Denktaş yaptığı yazılı açıklamada, seçim propaganda sürecine girilen bu günlerde gerçekleşen Beyarmudu Patates ve Kültür Festivali’nde bir konuşma yapan Türkiye Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın, DP-Ulusal Güçlerin seçim çalışmalarında yer alan “Mersin Kapısı” sözlerine “prim verilmemesi gerektiğini” söyleyerek, “bu talebin yersiz olduğunu, pazarlamadaki esas sorunun üretim maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklandığını” ifade ettiğini savundu.

Büyükelçi’nin de söylediği gibi sorun doğru teşhis edilmezse çözümü bulmanın her zaman zorlaşacağını, Büyükelçi’nin de, ısrarla vurguladıkları bir konuyu bu sözleri ile doğruladığını savunan Denktaş, şöyle devam etti:“KKTC’de sorun pazar küçüklüğü nedeniyle üretim birim maliyetlerinin yüksekliğinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda hemfikiriz. Bütün mesele tedavinin nasıl olacağı noktasında düğümlenmektedir. Sayın Büyükelçi’ye göre, tedavi için elektrik, finansman ve ulaşım maliyetlerinin düşürülmesi için Elektrik Kurumu, limanlar özelleştirilmeli, milli havayolumuz olmamalı ve yerel kamu ve özel bankalar kapatılmalıdır. Bu şekilde maliyetler düşecek ve pazarlama sorunu ortadan kalkacaktır.

“TEDAVİ YANLIŞSA HASTALIK İYİLEŞMEZ”

Teşhis doğru ancak tedavi yanlış ise hastalığın iyileşme şansı yoktur ve eğer hastayı ve hastalık geçmişini iyi tanıyan bir doktor hastaya zamanında müdahale etmezse hastanın hayatını kaybetmesi de mümkündür. İşte bu noktada hastayı ve hastalığın tarihini iyi bilenler olarak hastaya konulan teşhisin tedavisini diğer tüm doktorlardan çok daha iyi bilmekte olduğumuzu iddia ediyoruz. Tek eksiğimiz, hastanın tedavisini düzgün bir şekilde yürütmemizi sağlayabilmek adına içinde bulunduğumuz hastanenin imkanlarını doğru ve verimli bir şekilde kullanma imkanının bize sağlanmasıdır.

“HASTA KKTC EKONOMİSİ, HASTANE TÜRKİYE PAZARIDIR”

Hasta KKTC ekonomisidir. Hastane Türkiye pazarıdır. Hastayı ve hastalığın tarihini iyi bilen doktor ise bizleriz. Kimse bizden daha iyi sorunları ve çözüm yollarını bilemez.” Denktaş, Mersin kapısının açık olduğunu iddia edebilmenin tek yolunun, TC-KKTC Serbest Ticaret anlaşması, eski deyimle 'ekonomik entegrasyonun' sağlanmasıyla mümkün olabileceğini ifade ederek, bu anlaşmanın hayata geçmesi ile birlikte KKTC'nin belli bir süre aynen AB entegrasyon uygulamalarında olduğu gibi deregasyonlarla hazır oluncaya kadar korunmasının bir zorunluluk olduğunu kaydetti.

“İMKAN TANINIR DA YAPAMAZSAK SORUMLULUK BİZİM”

KKTC'ye bu imkan tanınır ve buna rağmen başaramazsa ancak o zaman yaşanacak olumsuzluklarda sorumluluğun kendilerine ait olacağını ifade eden Denktaş, şöyle devam etti: “Bu imkan tanınmadığı ve mevcut yaklaşımlar devam ettirildiği müddetçe ne kendi içimizde birlik beraberlik ve aidiyet duyguları gelişecek ne de dünya nezdinde sürdürmeye çalıştığımız eşitlik mücadelesi netice verecektir. Vardığımız ve varacağımız noktada, unutulmamalıdır ki sorumluluk her iki devletin teknokrat ve siyasilerine aittir. KKTC halkı ile Türkiye halkı arasında var olan güçlü bağın zayıflatılmasına olanak vermemeyi sağlamalıyız inancındayız. Sayın Büyükelçi’ye de bize de düşen görev ve sorumluluk bunu gerektirir.”