Dr. Kahveci sunumunda İsrail ve GKRY’nin başlatmış oldukları hidrokarbon arama süreci ile Doğu Akdeniz’deki jeopolitik dengeler açısından yeni bir dönenme girildiğini, küresel enerji piyasaları açısından bakıldığında bölgedeki hidrokarbon potansiyelinin bir oyun değiştirici olarak değerlendirilemese de bölge açısından büyük bir önem taşıdığını,  Doğu Akdeniz’de bir hidrokarbon ihracatı rejiminin ortaya çıkmaya başladığı bu dönemde bu süreci yönetecek olan dinamiğin İsrail’in yapmış olduğu keşifler olduğunun görüldüğünü, bu bağlamda bölgedeki yeni jeopolitik dengelerin, bölgenin özel koşulları elverdiğince de İsrail’in doğal gazını hangi yollardan ihraç etmeye karar vereceğine bağlı olarak, yeniden yapılanacağını ifade etti.


Dr. Kahveci oluşan yeni jeopolitik yapının Ada üzerindeki etkisi bağlamında ise şöyle konuştu: 


“Bu değişen jeopolitik yapının Kıbrıs’a etkisine baktığımız zaman çeşitli şekillerde gündeme gelen ihracat yollarına ilişkin olarak Ada’nın merkezi bir rolü olduğunu görmek mümkün.  Ne var ki tek başına bu süreçlerde etkili olabilecek enstrümanlara sahip değil.  Bu gerek süregelen çözümsüzlük gerekse de bu güne kadar yapılan doğal gaz aramalarında beklentilerin altında verilerin elde edilmesidir. Ada’da yeniden başlayan müzakere sürecine ilişkin olarak çeşitli çevrelerce gündeme getirilen doğal gaz etkisi gereğinden fazla vurgulanmaktadır. Gelinen aşamada Doğu Akdeniz hidrokarbon keşiflerinin zorunlu kıldığı ihracat yolları geliştirme ihtiyacı uzun zamandır azalmış olan uluslararası kamuoyunun ilgisini Kıbrıs sorununa çekmekte etkili olduğu bir gerçektir. Ne var ki Doğu Akdeniz doğal gazına ihracat yolları geliştirme çabaları tek başına Ada’da çözüme ulaşılabilmesi için yeterli değildir.”