TÜRKİYE’nin susarak izlediği hayati konulardan birisi de hiç şüphesiz Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer gibi 3 milyon Irak Türkmeni’nin bulunduğu bölgelerde yaşananlar. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinden sonra, arkasına Amerikan ordusunu alan Barzani ve Talabani, çoğu Türkmenlere ait olan bölgeleri işgal etti.

Kürt gruplarının, Türkmen şehri Kerkük’ü zorla ele geçirmek için son yıllarda uyguladığı sistemli çabalar herkesin malumudur. Tapu ve nüfus daireleri yakılmış yıkılmış, tarihi Türk mezarları parçalanmış, Türkmenler zulümlerle yıldırılmaya çalışırken Kürt bölgeleri, Türkiye, İran ve Suriye’den 700 bin Kürt Kerkük’e yerleştirilmiş, Türkmenler ancak dillerinden, kültürlerinden hatta evlatlarının canlarından feragat etme şartlarıyla Kerkük’te kalabilme hakkına sahip olmuşlardır. Kürt grupların, tek ortak nihai hedefi Türkmenleri Irak’tan çıkarmak ve bölgede bulunan petrol yataklarına hâkim olma hesabıdır. Türkmenler, zengin petrol yatakları üzerinde yaşıyor. Ama petrol Türkmenlerin baş belası olmuş, insanlarına felaket, kan, ölüm ve gözyaşı getirmiştir.

Türkiye’nin komşu ülkelerle ‘sıfır sorun’ politikası bu mudur?

Ali KERKÜKLÜ

 

Çevre raporu yok

TÜRKİYE’nin en büyük ihalelerinden biri olan 3. Havalimanı Projesi’nde, çevre faktörü ve güçlü bir planlamanın olmaması dikkat çekiyor.


Bu durum İstanbul’un akciğerleri olan kuzeydeki ormanlık alanı tehdit ediyor. Normalde en az 10-15 yıl sürecek planlama ve altyapı çalışmaları bir oldubitti ile yapılıp ihaleye çıkılıyor. Geçmişte Atatürk Havalimanı etrafında hızlı yapılaşma nedeniyle büyüyemeyen, şehir içinde sıkışan havalimanı yerine şimdi milyarlarca dolar harcanarak yenisi yapılıyor.


İstanbullu çevreci bir dostumuzla konuşurken, sakıncaları özetle şu başlıklarda topluyor.


- Kuş raporu yeni istendi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ihaleye az bir zaman kala bölgenin kuş haritasını çıkarmak üzere harekete geçti. İstanbul’un kuzeyi ormanlık alan yanı sıra kuş göçü için çok önemli bir bölge. Buraya ait kuş göçü ve hareketi haritası havalimanı yapılırken hazırlanacak. Kuşlar uçakların önüne çıktığında, bir kaza olduğunda bunun hesabını kim verecek?


- Rüzgâr ölçümleri ne kadar sağlıklı: Son yıllarda iklim değişikleri, rüzgârların esiş yönlerini de etkiledi. Bu durum yapılacak ve sayısı 6’ya kadar çıkacak uçak pistlerinde ne kadar dikkate alındı? Yeteri kadar uzun süre ölçüm ve ardından rüzgâr simülasyonu yapıldı mı?


- Arazinin altı kömür madeni: Havalimanı arazisinin altından neredeyse 200 yıldır kazılan kömür madenleri ve tünelleri geçiyor. Birçok tünel, Karadeniz’den gelen deniz suyu ile dolmuş. Tabaka jelleşmiş. Bu toprak yapısının üzerine inşa edilecek pistlere yüzlerce ton ağırlığında uçaklar inecek. Terminaller yapılacak. Burası doğru bir yer mi olacak?
Bu soruların dışında başka konular da tartışılmalı...


HAFRİYAT PAZARI


İstanbul’da yılda 500 milyon TL’lik hafriyat pazarı var. Bu kömür ocaklarına dökülecek hafriyatın rantı kimlerin elinden geçecek... TOKİ’nin mi, Büyükşehir’in mi yoksa bunların ‘seçeceği’ yandaş müteahhitlerin mi... Bu konuların Büyükşehir Belediye Meclisi’nde şimdiden ele alınması gerekmiyor mu?


Tarihi yapılardaki yangınlarda Büyükşehir’in sorumluluğu nedir


CHP İBB Meclis üyesi Dr. Hakkı Sağlam, “Tarihi Haydarpaşa Gar Binası, Sait Halim Paşa Yalısı, Çırağan Sarayı, Milli Eğitim İstanbul İl Müdürlüğü Hizmet Binası, Atatürk Kültür Merkezi gibi, İstanbul’da birçok tarihi yapının ihmal, kontrolsüzlük, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yandığı, çoğunun tekrar restorasyonunun yapılmadığı, hatta yanan bazı tarihi eserlerin rölöve ve projelerinin dahi olmadığı anlaşılmaktadır. Yaklaşık 19 yıldır İstanbul’u yönetiyorsunuz” diyerek Kadir Topbaş’a şu soruları sordu:


“01.04.1994 tarihinden bu yana yanan tarihi eserler hangileridir? Bunlarla ilgili yapılan soruşturma sonuçları nedir?

 

İhmali bulunduğu saptanan yetkili var mıdır? Varsa kimlerdir? Yapılan adli ve idari işlemler nelerdir? Sonucu nedir? 

 

Boğaz’daki diğer tarihi eserlerin bu şekilde zarar görmemesi için alınması düşünülen (deniz itfaiyesi vb) önlemler var mıdır? Varsa ayrıntıları nedir?”

Siz de katılın...

DÜNYADA her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor, tecavüze uğruyor, öldürülüyor. Yarın Sevgililer Günü’nde kadına yönelik şiddete dünya çapında dikkat çekmek için... 1 milyar insan ayağa kalkıyor, isyan ediyor. ‘One billion rising’ kampanyasına Beşiktaş Kent Konseyi Kadın Meclisi koordinasyonunda Beşiktaş İskele Meydanı’nda yarın 13.00’te yapılacak etkinliği unutmayın.

Biliyor musunuz

-meclisinin kararıyla yeni yapılacak bir kültür merkezine verileceğini açıkladığını...

- NECMETTİN Karaduman’ın başkanı olduğu Trabzon Araştırmaları Merkezi Vakfı’nın (TAMEV) düzenlediği ‘Yolu Trabzon’dan Geçen Sanatçılar Sergisi’nin (75 sanatçı) dün Beşiktaş MKM’de açılarak 28 Şubat’a kadar sergileneceğini... 

 

- 19 yılda CHP’nin birçok kademesinde yöneticilik görevlerinde bulunan, bunun 13 yılını ilçe başkanı olarak geçiren ve 2009’dan beri büyükşehir meclis üyesi olan Mehmet Polat’ın, ilçe başkanının ayrılmasından sonra 7. kez Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı’na getirildiğini...

Türkiye ücretli öğretmen cennetine döndü

TÜRKİYE Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın özel bürosuna üç ayrı dosya gönderdi. Sendikanın bakana gönderdiği ilk dosya şubat ayında neden öğretmen ataması yapılması gerektiğine ilişkindir. Sendikanın bu konudaki israrı sürüyor.

Koncuk’un, öğretmen atamaları ile ilgili dosyada da Türk Eğitim-Sen’in Türkiye genelinde yaptığı ücretli öğretmen araştırması yer alıyor. Sendika, 81 il valiliğine Türkiye’deki ücretli öğretmen sayısına ilişkin bilgi istedi. Bu talebimize 70 il valiliğinden cevap geldi. Buna göre; ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 70 ilde tam 58 bin 479’dur. Ücretli öğretmenlerin 23 bin 366’sı eğitim fakültesi mezunu, 24 bin 97’si lisans mezunu, 11 bin 16’sı ön lisans mezunudur.

- En yüksek ücretli öğretmen sayısı ise 13 bin 411 ile İstanbul’dadır. İstanbul’u, 3 bin 185 ile Ankara ve 2 bin 873 ile Şanlıurfa, 2 bin 540 ile İzmir, 2 bin 319 ile Bursa, 2 bin 78 ile Konya, 1668 ile Hatay takip etmektedir. Öte yandan özel uzmanlık gerektiren zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak ön lisans mezunları görev yapabilmektedir. Mesela; zihinsel engelliler öğretmeni olarak görev yapan İstanbul’da 728, Ankara’da 70, İzmir’de 33, Trabzon’da 18, Tekirdağ ve Kayseri’de 13 kişi ön lisans mezunudur. Branş öğretmeni olarak çalışan ön lisans mezunu ücretli öğretmenlerin bazı illere göre dağılımı ise şöyledir: İstanbul bin 205, Ankara 345, İzmir 340, Şanlıurfa 240, Bursa 149, Mersin 174, Konya 124, Hatay 113, Antalya 110, Batman 103, Adana 80, Gaziantep 78.

- İsmail Koncuk diyorki: "Ömer Dinçer’in, ‘12 bin ücretli öğretmen var’ sözlerinin gerçeği yansıtmadığı yaptığımız araştırmada su yüzüne çıkmıştır. Görüldüğü üzere, Türkiye ücretli öğretmen cennetine dönmüştür. Okullarımızda öğretmen ihtiyacı 60 bin ücretli öğretmen ile giderilmeye çalışılmaktadır. Bu durum da okullarda kaliteyi, verimi, başarıyı düşürmektedir. Öğretmen ihtiyacı varken, ataması yapılmayan 350 bin evladımızın beklentileri bu doğrultudayken, Şubat ayında atama yapılmaması büyük bir hayal kırıklığı olacaktır. Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan ‘Şubat’ta öğretmen ataması yapılmayacak’ şeklindeki kararlarını bir kez daha gözden geçirmelerini istiyoruz.

- Bakana iletilen ikinci dosya da usulsüz şube müdürlüklerine görevlendirmelere ilişkin... "İzmir’de 42, Muğla’da 17, Gaziantep’te 16 kişinin usulsüz olarak şube müdürlüğü görevlendirmesi yapildi" diyen Başkan, "Bu süreçte sendikamız, şube müdürlüğü görevlendirmelerinin iptali için dava açtı ve görevlendirmeler yerine bir an önce "şube müdürlüğü sınavı" yapılmasını istedi.

- Kadrosunun bulunduğu kurumun dışındaki kurumlara öğretmen olarak görevlendirilen öğretmen sayısı 66 ilde 6.830’dur.

- Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın kendisine ilettiğimiz dosyaları titizlikle inceleyeceğine inanıyor, çalışmalarımızı dikkate alacağını umuyoruz. Avcı’nın bu üç önemli dosya konusunda gereğini yapması eğitimin geleceği adına son derece önemlidir. Türk Eğitim-Sen, bu sorunların çözülmesi noktasındaki girişimlerini sürdürecek ve konunun takipçisi olacaktır."

Serbestlik olsun, isteyen öğrenci yine mavi önlükle gelsin

DEMOKRAT Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, "Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçen yıl öğrencilere serbest kıyafet özgürlüğü tanıyarak demokratik ve pedagojik bir adım atmıştır. Biz kıyafet serbestliğinin öğretmenleri de kapsaması gerektiğini söylerken, bugünlerde forma ve önlük uygulamasına geri dönüleceği konuşuluyor. Bu Türkiye’nin ve eğitim sisteminin geriye gitmesi demektir" diye konuştu.

MEB’in, öğrenci ve öğretmenlerin kılık kıyafetiyle uğraşmaktan vazgeçmesi gerektiğini kaydeden Avcı, "21. yy’da teknolojinin ve uzay çağının eşiğinde halen öğrenci ve öğretmenlerin kılık kıyafetiyle, saçıyla sakalıyla, kravatıyla, gömleğinin rengiyle uğraşıyoruz. Olacak iş değil" dedi.

Avcı, "Okullarda tüm eğitim bileşenleri için serbest kıyafet düzenlemesini savunuyoruz. Özgür okul ve demokratik bir kılık kıyafet mevzuatı istiyoruz" dedi şöyle devam etti:

MAVİ ÖNLÜK

"Eğitim ve bilim özgür ortamlarda ve özgür bireylerin kafalarında yeşerir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’dan cunta gölgesinde çıkarılan kıyafet yönetmeliğini toptan kaldırarak demokratik ve çağdaş ilkeler ve pedagojik temayüller doğrultusunda yenilemesini bekliyoruz. Kıyafet özgürlüğü sonrasında isteyen öğretmen yine takım elbise ve kravatla okula gelsin. Arzu eden veli de öğrencisini mavi önlük yahut okul üniformasıyla okula gönderebilir. Çocukların kendilerini ilgilendiren konularda söz söyleme hakkı olduğunu hatırımızdan çıkarmayarak ve dahası Türkiye’nin de imzaladığı BM Çocuk Hakları Sözleşmesi dikkate alınarak, eğitimde monolitik bir kültür ve psikolojik baskı oluşturan mevcut kıyafet yönetmeliği değiştirilmelidir.

(Hürriyet'ten alınmıştır)