Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, On sekiz Mart Üniversitesi’nce kendisine verilen ‘fahri doktora’ unvanını almak üzere dün Çanakkale’ye gitti. Çanakkale’de Vali Güngör Azim Tuna’yı da ziyaret eden Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu valilik bahçesinde Vali Tuna ve daire amirlerinin yanı sıra iki Kıbrıs Gazisi de karşıladı. Daha sonra Polis Merasim Mangası'nı selamlayan Eroğlu, Tuna'nın makamına geçti

‘DEVLET KURDUK AMA HALA MASADAN KALKAMIYORUZ’: Derviş Eroğlu, burada yaptığı açıklamada, Çanakkale'nin her Türk'ün kalbinde müstesna bir yeri olduğunu söyledi. Kıbrıs Türkü’nün de Çanakkale Savaşları'nı, Kıbrıs'tan izlemeye çalıştığını, Çanakkale'den Kıbrıs'a İngilizler tarafından taşınan esirleri kaçırmak için bir milli mücadele, seferberlik başlattığını ve birçok Türk esiri de İngiliz kamplarından kaçırarak sandallarla Türkiye'ye uğurladıklarını dile getiren Eroğlu, şöyle konuştu: “Dolayısıyla Kıbrıs Türkü ile anavatan Türkiye'nin mücadelesi hep birlikte olmuştur. Bizim Osmanlı zamanında Kıbrıs'a yerleştirilmemiz ve buradan Türklük mührünü bugünlere kadar taşıyabilmemiz, hep Türklük inancı içinde anavatan dediğimiz Türkiye'ye bağlılık nedeniyle bu mücadele sürdürülebilmiştir. Özellikle 1950'li yıllarda Rumların EOKA teşkilatının Türkleri toplu imha gayretleri içine girdiği zaman yine anavatan yanımızda ve 1960 anlaşmasıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti'nin de tabii ki garantörü olan Türkiye yeri geldiğinde mücadelesini, Kıbrıs'a müdahaleyle bir Barış Harekatı ile devam ettirmiş ve bugün Barış Harekatı'nın yarattığı coğrafya üzerinde bir devlet kurmuş vaziyetteyiz. Devlet kurmuş olmamıza rağmen, tabii ki hala müzakere masasından da kalkamıyoruz.”

‘RUMLARI HİÇ HAHİŞKAR GÖRMEDİM’

Ay sonunda New York’ta gerçekleştirilecek üçlü zirve ile ilgili de konuşan Cumhurbaşkanı, “Şimdi bu ayın sonunda New York'ta iki ayrı görüşmemiz olacak. Belki bu son olur diye düşünüyoruz. Çözebilir miyiz, çözemez miyiz sadece bize bağlı olan bir olay değil. Karşı tarafın da aynı niyeti beslemesi gerekir. Bugüne kadar çok fazla bir anlaşma için hahişkar (istekli) olduklarını görmediğimi söyleyebilirim. Ama neticede mücadelemize müzakere masasında devam ediyoruz.”

‘ARAMALARA DEVAM EDECEĞİZ’

Cumhurbaşkanı Eroğlu, bir gazetecinin ''Kıbrıs Rum Kesimi’nin Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz aramalarındaki son gelişmeleri değerlendirmesini'' istemesi üzerine, şunları kaydetti: “Biz müzakere masasında Sayın Hristofyas'a 'Görüşmeler devam ederken sizin petrol, doğalgaz aramaya başlamanız tabii ki müzakereleri menfi yönde etkiler, dolayısıyla erteleyin) dedik. 'Ama eğer ertelemezseniz bizim de atacağımız adımlar olacak'. Bizim bu sözlerimizi tehdit olarak almıştır. Ama 'inadından da vazgeçmemiş' diyeceğiz. Yani araştırmalar, kazılar devam ediyor. Şu ana kadar henüz gazı bulmadılar ama bulacakları umudunu taşıyorlar. Tabii ki biz de hemen Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile yani anavatanımızla gerekli çalışmaları yapıyoruz ve Dışişleri Bakanlığında toplantılar, daha sonra New York'ta bildiğiniz gibi Sayın Başbakan'la imzaladığımız Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması ve ertesi günü hükümetimizin almış olduğu bir kararla Türk Petrolleri Anonim Ortaklığına sismik araştırma yetkisi verilmiştir. Bir taraftan Rumların çalışması devam ediyor, bir taraftan bizim KKTC adına araştırma yetkisi verdiğimiz Piri Reis gemisinin de sismik araştırmaları devam ediyor. Biliyorsunuz bizim o topraklarda hakkımız olduğu gibi, bizim o deniz altı zenginliklerinde de hakkımız vardır. Dolayısıyla onların aradığı gibi biz de aramaya devam edeceğiz.”

 GELECEĞİMİZ İÇİN TASARRUF YAPMAK HAKKIMIZ’

Bir başka gazetecinin, ''2 milyon liralık mal varlığının olduğuna'' ilişkin tartışmalar konusundaki sorusu üzerine Eroğlu, şu ifadeleri kullandı: “'Orada yazılı açıklama yaptım tabii. Benim veremeyeceğim bir hesap yoktur. Ben 1963'ten beri doktor olarak, 1976'dan beri de siyasetçi olarak KKTC'de çalışmaktayım. Dolayısıyla 48 yıllık çalışma hayatı olan, 20 yıl klinik çalıştıran bir kişinin, 19 sene Başbakanlık yapmış bir kişinin, 2 milyon lirasının olması doğaldır. Biz de geleceğimizi düşünerek tasarruf yapmak mecburiyetindeydik. Benim 4 çocuğum, 5 torunum var. Diyeceksiniz ki onları da eşleri düşünsün. Ama neticede biz babayız, anneyiz. Çocuklarımızın da geleceğini düşünerek, bizim de yaşlılığımızı düşünerek bir tasarruf yapmak hakkımızdır herhalde. Herhalde gün işleyip, gül yiyecek pozisyonda olamazdık. Bu kadar yıllık mütehassıs bir hekim, bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı olarak... Dolayısıyla 2 milyon lira, 3 milyon olsa ne yazıyor diyeceksiniz. Dolayısıyla siyasette bu sözler oluyor. Biz bunlara alıştık, çünkü ben 35 yıldır siyasetin içindeyim. Bu gibi sözlere, bu gibi söylentilere alışmış vaziyetteyiz.”

‘ÖMRÜNÜZÜ BU DAVAYA VERDİNİZ’: Vali Güngör Azim Tuna ise ''Bugün milletimizin gönlünde müstesna yeri olan, bir ciğerimizin iki parçası Kıbrıs’ımız ve Çanakkale’miz bir araya gelmiş, buluşmuş oluyor. Değerli Cumhurbaşkanımız Sayın Derviş Eroğlu'na ilimize teşriflerinden dolayı, şehitler diyarı Çanakkale'ye teşriflerinden dolayı hoş geldiniz diyorum, kendilerini burada ağırlamaktan dolayı büyük mutluluk duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ömrünüzü bu davaya verdiniz. 35 yılık bir devlet hizmetiniz var. Biz Çanakkale'ye ilk kez gelmiş olmanızdan dolayı, sizi moral depolamış olarak göndermeyi arzu ediyoruz. Yapacağınız müzakerelerde bunun etkisi olacağını düşünüyoruz'' şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Vali Tuna birbirlerine çeşitli hediyeler verdi.

‘KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜLME ZAMANI GELDİ’

Valilik ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanı Eroğlu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde “Dünden Bugüne Kıbrıs” konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasında Kıbrıs Türkleri’nin büyük zorluklar çektiğini vurgulayan Eroğlu, Türkiye’nin desteği ile bu zor günlerin aşıldığını belirtti. Konuşmasında Kıbrıs konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs sorununun çözülme zamanının geldiğini vurguladı.  Eroğlu, Türk tarafı olarak bizim beklentilerinin, New York görüşmesinden sonra sürecin ivme kazanması olduğuna işaret ederek, “Daha önceki toplantılarda kapsamlı bir eylem planı sunmuştuk. Eğer arzu edildiği şekilde New-York’ta istenilen ilerleme sağlanabilirse, artık daha somut ilerlemeler sağlamak mümkündür. Bunun için Türk tarafında gerekli siyasi irade ve istenç mevcuttur. Muhatabımız da aynı iyi niyetle hareket ederse yılsonuna kadar çok ciddi ilerleme sağlamak temennisi içindeyiz” dedi.

‘EĞER GÖRÜŞMELER BAŞARISIZLIĞA UĞRARSA’:  Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türk tarafı olarak son ana kadar iyi niyetle müzakere etmekte olduklarını ancak müzakerelerin başarısızlığa uğrama ihtimalini de göz ardı edemeyeceklerini ifade Ettiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “Peki, eğer New York zirvesinden de istediğimiz somut ilerlemeyi sağlayamadan dönersek ne olacak, işte temel soru budur. Türk tarafı olarak son ana kadar iyi niyetle müzakere etmekteyiz. Ancak müzakerelerin başarısızlığa uğrama ihtimalini de göz ardı edemeyiz.  Her hal ve karda Kıbrıs Türkleri olarak politik ve ekonomik yapımızı güçlü tutmak zorundayız. Buna eğer bir anlaşma olacaksa çok ihtiyacımız vardır. Eğer bir anlaşma olmayacaksa da çok güçlü olmak zorundayız. Çok şükür aç-açıkta değiliz. Devletimiz her geçen gün daha da güçlenmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bütün Müslüman dünyanın anavatan Türkiye ile birlikte en demokratik iki ülkesinden biridir. Demokratik yapımız, en büyük gurur kaynaklarımızdan biridir. Biz, Kıbrıs Türklerinin demokratik bir devlete sahip olmasını anlaşmanın önünde bir engel olarak görmüyoruz. Bilakis; demokratik yapımız olası bir anlaşmanın sürdürülebilirliği açısından da büyük önem taşımaktadır.”

‘ÖMRÜMÜ MUTLU VE HUZURLU BİR KIBRIS İÇİN ADADIM’: Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Evet, ben Türk- Rum hiçbir gencin ölmeyeceği, mutluluk ve huzur içinde yaşayabilecekleri bir Kıbrıs için ömrümü adadım. Bugün de bunun için müzakere etmekteyim. Hiçbir zaman Kıbrıs Türklerinin ve Anavatan Türkiye’nin haklarını kısıtlayacak bir anlaşmaya evet demedim; bundan sonra da kimse benden böyle bir şey yapmamı beklemesin..!”