaplaşmaları son vermemizi isteyen bir Ankara’dır. Sen kararlılığı gösteremiyorsan mecburen birileri çıkar der ki “bunu öyle değil şöyle yapın”. Sonra bunu üstlenen yapı da sendikanın adını kullanarak Ankara egemenliğimize müdahale ediyor havasına sokuyor herkesi. Ve Kıbrıslı-Türkiyeli ayrımcılığına sokan çok tehlikeli bir yola giriliyor. Bunun faydası kime?”

‘EROĞLU İLE İLİŞKİLER’
“UBP’nin arzu ettiğimiz bir parti ortamında olduğunu iddia etmek mümkün değil. Ama bugün Ertuğruloğlu haksız bir şekilde uzaklaştırıldığı partiye geri dönmüşse kendini o partiden uzaklaştıran ekibin artık partiye hükmedemediğinin göstergesidir. Kaşif’le kişisel olarak hiçbir zaman çekişmem olmadı. Ama Kaşif’in kendisini başka yerlere DEP merkezine kullandırıyor olmasını da bir türlü anlayamıyorum. 2 sene önce ne olduğunu bütün memleket biliyor. Kaşif’le Eroğlu’nun ne kadar ters düştüğünü herkes biliyor. O kurultayda Eroğlu ve ekibinin bütün delegeyi arayarak neler yaptığını da herkes biliyor. İki sene sonra, Kaşif bir anda o yapının içerisinde Eroğlu’nun eski dünürü ile parti toplantılarında birlikte el kaldırıyorsa bu işte bir tuhaflık var. Bunun nedeni de tam olarak bilinmiyor. Eroğlu’nun Kaşif’i ve ailesini veya Kaşif’in de Eroğlu’nu ve ailesini sevmediğini herkes biliyor. Kaşif kendisini neden figüran olarak kullandırıyor. Ne isterse iddia edilsin ben Kaşif’in UBP Başkanı olacağına inanmıyorum.Eroğlu ile ilişkileri nasıl gelişir. UBP için büyük bir darbe olur bana göre. UBP’nin bu DEP ile hesaplaşması bir noktada netleşmesi lazım. O yüzden UBP’nin UBP olması, DEP’leşmemesi için bu mücadeleye tekrardan girdim parti içinde. Kimseyle kişisel bir problemim yok.”

‘KİMSE KİMSENİN ADAMI OLMASIN’
“Eroğlu’nun siyaset yönetiminden dolayı karşıtlıklarımız oluyor. Hep beraber eleştirdiğimiz yapının başlıca mimarlarından belki de esas mimarlarındandır kendisi. Denktaş’tan yıllarca şikayet etti Eroğlu, bugün Eroğlu, Denktaş’ın yaptığının bin mislisini yapıyor hükümete ve partiye. İrsen Küçük kimsenin aklına gelemeyecek ilişkileri olan, tahmin etmediğiniz kişilerle çıkar ilişkisi olan bir yapıda değil. Hanedan kurma gibi bir düşüncesi de yok. İrsen Bey, sonuçta belli bir yaşa gelmiş belli bir dönemin siyasetçisidir. Diğer taraf gibi ülke için tehlike arzeden bir kişi de değil bana göre. Benim için esas olan adamcı olmak değil zaten. Kimse kimsenin adamı olmasın, kimse kimseyi körü körüne desteklemesin. Bir vizyon olmalı ülke için. Bu ülkeyi çocuklarımıza, torunlarımıza nasıl teslim edeceğiz?”

UBP’YE GEÇİŞ
“UBP’de tabanla hiçbir zaman problemim yoktu zaten. Ancak parti içerisindeki DEP boyutu tabiiki de tepki gösterdi.İlçe Başkanı ile de bir problemim olmadı. Ne kadar sevindiğini söyledi. Kendisi ile ailece geçmişten de kalmış bir ilişkimiz vardı. DGP’den 2 arkadaşımız da istifa etmişti zaten. Geri kalan arkadaşlarla UBP’de toplandık oy birliği içerisinde bu kararı aldık. Umarım ülke için, Kıbrıs Türk halkının geleceği için hayırlısı bu olacaktır.”


“Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk Siyasal yaşamında kendi duruşunu çok rahat sergileyen bir siyasi aktör. Kıbrıs Türkü’nün geçmişini yaşayarak biliyorum, 1970’lerden itibaren daha net algıladım. 1973’ten sonra siyaseti yaşadım. Hem yaşadıklarım hem dinlediklerim var. Kıbrıs Türkü’nün hareketli siyasal geçmişi biliniyor. Ertuğruloğlu da UBP’de siyasete başladı. Kendi duruşunu ortaya koydu 2000 yılında Denktaş ile Eroğlu’nun cumhurbaşkanlık yarışı döneminde Eroğlu ile yolları biraz ayrıldı. Halbuki Eroğlu’nun başbakanlık döneminde müsteşarlığını da yaptı. “Parti içi iktidarın parçası değilim” demişti 3-4 yıl önce. O gün bugündür UBP ile yolların ayrılması söz konusu oldu. Demokrasi ve Güven Partisi kuruldu, ve kuruluş aşamasında kaldı. UBP’de konular yaşanırken, Tahsin Ertuğruloğlu UBP’li olduğunu söyledi. Ancak Cumhurbaşkanı Eroğlu’na karşı muhalefet duruşunu sergiledi. 2012 yılında partisi DGP, UBP’ye katıldı. Sonuç itibariyle Ertuğruloğlu, UBP’ye geri döndü. Ertuğruloğlu’nun UBP’ye dönüşüne karşı çıkmam, benim için seçilmişlerin hareketinde temel kriter genel seçimlerdir. Ve cumhuriyet meclisinin iradesi en son gelen seçimle olduğu için o iradenin bozulmaması da demokratik bir görevdir. Yani Ertuğruloğlu UBP’den seçilmişti. Partiler aldıkları oya göre milletvekili sayısını elde eder, o koltuklara kimlerin oturacağı ise hesaplamalarla yapılır. Seçilenler arasındayım denilmesi daha doğrudur....”

(Star Kıbrıs)