2007 yılında bir öğretmenden Kemalettin Tuğcu başta olmak üzere bazı yazarların kitaplarının öğrencilerin psikolojilerini, gelişimlerini bozdukları gerekçesiyle yasaklandığı ve okul kütüphanelerinden kaldırıldığını öğrendim. Başka öğretmenlere sordum, konuyu doğruladılar.

Kemalettin Tuğcunun okumadığım tek bir kitabı yoktur. Kitaplarındaki ortak tema, ortak ana fikir; merhamet, şefkat, sevgi, yoksulluğa karşı mücadele, zorluklara karşı direnmek, vicdan, iyilik yapmak ve umuttur.

Şimdi,2015 yılında, tüm yerli ve  yabancı filmlerde, dizi filmlerde, romanlarda ortak temalar, ana fikirler şunlardır.Kumpas,ihanet,intikam,kin,nefret,şiddet,entrika,tuzak,hile ve bunun gibi düşmanlıklar, kalleşlikler.

Algılama gücümüz köreltildi. Kadına şiddet diyoruz. Erkekler veya kadınlar tarafından şiddete uğrayan erkekleri, çocukları görmüyoruz, duymuyoruz.’’ Nefret cinayetine son!’’ diye pankart açmış iyi niyetli bir vatandaş! Yani nefret kapsamında olmayan gülerek, şaka ile, mesela düğünde aşka gelip havaya ateş edilerek balkondaki çocukları vurarak işlenen cinayetlere, trafik cinayetlerine, gıda ve ilaç cinayetlerine, tedavi cinayetlerine, uyuşturucu cinayetlerine  devam mı edelim?

Daha önceki yazılarımda hayatın bir savaş olduğunu ama bu savaşın onurla ve yiğitlikle sürdürülmesi gerektiğini anlatmaya çalıştım. Eğer vicdan, merhamet, şefkat, sevgi duyguları körelmemişse, o insanın ruhunda hala ışık var demektir ve bu ışığın sahibi insan onurlu bir savaşçıdır.

Bu dünyaya şiddeti, entrikayı, kumpası ,intikamı öğretenler Amerikan, İsrail, Rus hükümetlerinin ukala siyasetçileridir ve onların düdüklerini öttüren gazetecilerdir. Bir ülkeye gıcık kapan ama o ülkeye dobra dobra savaş açmaya cesareti olmayan korkak hükümetlerin korkak başkanları o ülkenin aleyhine terör örgütleri kurdular, beslediler, büyüttüler ve canavarlaştırdıkları bu terör örgütlerini gıcık kaptıkları ülke üzerine saldırttılar ve sonra da bu terör örgütünü numaradan kınadılar. Bunu bir ülke yapmadı, bir defa yapmadı, bu bütün süper ve orta halli hükümetlerin yüzlerce defa yaptıkları, asırlardır yaptıkları pis numaradır ve yaptıkları yığınla iğrenç numaralara sadece bir örnektir.

Farkında değil misiniz insanlar insan olma vasıflarını, yani vicdanlarını, merhamet ve şefkat ve sevgi güçlerini, yani  kısacası ruhlarını kaybediyorlar. Sokaklarda, caddelerde, mahalle aralarında dolaşan her beş insandan üç tanesi canlı bomba gibi, mayın gibi, serseri kurşun gibi dolaşıyor. Dokunduğun an, sataştığın an elinde patlar! Her beş insandan diğer iki tanesi de şüpheli ve sakıncalı! Yani ne zaman, ne yapacağı belli olmaz! Öyle bir devir, öyle bir zaman ki bu, sadece 0-4 yaş grubu insanlara güvenilebilir!5 yaşından gün almış insanların eline dahi silah tutuşturulup cinayet işletebilecek beyinler var insan kafataslarının içinde! Maymunlardan, şempanzelerden yüzde bir beyin, genetik üstünlüğümüz olduğu söyleniyor ama bana göre bu yüzde bir bize üstünlük değil, aşağılık olma, geri olma, yabani olma, canavar olma avantajı sağlamaktadır!

20 yaşında hayatının baharında bir kızcağız tecavüze teslim olmadığı için elleri kesilerek ve yakılarak minibüs şoförü tarafından babasının, arkadaşının yardımı işe öldürülmesi üzerine milyonlarca insan protesto yürüyüşlerine başladı ama protestolar devam ederken bir  kadın 5 yaşındaki çocuğunun yanında eski sevgilisi tarafından bıçaklandı. Çöp konteynırından bir başka ceset çıktı! Esnaf geçinen bir tip dükkanının camına kar topu geldiği için, kar topu oynayan genç gazeteciyi  bıçaklayıp öldürdü! Devleti, milleti yönetenler, devletin en kutlu mekanında  birbirlerine tokmak, yumruk, tekme, sandalye ile saldırdı!

İster kabul edin, ister etmeyin! İnsanlar her gün biraz daha manyaklaşıyor, psikopatlaşıyor ve bütün sosyologları, psikologları görev başına çağırıyorum! (Tabi ben çağırdım diye hemen hepsi görev başına koşarlar!)Aslında psikologlar, sosyologlar ile olacak iş değil bu! Bu canavarlıklar siyaseti, kanunları, psikologları, sosyologları, hukuku, kanunları, dinleri aşan bir boyuta ulaştı!

O halde bu canavarlıklara çözümü çok aşkın, çok üst perdeden, çok üst boyuttan  düşünmek gereklidir.