Hasan Erçakıca’nın BRT için hazırlayıp sunduğu “Düşünce Fırtınası” isimli programa konuk olan Cumhurbaşkanı, şöyle dedi;

“Dediğim gibi bu tarihi bir olaydır. Çünkü bundan sonra Güney’e gidecek olan bir çok devlet adamı da KKTC’ye geçmek istediği taktirde Rumlar, ‘geçemezsin’ diyemeyecekler. Özellikle Rum basınında, ziyaretle ilgili çeşitli yazılar yazılmıştır.Kuzey’e geçişini bile engellemeye çalıştılar. Ama Biden Kıbrıs’a gelirken, müzakere masasında iki taraf olduğunu bilerek geldi. Dolayısıyla iki liderle de görüşülmesi gerektiğini ve her iki tarafın da görüşlerini dinlemek istedi. Kendisi bunu yapmıştır. Görüşmeyle ilgili tutanakları ilgili makamlara gönderdik. Bu tutanaklara bakıldığı zaman, Rum liderliğinin daha önce mutabakata vardığımız yakınlaşmaları reddetme gayreti içerisinde olduğu görülecektir. Doğalgazın ortaklarından biri de bizim olduğumuzu ve bu konuda ABD’den anlayış ve destek istediğimizi söyledik. Zaten Rum tarafı da bizim hakkımız olduğunu reddetmiyor. Bir anlaşma olduktan sonra elde edilecek gelirden pay alacağımızı söylemiştir. Maraş konusunu söyledim zaten. Biden’ın bizimle yaptığı görüşmelerde güven artırıcı önlemlerden konuşulmuştur ama Maraş konusu açılmamıştır. Bizimle çok samimi bir ortamda görüştü. Her ne kadar gelişinde siyah gözlük taktığı eleştiri konusu olsa bile Sayın Biden aracından indiği andan itibaren kendisiyle toka ettik ve görüştük. Kendisinin zırhlı bir aracı vardı. Kameralar da zırhlı aracın arkasında kaldı ve sanki kendisiyle toka etmemişim gibi gösterildi. Benim makamıma gelen biriyle toka etmemem, ya da bana gelen birinin benimle toka etmemesi çok büyük ayıp olurdu.”

 

“BİDEN’IN PROTOKOL KAPISINDAN GEÇEREK BİZİMLE GÖRÜŞMESİ ÖNEMLİ”

 

“Basının beklediği, kapı önünde durup el sıkışmamızı bekliyordu. Ama Sayın Biden böyle bir tercihte bulunmadı. Ben zorla adamın elini sıkacak değildim” diyen Eroğlu, önemli noktanın; Biden’in Cumhurbaşkanlığının Protokol Kapısı’ndan içeri girerek toplantı yapması olduğunu söyledi.

Toplantının samimi geçtiğini ve Biden’in anlayışlı davrandığına dikkat çeken Eroğlu şöyle devam etti:

 

“BANA GÖRE ÇOK ANLAMLI VE ÖNEMLİYDİ”

 

“Söylememiz gereken her şeyi 1 saatlik toplantında kendisine aktardık. O da bize kendi görüşlerini aktarmıştır. Tekrar ediyorum. Bana göre çok anlamlı ve verimli bir toplantı olmuştur. İlk defa Cumhurbaşkanı olarak benim ve ekibim tarafından kendisine Kıbrıs gerçeğini ve Kıbrıs Türk halkının haklı davası anlatılmıştır. Dolayısıyla bundan memnun olmamak mümkün değildir. Bunu istismar etmeye kalkmanın da bir manası yoktur. Çünkü, kendisinin KKTC’ye geçmemesi için Rum tarafının verdiği mücadeleyi hepimiz biliyoruz. Buna rağmen gelip bizimle görüşmüşse, detaylar üzerinde yorum yapmaya gerek yoktur.”


“MARAŞI VERİN, VERMENİZ GEREKİR GİBİ BİR İFADESİ OLMADI”

 

Cumhurbaşkanı, “Bu ziyaretin sonuçları bakımından baktığımız zaman, Maraş konusu gündeme gelecekti. Beklenti bu yöndeydi. Sayın Obama’nın, 11 Şubat’tan sonra ortak açıklama yapılmasıyla beraber Maraş’a bir atıfta bulunması söz konusudur. O günden beridir ABD’nin Maraş konusunda ısrarcı olduğu  var sayılmaktadır” yönündeki bir soruya ise “Bizimle yapılan toplantıda Maraş konusu açılmadı” dedi.

Kıbrıs Türk tarafının görüşme esnasında konuları ve düşünceleri gündeme getirdiğini ifade eden Eroğlu, Biden’in ‘Maraş’ı vereceksiniz. Vermeniz gerekir’ gibi bir ifadesinin bulunmadığını söyledi.

Eroğlu açıklamalarına şu şekilde devam etti:

 

“BİDEN GELMEDEN ÖNCE MARAŞ KONUSU KAPANMIŞTI”

 

                “Akşam yenilen yemekte, Maraş konusunu Anastasiadis gündeme getirdi. Biz açık ve net bir şekilde o konudaki görüşlerimizi ortaya koyduk. Çünkü Maraş konusunu, Sayın Biden gelmeden önce ABD Büyükelçiliği tarafından bize getirilmişti. Biz büyükelçiye düşüncelerimizi ortaya koyduk. Bu düşüncelerimizi alıp Anastasiadis’e gitti. Dolayısıyla Sayın Biden gelmeden önce Maraş konusu kapanmıştı. Büyükelçi, bu konuda biz uzlaşının mümkün olmadığını ve Maraş konusunda da uzlaşmaz tarafın Rum tarafı olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Biden’in bizimle görüşürken Maraş konusunu açmamasının nedeni budur. Ancak akşamleyin, Sayın Anastasiadis bu konuyu açtığında, biz itirazlarımızı ortaya koyduk ve Maraş, Mağusa sadece Rum tarafını tatmin eden bir konudur. Dolayısıyla ‘Toprak’ başlığı altında konuşulacak bir konuyu, müzakerelerin başladığı bir zamanda Rum tarafına teslim etmemiz mümkün değildir dedik.”

 

“Yani Sayın Anastasiadis, güven yaratıcı önlem olsun diye, ya da Rumlar Türklere güvensin diye Maraş’ın kendilerine teslim edilmesini mi istiyor?” şeklindeki soruya verdiği yanıtta Eroğlu, Anastasiadis’in düşüncesinin; ‘Maraş’ın, Rumların bir anlaşma olacağına olan inancını artırmak için verilmesi’ olduğunu vurguladı.

Yemekte 4 konu üzerinde anlaşmaya varıldığını söyleyen Eroğlu, bu anlaşmaya varıldıktan sonra Biden’in bu 4 konuyu yazdırarak açıklamak istediğini söyledi.

Eroğlu şöyle devam etti:

“HER İKİ TOPLUM ANLAŞTIĞI ZAMAN  ŞEKLİNDE İFADE VAR”

 

“Biden dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra geri döndüğünde Mavroyannis, Anastasiadis’in kulağına Rumca bir şeyler söyledi. Bunun üzerine Anastasiadis, ‘yarın gazetelerde bir sürü yazı çıkacak. Ben bunun hesabını nasıl vereceğim. Ben bu açıklamayı yaptırmam’ dedi. Ben de bunun üzerine, bu açıklamanın, Biden’in önünde varılan anlaşmalar olduğunu söyledim. Ardından Biden geldi ve durumu aktardık.  Bu durumun olamayacağını söyledi. Kusura bakmayın, varılan mutabakatı açıklayacağım dedi. Rumların Maraş ısrarı üzerine Biden; kendisini bağlayanın, bu 4 maddelik anlaşma olduğunu söyledi. Benim başkanımın, ortak açıklama metni açıklandığı zaman verdiği mesaj vardır. Amerika olarak bizi o mesaj bağlar. Maraş konusunu açıklayamayacağını çünkü iki tarafın bu konuda anlaşmadığını belirtti. ABD Başkanı’nın yaptığı bir açıklama var. Biz kaçınca onu okuyacağını söyledi. ABD Başkanı, 11 Şubat’ta bir açıklama yaptı. Orada, ABD her iki toplum tarafından kabul edildikleri zaman, çözüm müzakerelerini kuvvetlendirecek olan Mağusa bölgesinin gelecekte yeniden canlandırılmasına yönelik önlemleri de içeren olası inisiyatifleri araştırmak için, tüm ilgili taraflarla diplomasiyi sürdürecektir. Obama’nın o gün açıkladığı budur. Yani her iki toplum tarafından kabul edildiği zaman. Yani Sayın Biden, Obama’nın ortaya koyduğu görüşü ifade etmiştir.”

 

Eroğlu sunucunun “Maraş konusunun tekrar önümüzdeki günlerde gündeme gelmesini bekliyor musunuz? Yoksa büyük ölçüde bu tartışma sona erdi mi?” sorusuna verdiği yanıtta, Maraş’ın toprak konusu olduğunu ve toprak başlığı altında ele alınacağını vurguladı.

Güven artırıcı önemlerin, her iki halkı olumlu etkileyecek konular olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bu konu sadece sizi ilgilendirir. O yüzden bu konuyu sizinle tartışmayacağız yanıtını verdim” dedi.

 

TEKNİK KOMİTELER

 

Kıbrıs Türk tarafının Teknik Komiteleri oluşturduğunu ve hazır olduğunu anımsatan Eroğlu, ancak Rum tarafının bu süre zarfında komitelere yeterli ilgiliyi göstermediğinin altını çizdi.

Komitelerden sorumlu kişinin Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hasan Güngör olduğunu söyleyen Eroğlu, “Güney’deki teknik komitelerden sorumlu olan kişiyle iki kez toplantı yaptılar ve pek de gönüllü olduğunu görmemiştir. Ama bunları çalıştırmaları için kendilerini motive edeceğiz” dedi.

 

“HEDEFİMİZ 2014 İÇERİSİNDE ÇÖZÜMDÜR”

 

“Artık Sayın Anastasiadis ile 15 günde bir görüşeceksiniz. Bundan ne bekliyorsunuz?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu şöyle yanıt verdi:

“Liderlerin daha sık görüşmesi, müzakerecilerin sağladığı yakınlaşmaları sonuçlandırma bakımından önemlidir diye düşünüyorum. Biz en son 31 Mart’ta görüştük. bir ay sonra buluşacaktık ama iki ay sonra bir araya geliyoruz. Bizim ve müzakerecilerin daha sık görüşmesini defa defa söyledik. Ama hazırlanmak için zaman ihtiyaçları olduğunu söylemişlerdi. Ancak ne yaptık? Öğle yemeğinin de görüşme yapılan yerde yenmesini söyledik. Liderler toplantısı da düşündüğümüz şekilde devam ederse sonuç alabiliriz. Bizim bütün istediğimiz müzakereleri süratlendirmek ve 2014 içerisinde sonuca varmaktır. Ancak Anastasiadis’in Brüksel’de yaptığı bir açıklama var. Ne idi? Çözümün ancak 2015’te olabileceğini söylemişti. Bu ne demektir? Müzakerelerin ucu açık şekilde devam edeceğidir. Mühim olan, bizdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, masada sonuca ulaşmaktır. Hepimizin hedefi çözümdür. Zaman da daralıyor. Biden’a da söyledim. Hedefim sonuç almak ve referandumda sonuçlandırmaktır. Güven artırıcı önemlerle vakit kaybetmenin anlamı yoktur.”

 

“VARILAN UZLAŞILARDAN UZAKLAŞIYORLAR”

 

ABD’nin çözüm için bastırdığı yönündeki algının hatırlatılması üzerine Eroğlu, bunun doğru olmadığını, bu konuda da Biden’ın çok net bir şekilde açıklama yaptığını söyledi.

Eroğlu, Biden’ın çözümü iki halkın bulacağı yönündeki açıklama yaptığını da kaydederek, “ABD’nin ilgisi daha ziyade, Ortadoğu ve enerjidir” dedi.

“Önümüzdeki günlerde müzakere masasında ne olur?” yönündeki bir soruya ise Eroğlu, BM Genel Sekreteri’ne, Kıbrıs Türk tarafını gerek Talat-Hristofyas, gerekse de kendisi ve Hristofyas arasında sağlanan yakınlaşmaların bağladığını söylediğini anımsattı.

Müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi için kendisinin taahhüt verdiğini ancak Anastasiadis’in bunu halen yapmadığını vurgulayan Eroğlu, “Ortak açıklama metninde de ısrarcı olduğu bir çok nokta vardı” dedi.

Önemli olan noktanın, daha önceki uzlaşıları teyit ederek ortak açıklama metninde de belirtildiği gibi uzlaşılmamış konuları süratle görüşerek sonuç almak olduğunu ifade eden Eroğlu, “Müzakere masasına baktığınız zaman,  Rum tarafının daha önceki uzlaşılmış konulardan her geçen gün uzaklaştığını görüyorsunuz” diye konuştu.

Eroğlu şöyle devam etti:

“Şimdi Biden’ın gelişinden sonra tempo artacak mı artmayacak mı göreceğiz. Ama şu an ki tempoyla ve geçmişte varıla uzlaşılara yeni öneriler getirerek ve tartışarak hedeflediğimiz referandumu yıl sonuna kadar yapmak mümkün olmuyor.”

 

“ZAMAN LİMİTİ OLMALI”

 

Eroğlu “2015’te yeniden seçilirseniz, aynı çabayı verme gücünü kendinizde bulacak mısınız? Kişisel olarak sormuyorum. Siyasi olarak soruyorum. Bu müzakere süreçlerinin sonu ne olacak?  şeklindeki soruya da şöyle cevap verdi:

“Cumhurbaşkanlığına seçildiğimde bir hedef koyduk. Bu sorunu bu sürede çözelim dedik. Sorunun çözülmesi sadece bana bağlı değil. Güneyin AB Dönem Başkanlığı başladıktan sonra müzakereler kopmuştu. Bizim önerimle Sayın Ban Ki Moon’la 5 zirve yaptık. Son zirvedeki tavrı, ‘bu son çıkıştır’ gibi ifade kullanmıştır. Ama maalesef bir sonuç alamadık. Özellikle Hristofyas son Greentree zirvesinde ulusal konseyinden aldığı kararlarla geldiğinde olay bitmişti. Ancak Anastasiadis’in seçilmesinden bir sene sonra görüşmeler başlamıştır. Bu yüzden bir zaman limiti olması gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda gayreti ben gösteriyorum. Rum tarafının öyle bir gayreti yok. Bazı kişilerin söylemlerinin tersine, statükodan faydalanan Rum tarafıdır. Zarar gören de Türk tarafıdır. Eğer bu yıl bir sonuca varamazsak, ondan sonraki yıllarda da bir anlaşmaya varmak yine zorlaşacak.”

 

“HERŞEYİ ÇÖZÜME BAĞLAMAMALIYIZ”

 

“Bu çözüm yakın bir gelecekte olmazsa Kıbrıslı Türklere ne öneriyorsunuz? Çünkü siyasal sistemimiz çok kolay çözüm üretemiyor. Değişik alanlarda umutsuzluk hali bizleri sarıyor. Öyle durumlarda da umutlarımızı Kıbrıs sorununun çözümüne bağlıyoruz. Siz ne diyorsunuz?” yönünde gelen soruya Eroğlu, her konuyu çözümsüzlüğe bağlamanın yanlış olduğunu söyledi.

Hükümetin, Türkiye ilişkileri sıcak tutması gerektiğini, ekonomik konularda atılması gereken adımlar olduğunu ifade eden Eroğlu, “Hangi yasa eksiktir? Özelleştirmeyi benimsersen nasıl yapacaksın? Yatırımları nasıl yapacaksın? Var olan teşvikleri nasıl hayata geçireceksin? Hükümet edenler bugünlerde bu konulara ağırlık vermesi lazım” dedi.

Her şeyin çözümsüzlüğe bağlanmasının, bu ülkede ne yapılırsa yapılsın insanların tatmin olmayacağı anlamına geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı “Mutlaka bir çözüme ulaşmamız lazım. Ama çözüm oluncaya kadar bütün ekonomik hayatı durdurup çözüm olana kadar beklersek, çözüm olduğu gün de Rum’un ekonomisi altında ezileceğiz. O yüzden şimdiden güçlü, sağlam ve kendi ayakları üzerinde duracak bir ekonomi yaratmalıyız” diye konuştu.

Bunu başbakanın kendi başına yapacağı bir konu olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, bu konuların uzmanlarla bir araya gelerek neler yapılabileceğinin araştırılması gerektiğini ifade etti.

 

 

ANAYASA KONUSU

 

Gelen bir soruya karşılık Anayasa değişikliklerine de değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, komitenin kendisine bilgi verdiğini söyledi.

Bazı konulardaki görüşlerini ortaya koyduğunu belirten Eroğlu, Anayasa değişikliğinin üç beş günde ve birkaç kişinin hazırlayacağı bir konu olmadığını belirtti.

Yıllardan beridir değişik dönelmede Anayasa konusunda çalışmalar yapıldığını ve şimdiki dönemde de yine bu konuda açıklamalar yapıldığını ifade eden Derviş Eroğlu, “Bir Anayasa değişikliği herkese mal edilmesi lazım. Toplumun çeşitli demokratik kurum ve kuruluşlarına mal edilmesi lazım. Onlar da bu çalışmalara ortak edilmesi gerekirdi. Yapıldı mı yapılmadı mı; onu mecliste olan arkadaşlar değerlendirsin” dedi.

Sağlam bir Anayasa yapmak için Anayasa uzmanlarına ihtiyaç olduğuna da vurgu yapan Eroğlu, “Kısa zamanda bir çalışma ortaya çıkmıştır. Dört dörtlük bir Anayasa yapma imkanı var. Ama sadece partileri değil uzmanları da içine katılmasıyla daha uzun ömürlü bir Anayasa ortaya çıkabilir” diye konuştu.

 

 

BELEDİYE SEÇİMLERİ

 

“Yerel yönetimlerin performansından memnun musunuz? Bir de bu yerel seçimlerden sonra bu performansta bir artış bekliyor musunuz? Yoksa bunda bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?” yönündeki soruya ise Cumhurbaşkanı, “CTP’nin yaptığı bir yasayla, biliyorsunuz bütün bölgeler belediyeye bağlandı. Eskiden İçişlerine bağlıyken, belki de köylerin daha fazla yatırım alma şansı vardı” diye konuşarak, bütün köylerin belediyeye bağlanınca da belediyelerin gelirlerinin artırılması gerektiğini söyledi.

Eroğlu, belediyelerin bugünkü devlet katkısı ve yerel gelirlerle vatandaşın taleplerine cevap vermesinin mümkün olmadığını ifade ederek “Dolayısıyla herhalde yeni bir belediyeler yasası yapılması gerekir” dedi.